AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Nasihat ile vasiyet...

Temmuz'un 25'i Pazar... Moskova üzerinden Ulanbatur'a uçmak için, AHA'nı dış hatlar kısmından geçmek için, Güvenlik Kontrolü, denen ve adeta "polit büro" kalıntası imajını veren bir barajı aşmak gerekiyormuş... Sonra gördük ki, Moskova hava alanında bile yokmuş, böyle bir sıkı denetim ve can sakıcı tavırlar... Anlaşılan, bizdeki güvenlik birimleri, ve güvenlik şirketleri, hala "Nato Zirvesi'ndeki Buch sentromunu" atlatmış değil...

Nere ise, don gömlek kalacak bir hale gelip, "iç çamaşır defilesi" provasını bize uygulatan "güvenlik şirketi ücretlileri" kendilerini, diskotek ve taverna koruma magandaları sanarak, -FİFİ'nin sahibesine aykırı olarak- ayakkabımızı da çıkarttılar. Amma yere basarken, ne giyeceğimize dair bir hazırlıkları olmadığını gördük... Etraf hiç bir şekilde "hijyenik" bir görüntü vermediğinden, her halde bize "galoş" tipi bir şey vermeliydiler. "Yerde halı var" derken de, "mikrobik ortam" ile ne kadar ilişkileri ve ilgileri olduğunu gösterdiler.

Olmadı, biz "fri şop"lardan iki torba alıp, ayaklarımıza bağladık ve öylece kontrolden geçip, "teatral bir manzara" ile Moskova'ya uçtuk...

Ya dönerken, uçakta verilen yemekte kulanılan "et" denen plastik veya sentetik, olmasa silikon-sürger elastikiyeti ile soslanmış bir ikram ile, nerede ise, Ulanbatur'dan 500 km uzaklıkta ve Karakurum'a 50 mesafedeki Moğol çadırında bize ikram edilen çorba ile, kurutulmuş "kurut" tipi peynirden aldığımız tadın, Batılı olduğu var sayılan fanatik ve totaliter bir yönetimin hala çok ilerisinde olduğunu gösterdi.

Giderken öyle, gelirken de böyle...

Amma, 6 Ağustos Cuma günü,sabah çıkıp, Bilecik'te Şeyh Edebali'nin türbesindeki camide cuma namazından önce, türbeyi ziyaretle "tehiyyetü'l-mescid" namazı kılıp, gerek Ertuğrul Gazi ve gerekse Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye vasiyetini okuyup,çocuklarımıza da okutuk.

Bilecik Belediye Başkanı bizi karşılayıp, ihya etti. Söğüt Kaymakamı, "Ertuğrul Gazi" Türbesi ile, Karakeçili aşireti'nin hamaset ve celadeti hakkında bilgi verip, bize "Kuruluş ve Kurtulşun Beşiği Ertuğrul Gazi Ocağı: Söğüt"(2003, l05 sh) kitabını hediye etti.

İşte Şeyh Edebali Camiinde veciz ve gönül açıcı bir hutbe ile, bizi ihya eden, "vekil imam", bir de müezzinle donanırsa, üç aylar ve Ramazan'da bu yörenin nasıl bir"mümin akını"na uğrayacağını şimdiden tahmin ediyoruz.

Değil mi ki, Bilecik Belediye Başkanı(mız), Şeyh Edebali'ye giden yolu yeniden ihya ediyor, öyle olacak ki, hizmetlerin hepsi, aşağıdaki vasiyet ve nasihatlar doğrultusunda yöneticiler kadar, imamlara da ışık tutmuş olacaktır:

Şeyh Edebâli'nin

Osman Gazi'ye vasiyeti

Ey oğul Beysin,

Bundan sonra öfke bize, uysallık sana... Güceniklik bize, gönül almak sana... Suçlamak bize, katlanmak sana... Acizlik bize, yanılgı bize, hoşgörmek sana... Geçimsizlikler, çatışmalar, anlaşmazlıklar bize, adalet sana... Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize, bağışlama sana...

Ey Oğul!

Bundan sonra bölmek bize, bütünlemek sana... Üşengeçlik bize, uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana...

Ey oğul!

Sabretmesini bil; vaktinden önce çiçek açmaz...

Şunu da unutma: İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın...

Ey oğul!

Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı; Allah (C.C.) yardımcın olsun...

Ertuğrul Gazi'nin

Osman Gazi'ye vasiyeti

Bak oğul!

Beni kır, Şeyh Edabili'yi kırma.

O, bizim boynumuzun ışığıdır. Terazisi dirhem şaşmaz. Bana karşı gel ona gelme... Bana karşı gelirsen üzülür, incinirim; ona karşı gelirsen gözlerim sana bakmaz. Baksa da görmez olur.

Sözümüz Edebali için değil, şenceğiz içindir.

Bu dediklerimi vasiyetim say!

Şeyh Edabâli'nin

Osman Gazi'ye vasiyeti

Oğul,

İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölür.

Avun oğlum avun. Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın, ama, bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmezsen, öfken ve nefsin bir olup aklını yener, sabah rüzgarlarında savrulur gidersin.

Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın.

Dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir.

Bütün fethedilmemiş sırlar, bilinmeyenler, görülmeyenler ancak senin fazilet ve gayretinle gün ışığına çıkacaktır.

Ananı, atanı say.

Bereket büyüklerle beraberdir.

Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin.

Açık sözlü ol. Her sözü üstüne alma, gördün söyleme, bildin bilme.

Sevdiğin yere sık gidip gelme, kalkar itibarın, muhabbet olmaz.

Üç kişiye acı: Cahiller arasındaki alime, zenginken fakir düşene, hatırlı iken itibarını kaybedene.

Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.

Haklı olduğun mücadelenden korkma.

Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler...


www.sadikalbayrak.com

15 Ağustos 2004
Pazar
 
SADIK ALBAYRAK


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED