AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Türkiye'yi küçümsemenin anlamı yok!

Hep aşırı uçlarda gezinmek ve bir türlü makul olamamak gibi bir özelliğimiz var. Ülkemizle, toplumumuzla, sorunlarımızla ve geleceğimizle ilgili kanaat ve düşüncelerimizde ya olumsuzluğun en sonunda, yahut da iyimserliğin en uç noktasında seyretmekteyiz. Kimimiz "Biz adam olmayız abi!" deyip her türlü iyimserliğin önünü tıkıyoruz, kimimiz de "Bir Türk cihana beledir!" diyerek kendimizi dev aynasında görüyor ve yaşadığımız gerçeklerin farkında olmuyoruz.

Aslında ne adam olmamak diye bir şey söz konusu, ne de bir Türkün cihana bedel olması. Adam olabiliriz, ama onun gerekleri var ve gereklerini yerine getirmemiz durumunda pek çok şeyi başarmamız söz konusudur. Diğer yandan ise bir Türkün, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının dünyaya bedel olması ancak yapıp ettikleriyle orantılıdır.

Diyeceğim şu ki biz toplum olarak bir türlü kendimizi değerlendirirken kendi yapıp ettiklerimizle değil kalıplaşmış önyargılarla hareket ediyoruz. Oysa ki "insanın kendi emeğinden başka bir şeyi olmadığını" bilmemiz gerekiyor. Hesap gününün varlığına olan inancımız "yapıp ettiklerimiz"i devamlı gözetmemizi gerektiriyor. Diğer yandan umutsuzluk girdabında debelenip durmamız asla hoş karşılanmıyor.

Türkiye'yi neden küçümsüyoruz?

Ulusal ve uluslararası sorunlarla ilgili tartışmalarda Türkiye'yi çok küçümsediğimiz ve kendi gücümüzün farkında olmadığımız dikkat çekiyor. Bunun esasında uzun yıllardır bir türlü kurtulamadığımız "kötümserlik" ve "karamsarlık" sarmalının bir sonucu olduğunu düşünüyorum. Düşünün Osmanlı Devleti gibi bir dünya devletinin mirası üzerinde oturuyoruz, ama ortalama iki asırdır başımızı belalardan, sıkıntılardan bir türlü kurtaramıyoruz. Hep tarihteki başarılarla övünüyor ve o günlerin özlemini duyuyoruz. Yaşadığımız sorunlarla yüzleşmek istemiyoruz. Bugünkü başarısızlıkları devamlı bir yerlere, bir takım kişilere, ideolojilere fatura ediyor ve rahatlamaya çalışıyoruz.

Süleyman Demirel'in bir yöntemi vardı; konuşmalarda devamlı cumhuriyetin ilk yıllarındaki duruma dikkat çeker ve bugün gelinen noktayı ortaya koyarak aradaki farkı cumhuriyetin bir başarısı olarak sunardı. Elbette ki yaptığı doğruydu. Toplu iğne bile yapmayan bir toplumun bugün sanayi ürünleri ihraç ettiğini abartı ile anlatırdı. Rahmetli Özal da devamlı Türkiye'nin büyüklüğüne vurgu yapar insanımıza bir özgüven aşılamağa çalışırdı. Hani Özal'ın "çağ atlamak" diye bir sloganı vardı. Türkiye içinde bulunduğu geri çağdan kendi yönetimi sırasında modern çağa atlamıştı!

Bütün bunlar doğruydu. Ancak bu doğrular sadece Türkiye Cumhuriyeti sınırları dahilinde düşünüldüğünde anlamlıydı. Birlikte yola çıktığımız toplumlar bugün neredeler, neler üretiyorlar, dünyaya ne gibi katkılar sağlıyorlar sorularını sorduğumuzda vereceğimiz cevap anlamlı olabilirdi.

İki milyonuncu otomobil...

Geçen günlerde TOFAŞ iki milyonuncu aracını, Başbakan Erdoğan'ın da katıldığı bir töremle üretim bandından indirdi. Bu başlı başına önemli bir haberdir. "Biz adam olmayız abi!" anlayışının egemen olduğu bir toplumda bir fabrika iki milyon otomobil üretmiş. TOFAŞ'ın ürettiği iki milyon otomobil bu ülkenin yollarında seyretmiş, kimisi dış ülkelere ihraç edilmiş.

Sadece bu değil, geçen günlerde yine basına yansıyan bir habere göre Türkiye'de üretilen otomobillerin yarısından çoğu ihraç ediliyormuş! İhraç edilen ülkeler arasında Avrupa Birliği ülkeleri geliyormuş. Yine Türkiye'nin ihracat şampiyonu Zorlu Grubu'nun ürettiği Vestel televizyonu Avrupa'nın ihtiyacının yüzde yirmisini karşılıyormuş.

Bütün bunlar sadece birer sembol ve asla küçümsenecek şeyler değil. Türkiye'yi küçümseme hastalığından kurtulmamız gerekir. Türkiye küçük bir ülke değil, bu ülkede önemli şeyler yapılıyor, pek çok mal ve hizmet üretiliyor ve dünyaya sunuluyor.

Ama bu durum bizleri tatmin etmiyor. Türkiye'nin yerinin daha yukarılarda olması gerektiğine inanıyoruz. Evet TOFAŞ iki milyonuncu otomobilini üretti, ancak TOFAŞ ile aynı tarihte yola çıkan diğer ülkelerin araba fabrikaları kaçıncı aracını ürettiler? Mesela Güney Kore'nin otomobil devlerinin üretimi nedir, acaba?

Ciddi sorunlarımız var ancak Türkiye'de pek çok iyi şeyler de oluyor. Kendimizi dev aynasında görmeyelim ama kendimizi ve ülkemizi küçümsemenin de anlamı yok. En iyisi gerçeklerle yüzleşmek ve makul olabilmek.


29 Temmuz 2003
Salı
 
DAVUT DURSUN


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED