AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
TÜSİAD'ın açıklamasını nasıl anlamalı?

Radikal'den Murat Yetkin'in dünkü yazısının hemen başında yer alan şu tespit doğruydu: "Dün Milli Güvenlik Kurulu(ndan bir Irak açıklaması bekleyenler, TÜSİAD'ın silahı daha önce çekmesiyle şaşırdı."

TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan'ın BM kararı olmadan Irak'a asker gönderilmesine karşı olduklarını böyle bir "zamanlama" çerçevesinde açıklaması gerçekten çok şaşırtıcıydı. Nasıl şaşırtıcı olmaz; TÜSİAD, TBMM'den "1 Mart tezkeresi"nin geçmesi için epeyce asıldığı gibi sonraki aylarda gündeme gelen "tamir" aşamasında da ön sırada değil miydi? Hem sonra hatırlayın: TÜSİAD bu vesileyle, Irak'a asker gönderilmesine ta başından beri karşı olanların nasıl sert eleştirilerine konu olmuş ve hatta bu eleştirilerin bir bölümü Özilhan'ın iş ilişkilerine kadar varmamış mıydı?

Ama bakın, şimdi aynı örgüt ortaya bambaşka ve bu kez tabii ki akılcı, faydacı, soğukkanlı düşünce ve istekler sürüyor...

Bakalım başlarına ne gelecek?! Bu gidişle kimilerinin neredeyse "küfür" niyetine kullandıkları "izolasyonist lobi" etiketinin TÜSİAD üzerine de yapıştırılacağından kuşkunuz olmasın... Bugüne kadar "solcu, İslamcı, manken" üçlemesi çerçevesinde hakarete maruz kalan bu "Baascı lobi"nin, TÜSİAD'ın katılımıyla zenginleşmesinin "anti-izolasyonist lobi"nin önde gelenlerini ne hallere sürükleyeceğini düşünmek de eğlenceli olacak doğrusu!

Özilhan'ın Irak meselesine ilişkin açıklaması çok yerinde bir açıklama, çünkü herşeyden önce doğru bir gözleme dayanıyor: "Benzer bir kaygıyla olsa gerek, ABD, sürecin geri kalan bölümünde BM şemsiyesi gereğini yoğun bir şekilde aramaya başladı."

Bakın, çok doğru bir gözlem değil mi? Gerçekten de, geçen gün bu köşede de söz konusu edildiği gibi, ABD'nin neredeyse "can havliyle" kendisini "BM şemsiyesi" altına atmaya çalıştığı dünya âlemin malumu değil mi? Dolayısıyla "kraldan çok kralcı" olmanın sırası mı? Bu süreç tabii ki, hükümetin -artık benim de iyiden iyiye "bilinçli" olarak sürdürüldüğüne inandığım- "yavaştan alma" stratejisi içinde yürütülecek...

Özilhan'ın geçen gün yaptığı açıklamanın tamamı "Irak meselesi"ne ilişkin değildi. Açıklamanın en "can alıcı" bölümü Irak olsa da, bazı gazetelerin "hükümete yönelik çok sert eleştireler" olarak sundukları iki eleştiri daha vardı. Bunlar da, "suni gündem" genel başlığı altında yer alan "Orman Yasası" ve "yükseköğretim" konularına ilişkindi. Özilhan, ülkenin "Orman Yasası" dolayısıyla referanduma gitmesine ve yükseköğretim konusunda yaşanan tartışmayla "tansiyonun yükseltilmesine" karşıydı. Özilhan, yine bu çerçevede, "tek parti"yi dediğim dedikçi bir tarzdan uzaklaşıp "uzlaşmacı" bir siyasete davet ediyordu.

TÜSİAD açıklamasında yer alıp da "hükümete çok sert eleştiriler" olarak yorumlanan bu bölümleri özellikle hatırlatıyorum. Çünkü, bana sorarsanız, TÜSİAD açıklamasında yer alan bu bölümlerin "hükümete yönelik çok sert eleştiriler" olarak yorumlanması ve sunulması doğru değil. Ayrıca açıklamanın bu bölümlerinin Murat Yetkin'in yazısında karşımıza çıktığı gibi, "Dün MGK öncesi TÜSİAD tarafından yapılan 'sorunları uzlaşma yoluyla çözme ve toplumun geniş kesimleriyle zıtlaşmama''uyarısının benzerinin, MGK toplantısında Cumhurbaşkanı ve komutanlar tarafından da vurgulandığı anlaşılıyor" şeklinde anlaşılması da isabetli değil.

Çünkü Özilhan'ın açıklamasından benim çıkarttığım sonuç, TÜSİAD'ın, "başarılarını" sıraladığı hükümetin "acil gündemden" asla sapmamasını istediğidir. TÜSİAD açıklamasında yer alan -sevabı tabii ki yeni hükümetin hesabına yazılacak olan- şu tespite bir bakın: "2004-2006 arası da IMF disiplini içerisinde geçirilirse, Türkiye belki de tarihinde ilk defa bir krizden sağlıklı biçimde çıkmayı ve ekonomiyi kalıcı olarak sürdürülebilir büyüme çizgisine taşımayı başarmış olacaktır" Özilhan benzer olumlu gözlemleri "demokratikleşme paketleri" ve bunun doğal bir sonucu olan AB ile ilişkiler konusunda da yapıyor. Yani benim anladığım, TÜSİAD, çok önemli konularda başarılı olan hükümetin "Orman Yasası" ya da "YÖK" gibi "suni gündem"lerle bu başarıyı "gölgelememesi"ni ve bütün dikkatini-gücünü "acil gündem"e, yani en başta da tabii ki AB üyeliğine vermesini istiyor. (Irak için "BM şemsiyesi"nde ısrarı da bunun bir delili değil mi?) TÜSİAD şöyle der gibi: "Bak işler iyi gidiyor. YÖK'ü mökü gündeme taşıyıp işleri karıştırma. Hele şu AB işi tam rayına otursun bakalım. Irak'a da girmezsen tünelin sonu göründü bile!"

Tamam, TÜSİAD'ın bu yaklaşımını çok "faydacı" bulup, hükümetten YÖK ile filan uğraşmayı bir kenara bırakmasını istemesine isyan edebilirsiniz. Bu tabii ki hepinizin, hepimizin hakkı. Ama unutmayın ki, "Patronlar"ın da açıkça söyledikleri gibi ülkenin "acil gündemi"nde işler fena gitmiyor gibi... Ah bir de Irak belasını atlatıp, AB ile masaya oturabilsek...


21 Eylül 2003
Pazar
 
KÜRŞAT BUMİN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED