|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
WASHINGTON- Amerikalılar için en önemli günlerden biri bugün. 4 Temmuz 1776'da İngilizler'den bağımsızlıklarını kazandıkları için, her 4 Temmuz'u 'bağımsızlık günü' olarak kutlar Amerikalılar... Ülkenin üçüncü cumhurbaşkanı olacak Thomas Jefferson tarafından kaleme alınmış 'Bağımsızlık Bildirgesi', o gün bugündür, bağımsızlığına düşkün ulusların, 'egemenlik' iddia eden yabancı güçlere karşı bir meydan okuması kabul edilir... Amerika'yı Amerika yapan, güçlü kılan bütün temel değerlerin ipuçları bulunur 'Bağımsızlık Bildirgesi' metninde. Metni imzalayanlar, Yüce Yaratıcı'nın koruması altında olduklarının güvencesiyle, 'bağımsızlık' uğruna, canlarını ve mallarını fedaya söz verirler... Ülkede bugün yapılacak görkemli törenler sayesinde, umarız, Amerikalılar, 'bağımsızlık' kavramı üzerinde yeniden düşünme fırsatı bulurlar... Bu umut boşuna değil. Çünkü, ABD, Jefferson ve arkadaşlarının değerler sisteminin çerçevesini çizdiği 'dünyaya örnek' bir ülke olmaktan hızla uzaklaşıyor. Bir zamanlar, baskı altındaki, özgürlükten mahrum halkların güç aldığı bir ülkeydi ABD; şimdiyse dostları ve müttefikleri için bile 'korku' unsuru haline geldi. Elinden söke söke bağımsızlık kazandığı İngiltere ile birlikte, dünyanın her tarafını kendi 'egemenlik alanı' gören bir anlayışı kabul ettirmeye uğraşıyor ABD. Çıplak gücün yetersizliğini, fikrin silâhtan daha üstün olduğunu dünyaya ispat eden bir başarıydı 'bağımsızlık' kazanan Amerika; şimdiyse çıplak gücün en acımasızını, silâhların en gelişmişini baskı aracı olarak kendisi kullanabiliyor. Ülkeye bugün egemen olan hava, yapılan yanlışları ifade edenleri Amerikalı iseler 'hâin', yabancı iseler 'Amerikan düşmanı' olarak yaftalamaya yarıyor. Bu yanlış ve tehlikeli ruh halini özgürlüğüne düşkün bir ulusa deli gömleği gibi giydirenler Amerika'ya iyilik etmiyorlar. Hâini yatak altında aramak gerekmiyor; her eleştiren de Amerika'nın düşmanı değil. Tersine, bugün izlenen yanlış politikaları sahiplenenlerin niyetlerini sorgulamak gerekiyor... Amerika, şu günlerde, ülkesini seven Amerikalılar ile gerçek dostlarına kulak vermeli. Yanlışların mâliyetini görmek için işsizliğin son yılların rekor düzeyine ulaştığına bakmak ve Amerikan-karşıtlığının yaygınlaştığını görmek bile yeterli. ABD için, hatta benzer eylemlerle karşı karşıya kalacak her ulus için, dehşetengiz bir 'travma' idi 11 Eylül'de yaşanan; ancak, o uğursuz eylemlere konulan teşhisle başlatılan politikalar 'travma'yı Amerikalılar üzerinde kalıcı hale getirirken, dünya kamuoylarını dehşeti unutmaya sevk ediyor... 11 Eylül'ü sadece Amerikalılar hatırlıyor bugün; dünya halklarının zihninde, ABD, sonradan doğru olmadığı anlaşılmış bahanelerle Irak'a savaş açan bir ülke... Bu durum da, Amerikalılar ile Amerikalı olmayanlar arasındaki anlayış farkını uçurumlaştırıyor. George W. Bush'un gözünde dünya hakları bir nankörler güruhu; buna karşılık evrenin her köşesindeki insanlar da Amerika'ya baktıklarında, başkalarının bağımsızlığına saygı duymayan bir ülke görüyorlar... Dünya halklarının sevgisizliğine rağmen liderlik iddiasını sürdürebilir mi ABD? Korku salarak kurulan bir dünya düzeni uzun yıllar ayakta kalabilir mi? Müttefiklerini tedirgin eden, dostlarını kendisini savunamaz hale getiren, vatandaşlarının hak ve özgürlüklerini 'vazgeçilebilir' ucuzlukta gören, başkalarının can ve malına saygı duymayan bir anlayış 'düzen kurucu' olabilir mi? Amerikalılar'ın, özellikle Washington'da politika üretenlerin, mutlaka cevap vermeleri gereken sorular bunlar... Güncelin hayhuyu içerisinde uzun boylu tefekkür edemeyenlerin, bu 'bağımsızlık günü' oturup, bugünü önemli kılan olayı yeniden gözden geçirmeleri ve Jefferson'un kaleme aldığı 'Bağımsızlık Bildirgesi'ni bir kez daha okumaları şart... Başkasının 'bağımsızlığını' umursamayanın kendi bağımsızlık gününü kutlamaya hakkı olabilir mi?
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |