AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
İyi yıllar herkese

Yeni yayın dönemi fragmanları dönüyor. Diziler, diziler, diziler... Efendim, sizi kış boyu oyalayacak bir sürü yenilikler...

Ekranlar kendi meşrebi-rating raporu karışımından elde ettiği, steril, tansiyonsuz ve boş vakit geçirme reçetelerini iftiharla sunuyor. Televizyon zamanı bu Eylül, bir kez daha sıfıra vuruyor. Bilmediğiniz heyecanlar dört koldan geliyor, eskiyi hükümsüz kılan yepyeni öyküler eğlenceye davet ediyor.

Sene kabuk değiştiriyor, ambalajı açılmamış hikayeler, yani hayatlar sizleri bekliyor.

Her hikaye bir hayat demektir çünkü nihayetinde, her hayat da binlerce hikaye.

Ekranlar bir kez daha, önceye dair herşeyin üstünü örtüyor, zaman sıfırlanıyor.

Eylül bu, elbette insan da...

Yapmam gerekeni yaptım mı?

Işığında bir kırılma olur yavaş yavaş.

Ilıktan, sıcaktan, soğuktan haber veren gündönümleri, asla çekilmeyecek bir filmin hiç gerçekleşmeyecek öyküsünde silik bir karakter olduğunu anlayan insanın kendi içinin dönümlerine rastlayış zamanını haber verir yılda bir kereliğine.

Geniş, yüksek yaylalara çıkmaya merak salıp da başaramayacağını anlayanların, düşük vadilerde başını sokacak bir yer bulmaya gönül indirmesine denk gelir.

Muhasebe, adlı adınca hüzün ayıdır bu ay, içinin zamanını yeniden yenileyen.

Öyle sanıldığı gibi yılbaşı akşamları bakmaz yani insan kendine.

"Yapmam gerekeni yaptım mı?"lar en çok Eylül'de üşüşür zihne. Misafir sorgu memurların hep bu vakitte yerleşir gönle.

Herşeyin vakit ibresi sıfıra vurur işte. Zaman aslında ömür demektir ya, vakit yenilendiğinde herşey bir bir silinir olup bitenler geçmişte.

Önceki hayat ve sonrası

Okula da bir Eylül zamanı başlamadın mı sen? Başka kokan evlerin, başka kokulu çocukları olduğunu ilk öğrendiğin gün değil miydi, o annenin eteğine yapışıp kaldığın an?

Sana benzeyen ama işte, senin gibi patatesi reçele batırarak yemediğini derin bir sarsıntıyla hissettiğin, yavaş yavaş kırılmaları, boğaz düğümlenmelerini, iç geçirmeleri öğreneceğini acıtıcı bir seziyle bildiğin vakit değil miydi o?

Şimdiye dek, seninkinden farklı yaşamların da olması ihtimalini hiç aklına getirmeden yaşadığın hayatının, bu yeni yerde zerre kadar hükmü kalmadığını, anne-baba kucağı dışında bir de 'toplum' denen muammanın olduğunu şaşkınlıkla kavradığın ve bu hayatın tasallutuna çaresiz bir boyun eğişle rıza göstermek mecburiyetini anladığın zaman yani?

Eylül'de girmedin mi sen tek dersine? Bu ayda olmadı mı yani, yeni başladığın herşeyi ölçüp biçmelerin kendine?

Zamanın sıfırlandığı anlar yılbaşı akşamları değildir bu yüzden işte. Yürürken duraklamak, duraklarken düşünmek zamanı şimdidir, bu serin rüzgarlı gidişte...

İyi yıllar herkese...


11 Eylül 2003
Perşembe
 
ÖZLEM ALBAYRAK


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED