AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Bir gerçek, bir gerçek daha...

Eskiler, gerçeklerin ortaya çıkması için, "Aman Allahım, kalmasın hiçbir hakikat nihan" diye dua ederlermiş... Size umudunuzu takviye edecek kanaatimi tekraren belirteyim: Gerçeklerin bir gün mutlaka ortaya çıkmak gibi bir âdeti vardır... Yaparsınız, sakladığınızı, yaptığınızın yanınıza kâr kaldığını sanırsınız; ama bir gün duvara tosladığınızı görürsünüz...

Yolsuzlukları araştıran komisyonun bulgularından söz ettiğimi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Benim aklımda, 20 yıl farklı biçimde bilinen eski bir olay var. Konuyu ne zaman ele alsam, üzerime "Komplocu" diye gelinmesine yol açmış bir olay... Aradan bunca zaman geçtikten sonra, dosyası tozlu raflardan indirildi, ortalıktan yok edilmiş ceset bulunup üzerinde çalışıldı ve "İntihar" kararı "Cinayet" ile değiştirildi... Şimdi sıra kâtillerin yargı önüne çıkartılmasına geldi.

Roberto Calvi bizim bugünlere çok benzeyen 1980'ler İtalyası'nın en ünlü bankeriydi. Bir eli Vatikan'da, diğeri P-2 Locası'nda olan bir bankerdi Calvi ve ilişkileri sebebiyle "Tanrı'nın bankeri" sıfatıyla anılıyordu. Gücünü, Vatikan'da paraya pul demeyen bir Amerikalı kardinalle, İtalya'yı perde gerisinden yöneten Üstad-ı Azam Lucio Gelli'den alıyordu. Calvi'nin, Vatikan ve P-2 yanında Mafya'nın paralarını da işlettiği tahmin ediliyordu...

Bir gün geldi, Calvi'nin bankası Banco Ambrosione 1.3 milyar doların üstünde bir parayı batırıverdi. Daha ne olduğu tam anlaşılamadan, bankacının sahte pasaportla ülkeden çıkış yaptığı işitildi. Birkaç gün sonra da, Londra'daki Blackfriars Köprüsü'ne asılı cesedi bulundu. Ceset indirildiğinde ceketinin cebinden tuğlalar çıktığı görüldü. İngilizlerin yaptığı inceleme sonucunda, "Calvi intihar etti" hükmü duyuruldu...

Olayın 'biraderlik' ilişkisinin bazı gerçeklerin üstünü örtmeye yetecek kadar güçlü olduğu bilinen İngiltere'de meydana gelmesi dikkat çekiciydi. Blackfriars Köprüsü'nün karanlık işler literatüründe özel bir yeri olduğu biliniyordu. Cepten çıkan tuğlalar ('mason', sözcük olarak, 'duvar ustası' demek) bir tür şifre gibiydi. Asılma biçimi bile bir ritüeli andırıyordu. O dönemde görüşlerini aktardığımız bir çok kişi, Calvi Ailesi fertleriyle birlikte, "Bu bir infaz" kanaatindeydiler... Bu kanaat ne zaman ifade edilse, etraftan, "Komplocu" ithamları duyuldu...

Ne oldu? Olayın aslında bir 'cinayet' olduğu 20 yıl sonra ortaya çıktı. İtalyan polisi cinayeti işleyen dört kişiye tebligat çıkardı. Calvi'nin Kanada'da yaşayan kendisi gibi bankacı oğlu, "Arananlar Mafia tipleri, ama esas ona azmettirenlere ulaşmak lâzım" diye açıklamalar yapmaya başladı. İp bir defa ele geçti ya, çorap söküğü gibi arkası gelir...

Bu gelişmeye yol açan olaylar dizisi bir filmle başladı. "Tanrı'nın Bankerleri" adlı filmde Calvi'nin adım adım ölüme sürüklenişi anlatılıyor ve Blackfraires Köprüsü üzerinde infaz edilmesi canlandırılıyordu. Mafya ile ilişkileri olan P-2 Locası mensubu bir işadamı Calvi'ye Londra'ya kadar eşlik ediyordu filmde... O işadamı, meslekî itibarının rezil edildiğini öne sürerek filmin yasaklanmasını istedi ve bunu sağladı da...

Ancak bir kere ok yaydan çıkmıştı ve Roberto Calvi'nin nerede saklandığı bilinmeyen cesedinin tahnitli parçaları morgta birdenbire bulunuverdi. Adli tıp uzmanları ceset üzerinde çalışarak resmi hikâyenin doğru olamayacağını açıkladılar. Cebinde tuğla bulunmuştu ya, ellerinde hiçbir toprak izine ratslanmadığı için, "O tuğlaları bir başkası yerleştirmiş olmalı" sonucuna varıldı. Asılan bir insanda görülmesi gereken sorunların hiçbiriyle karşılaşılmadı cesedin boyun mahallinde. Daha da önemlisi, cesedin bulunduğu yere gidildiğinde, Calvi'nin, birilerinden yardım almadan cesedinin asılı olduğu yere çıkmasının imkânsızlığı tespit edildi...

Yani, 20 yıl önce, "Bu bir infaz olayı; hemen her aşaması belli bir ritüeli yansıtıyor" diyenler, Londra'nın 'biraderlik' ilişkisinin gücü yüzünden seçildiğini ileri sürenler haklı çıktılar; 'komplo' diye mahkum edilmek istenen görüşün gerçekleri yansıttığı anlaşıldı... Hem de İtalyan yargısının vardığı bir kararla... Calvi'yi Londra'ya P-2 üyeleri götürmüş, oradaki infazda da bulunmuş o adamlar; infazın kendisi ise Mafya tarafından gerçekleştirilmiş... Biri 'saygın işadamı', biri onun o zamanki Avusturyalı metresi, iki de Mafya üyesi önümüzdeki günlerde mahkeme önüne çıkacaklar...

Oğul Calvi, "Esas arkadakilerin üzerine gidilsin" diyor ya, 'arkadaki' sıfatıyla kast edilen P-2 Locası aracılığıyla bir dönem İtalya'yı fiilen yönetmiş Gulio Gelli de "Benim için dosya kapandı, gerçekte ne olduğunu ancak Tanrı bilir" demiş soran gazetecilere... Sanki, "Asılma tarzı bir ritüeli andırıyor" diyenleri doğrularcasına...

Etrafımızda veya dünyanın başka yerlerinde cereyan eden olayların perde gerisinde neler yaşandığı daha kolay ortaya çıkıyor bugün. Komploların 'komplo' olduğunu öğrenmek için 20 yıl beklememiz gerekmiyor. Halktan kopuk iktidarların yerini hemen her yerde halkın iktidarları alıyor ve 'iyi günde kötü günde' birbirini kollama yemini etmiş olanlar güç kaybediyorlar...

Ben size hep "Gerçeklerin mutlaka ortaya çıkmak gibi bir âdeti vardır" diye boşuna demiyorum.


29 Temmuz 2003
Salı
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED