AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
İki tepki: İlki bir köşe yazısı, ikincisi MGK bildirisi...

MGK'nın gizli yönetmeliği yayınlandıktan, bu yönetmelikle MGK'nın, 'Derin Devlet' denilen mekanizmanın ta kendisi olduğu anlaşıldıktan sonra ne oldu?

Bir iki eleştiri yazısının, birkaç dürüst ve cesur açıklamanın dışında bu meseleyle ilgilenen olmadı.

Başta iktidar partisi olmak üzere, siyasi partiler ve 'derin' sivil toplum örgütleri suspus oldular.

Hatta, böyle bir gerçekliliğin ortaya çıkmasından haylice rahatsız oldukları bile söylenebilir.

Bu herkesin bildiği, ama telaffuz edemediği meseleyi haberleştiren Radikal Gazetesi mecburen yayınına devam etti.

Diğer gazeteler ve medya organları ise konuyu görmezden geldiler.

Arkasından, mutlaka bu gizli yönetmeliğin gizli marifetleri dolayısıyla eleştirilen hatta suçlanan bir kuruluş olarak MGK'dan bir açıklama beklenirken Hürriyet'in yöneticisi ve köşe yazarından savunma geldi.

Ona göre, "Bu konuda yapılan eleştirilerde dikkatli olmak gerekiyor.

Bir devletin, özellikle de etrafı düşmanlarla çevrili, içerde de potansiyel terör tehdidi barındıran bir ülke olarak Türkiye devletinin, gizli operasyon kabiliyetine iki defa ihtiyacı var.

Devletin kendi varlığını korumaya yönelik örtülü operasyonlara izin veren yönetmelikler olmalıdır.

Önemli olan, bu gizli yönetmelikleri uygulayan gizli kahramanların işlerini düzgün bir şekilde yapmalarıdır.

Bu gizli kahramanların bazıları işlerini düzgün bir şekilde yapmazsa onları eleştirebiliriz.

O kadar... Üstelik yakında bu gizli kahramanlara yeni görevler düşecekmiş gibi görünüyor.

Dünyanın en gelişmiş demokrasilerinde bile örtülü operasyonlar varken buna karşı çıkmak doğru olmaz..."

Yazı aşağı yukarı bunları söylüyor.

Devletin örtülü operasyon kabiliyetinin sıfıra indirilmesini beklemeye hakkımızın olmadığını ifade ediyor. Buna karşılık, bu operasyonların kontrol altında olmasını istemek hakkımız bulunduğunu da teslim ediyor. Bunun nasıl sağlanacağını tabii ki açıklamıyor.

Bütün meselenin bu operasyonları uygulayan kahramanların işlerini düzgün bir şekilde yapması olduğunu özellikle belirtiyor.. Bu kahramanların(!) yoldan çıkmaması gerektiğini söylemeyi de ihmal etmiyor.

Yani yoldan çıksalar da bu insanların bir kahraman olduklarını söylemeden de geçemiyor.

İlk başta bu gizli yönetmelikler ve örtülü operasyonlarla suçlanan kurum olarak MGK'nın Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı'nın kaleme aldığı ılımlı bir eleştiriyi okuduğunuzu düşünüyorsunuz.

Tam bu yazının neden ve hangi şartlarda yazıldığını, kimlere ne gibi mesajlar veriyor olabileceğini düşünürken, ertesi gün MGK Genel Sekreterliği'nin bildirisi ile karşılaşınca meseleyi daha iyi anladık.

Hürriyet'teki yazı, MGK'nın zehir zemberek, bu meseleyle ilgilenen gazetecileri suçlayan, yazmayı düşenenleri ise tehdit eden bildirisinin adeta bir özeti.

Yazarı, sanki bu bildiriyle ilgili tartışmalara katıldıktan sonra, kendine düşen yumuşak versiyonu kaleme almış gibi bir durum ortaya çıkıyor.

Hürriyet'in genel yayın yönetmeninin Türkiye'nin önemli meseleleriyle ilgili yazılarına baktığınızda bu tür bir rolü oynadığını her zaman görebilirsiniz.

Nitekim yazısında bazı gelişmelere ilişkin gizli ipuçları da vardır.

Yazıda, PKK faaliyetlerinin artacağından ve terör olaylarının tırmanışa geçeceğinden de söz etmektedir.

Buna karşılık 'unutulmaya başlanan' Özel Tim'in yeniden bölgeye gönderilip faaliyetlerine başlayacağı 'müjdesini' vermektedir.

Ve şöyle demektedir:

"Bütün bunlar, özel mücadelenin (yani örtülü operasyonların) her an yeniden başlayabileceğini gösteren işaretler. Böyle bir terör olayına karşı, kimsenin 'Kardeşim sen sadece açık bir mücadele ver' deme hakkı yoktur."

Böylece önümüzdeki günlerde Türkiye'nin nelerle karşılaşacağını, hangi olaylara gebe olduğunu da öğrenmiş bulunuyoruz...

Bu olaylar ortaya çıkmalıdır ki, bu örtülü operasyonların ve gizli yönetmeliklerin ve gizli kahramanların önemi anlaşılsın...

Ne diyor? Daha doğrusu ne diyorlar Hürriyet'in genel yönetmeni ve MGK'nın Genel Sekreterliği?

"Terör olaylarına karşı kimsenin, 'Kardeşim sen de açık bie mücadele ver' demeye hakkı yoktur."

Ya da MGK bildirisinde yer aldığı şekliyle:

" Devletlerin bekasına yönelik yıkıcı ve bölücü faaliyetlere karşı gerekli tedbirlerin alınmasının ve bu kapsamda psikolojik harekat faaliyetlerinin yürütülmesine gerek olmadığının ortaya atılmasını ve bu faaliyetlerin neden açık olarak yürütülmediğinin sorgulanmasını anlamakta güçlük çekilmektedir.

Son 20 yılını yıkıcı ve bölücü terör tehdidi altında geçiren ve geçirmekte olan ülkemizde bu şekilde düşüncelerin yıkıcı ve bölücü faaliyetlerle mücadeleye katkı sağlamayacağı aşikardır."

Ne dersiniz? Bu yazı ve bildiri eğer aynı kalemden çıkmamışsa, anlayışların bu kadar da denk olması tesadüf sayılabilir mi?

Gördüğünüz gibi, 'Derin Devlet'i sadece bürokratik yapıların karanlık labirentlerinde aramak yetmez.

Medyası 'militarist ve derin ' olan bir ülkeyiz.

O nedenle bu medya değişmeden MGK'da yapılacak reformlar, olsa olsa zevahiri kurtarır.

Türkiye'yi asla...


11 Eylül 2003
Perşembe
 
KORAY DÜZGÖREN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED