T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Allah akıl fikir versin!

Doğru dürüst Türkçe yazamayan, imla kurallarından habersiz, noktayı virgülü nereye koyacağını bilemeyen hergele hem bizi "cahillikle" suçluyor, hem de yazdığı iki paragraflık "küfürname"de keramet vehmedip sağa sola forward ediyor.

Yeterince işimiz yokmuş gibi, bir de gün içinde bunlarla uğraşıyoruz.

Sayıları da o kadar kabarık ki...

Hepsi de "solcu" ve "sosyal demokrat" Allah eksikliğini vermesin.

Kendilerine bir amaç, bir hedef, doğru dürüst bir ülkü sunulmamış, ancak "militarist" ve "şoven" duyguları okşandığında "varolabilen" lumpen yığınlar.

Üstelik, (sosyologlara göre) "yeni kentli" sınıfı temsil ediyor bunlar.

Batıya, doğuya, kuzeye, güneye, Avrupa Birliği'ne, Kopenhag kriterlerine, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Mirceau Lucescu'ya, Pascal Nouma'ya, 09 Şebnem'e ve fakire karşılar.

Cumhuriyet, Leman, Yeni Harman okuyorlar.

Yalçın Küçük'e tapıyorlar.

CHP'ye, ÖDP'ye filan oy veriyorlar.

Tabii, beğenmedikleri gazetenin beğenmedikleri yazarına mail atıp küfretmeyi de ihmal etmiyorlar.

Teknoloji işlerini kolaylaştırıyor nasılsa...

Gir hemen sokak arasındaki bir internet kafeye, uyduruk bir "e-posta adresi" indir, adıyla sanıyla ortada olan ve gönderilen iletileri reddetme imkanı bulunmayan yazara ana avrat dümdüz git, sonra da elini kolunu sallayarak uzaklaş, izini kaybettir.

Çok kolay...

Bir aralar "Deniz" diye biri dadanmıştı.

Hergün mail atıyor.

Kullandığı en nezih ifade, "ulan dal..."

Kendisini savcılığa vermem için çok uğraştı ama, nafile.

Yapmayacağım bunu Deniz, korkma...

Adını soyadını, hangi adreste ikamet ettiğini bilmiyorum, fakat küfür maillerini gönderdiğin bilgisayarın "İP numarası" elimde, istersem küçük bir "adlî takibatla" yarım saat içinde ensende biterim ama, dediğim gibi, yapmayacağım.

Sen de korkma Ali Yurtsever, her kimsen!

Seni de savcılığa vermeyeceğim ve fakat azıcık kulağını çekeceğim izninle.

Tabii, Ali arkadaşımızın da ağzı bozuk, "Deniz" müstearının arkasına gizlenen hayvanın eline su dökemese de...

O da dünkü yazıma takmış.

Diyor ki, "Hem cahilsin, hem de ebleh..."

Niye?

"Sosyalist Enternasyonel toplantısı her sene olur"muş ve "en büyük solcu partinin lideri kimse, o katılır"mış. Geçmişte de Erdal İnönü, Murat Karayalçın filan katılmışlar.

Allah akıl fikir versin.

Elbette öyle Ali.

Elbette bu toplantı her sene olur ve elbette en büyük sol partinin "solcu" sanılan lideri katılır.

Mesele bu değil ki yiğidim!

Mesele şu:

Bu toplantıya katılan adamlar ne kadar solcu?

Daha doğrusu, bu adamlar solcu mu?

Türkiye'de "sol" sanılan, "marksizm"le "kemalizm"in izdivacından doğmuş, devletçi, totaliter, dogmacı bir ideolojidir.

Devletin söylediklerini tekrarlayarak solcu olunmuyor çünkü.

Evet, marksizmle "jakoben teokrasi"yi harmanladığında ortaya bir "şey" çıkıyor ama, bu sol olmuyor.

Başka bir şey oluyor.

Sağa sola küfür mailleri yollayacağına, otur, o "başka bir şey"in ne olduğu üzerinde düşün... Bakalım, "Ordu sivil kamuoyunun oluşmasına katkı sağlayan önemli bir baskı grubudur" diyenler batı ülkelerinde hangi sıfatla taltif (!) ediliyor!


22 Ocak 2003
Çarşamba
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED