Yeni Safak Online...
T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Güvenlik değil, savaş ilanı; 'Türk-İsrail ekseni' hortladı

Türkiye'nin, Irak'a asker sevk etmesinin, "Kuzey Irak'ta Türkiye'nin güvenliğini tehdit edecek gelişmeleri önleme"nin ve "insani yardım"ın çok ötesinde hedefleri var. Gelişmeler, "Türkiye Irak'la savaşa girmeyecek" açıklamalarının öneminin olmadığını, aylardır Türkiye ve dünya kamuoyuna yönelik açıklamaların bir oyun olduğunu, savaş planlarının çoktan yapıldığını, müzakerelerin sona erdiğini, safların çoktan netleştiğini, askeri yığınakların bu planlar çerçevesinde yapıldığını, diplomatik sürecin sadece kamuoyunu iknaya yönelik olduğunu gösterdi.

Ne silah denetçilerinin BM Güvenlik Konseyi'ne verdiği rapor, ne ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın Konsey'de Irak'la ilgili "sözde kanıtlar"ını aktarması ve ne de İstanbul zirvesi sonuç üzerinde etkili olamayacaktı, olmadı da. Artık BM de, küresel muhalefet de bu savaşı durduramayacak. İstila ve yağma zihniyeti ile hareket eden ABD için bunların hiçbir anlamı yok. Nitekim, "yetki tezkeresi"nin TBMM'de oylanmasından hemen sonra ABD Başkanı George Bush'un "Artık oyun bitti" demesi, müttefik kadrosunun tamamlandığının ve harekatın önünün açıldığının deklare edilmesiydi.

Aylardır, ABD'nin Orta Asya, Güneydoğu Asya ve Ortadoğu'ya yönelik planlarının adım adım işlediğine, Afganistan ve Irak'tan sonra başka ülkelerin geleceğine, "ABD-İngiltere-İsrail üçlüsü"nün çılgın amaçlarına karşı yeni bir uluslararası blokun oluşmaya yüz tuttuğuna ve bu blokun Irak'a saldırıyı engelleyemeyeceğine ancak daha sonra gelecek süreci durdurabileceğine, Türkiye'nin bu gelişmeleri görmezden gelerek "ABD-İsrail ekseni"ne teslim olmaması gerektiğine işaret etmeye çalıştım.

Ama olmadı. Türkiye, "ABD-İngiltere-İsrail" üçlüsüne teslim oldu. ABD ve İngiltere'nin, İsrail'in güvenlik ve çıkarlarına göre "Ortadoğu'yu yeniden dizayn etme" süreci artık başladı. Irak için olduğu kadar, Filistin, Lübnan, Suriye, İran ve Suudi Arabistan için tarih yeniden başlıyor. "İslam coğrafyasını rehin alma süreci"nin en önemli adımlarından biri daha atılıyor. Powell, Irak'ı hedef alacak harekatın, Ortadoğu'yu Amerikan çıkarlarına göre yeniden şekillendirebileceğini açıkladı. ABD'den ilk kez resmen bu tarz bir açıklama yapılıyor ve her şeyi açıkça ortaya koyuyor.

'Türk-İsrail ekseni' yeniden harekete geçti

Peki, Kıbrıs harekatından sonra en büyük askeri hazırlığını yapan Türkiye, bu savaşın neresinde? Türkiye'nin operasyondaki rolü bugün değil, Türk-İsrail anlaşmalarının yapıldığı, "ABD-Türkiye-İsrail-Ürdün ekseni"nin kurulduğu zaman şekillendi. Türk ordusunun Irak'ta üstlendiği rolün kapsam ve niteliği Türkiye'nin "eksen" içindeki misyonuyla birebir bağlantılı. Yoksa ne AK Parti hükümetinin bakışı ne de bölgedeki yeni gelişmeler tek başına belirleyici değil. AK Parti hükümeti, sadece harekata destek vererek, süreçle uzlaşma içinde yer almaya çalışıyor görünümünde. Bu eksenin Refah-Yol hükümetine neler yaptığını biliyoruz. Aynı senaryoların tekrarlanması hiç de yabana atılır ihtimal değil. Harekatın siyasi faturasının AK Parti'ye yükleneceği bir gerçek. Kararın gerçek sahipleri asla bu yükü omuzlamayacak. Sadece bir hatırlatma...

Ortadoğu'ya, İsrail'in çıkarlarına göre yeni bir biçim verme, Suriye ile İran'ı baskı altına alma amacıyla oluşturulan "eksen", kuruluş amaçlarına uygun olarak bugün harekete geçmiş durumda. Türk ordusunun ABD-İngiltere-İsrail safında, Ürdün'le birlikte savaşa iştirak etmesi, Türkiye'nin güvenliği ile sınırlı değil. Arap dünyasına yönelik bir savaşa sürükleniyoruz. Daha da acı olanı, Türkiye, işgalci cepheyle birlikte "Irak'a savaş ilan etmiş ülke" durumuna getirildi. Resmen olmasa bile fiilen Türkiye'nin şu anki durumu bu. ABD, İngiltere, İsrail ve Ürdün ile birlikte aynı cephedeyiz ve şimdilik hedef Irak. Ancak, ABD'nin planlarının ve "ABD-İsrail-Türkiye-Ürdün ekseni"nin hedeflerinin Irak'la sınırlı olmadığı gerçeğinden hareket ettiğimizde, önümüzdeki yıllarda Türkiye'nin kendini Arap dünyasına karşı bir savaşın içinde bulma ihtimali var. O zaman ne İran'la uzun yıllara dayanan istikrar süreci, ne de Suriye ile son birkaç yıldır süren yakınlaşmanın hiçbir anlamı kalmayacak. Türkiye'nin son bir kaç yıldır, "Türk-İsrail ilişkileri"nden uzaklaşma ve inisiyatif belirleme süreci de tarihe karışacak. Sanki 1996-97'lere geri dönüyoruz...

'Bush-Şaron Doktrini'ne teslim olmak...

  • Türkiye savaşa zorla sürüklenmiş ülke görüntüsü vermiyor. Gerek askeri hareketliliğin, savaş kararının daha önce verildiği iddialarını doğrularcasına, savunmadan ziyade müdahaleye yönelik görüntü vermesi, gerekse Türkiye'nin bugüne kadar savunduğu "barış" tezinden ani ve radikal bir dönüş yapması "savaşa istemeyerek sürükleniyoruz, güvenliğimizi sağlamak için önlem alıyoruz" tarzı açıklamalarla örtüşmüyor.

  • Türkiye, bu kararıyla, uluslararası ilişkilerde "Bush-Şaron doktrini" olarak tanımlanan ABD'nin yeni uluslararası ilişkiler stratejisine dönüş yapıyor ve hukuki ve siyasi meşruiyet çizgisini terkediyor.

  • Türkiye, son yıllardaki dış politika açılımını daraltıyor ve tekrar ABD-İngiltere-İsrail blokunu tek alternatif olarak benimsiyor.

  • Soğuk Savaş'tan sonra küresel ilişkilerdeki en derin kırılma olan Avrupa ve Amerika arasında güç çatışmasının kendine sağladığı manevra alanını kendi eliyle heba ediyor. Tıpkı Sovyetler'in çöküşünden sonra Orta Asya ve Kafkaslar'da yakaladığı fırsatı kaçırdığı gibi...

  • Kuzey Irak'ta ortaya çıkması muhtemel krizin, sadece Kürtler'le sınırlı kalmayacağı, Türkiye, İran ve Araplar'ın da yer alacağı bölgesel çatışmaya dönüşebileceğine dair ciddi endişeler var.

  • Türkiye'nin birlikte hareket ettiği ABD ve İngiltere'nin, Musul-Kerkük konusundaki hassasiyetleri ve Türkiye'yi bu bölgelerin dışında tutma çabaları ileride çıkabilecek gerilimlerin de habercisi.

  • ABD-İngiltere cephesinden yana tercih kullanan Ankara, özelde Ortadoğu'da genelde ise ABD'ye karşı ciddi muhalefet arayışına giren Avrupa ile ipleri koparabilir. AK Parti yönetiminin AB atağı ve Tayyip Erdoğan'ın Avrupa seferberliği boşa gitmiş gayretler olacaktır.


  • 8 Şubat 2003
    Cumartesi
     
    İBRAHİM KARAGÜL


    Künye
    Temsilcilikler
    ReklamTarifesi
    AboneFormu
    MesajFormu

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
    Bilişim
    | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED