AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
H A Y A T
Gülşah özgürlüğün tadını salıncakta çıkarıyor...

İşlemediği bir suçtan dolayı cezaevine düşen annesinin karnında hiç birşeyden habersiz gelişimini tamamlayıp dünyaya gelen ve cezaevinde büyüyen Gülşah, şimdi on gün önce özgürlüğüne kavuşan annesiyle hayata tutunmak için mücadele ediyor. 4,5 yaşındaki Gülşah için özgürlüğün tadı, en güzel, parktaki salıncakta çıkıyor.

  • AYŞE OLGUN / İSTANBUL
    Babasının işlediği cinayeti üstlenen annesinin karnında cezaevine giren ve orada dünyaya gelen Gülşah annesiyle birlikte 4 yıl boyunca hapiste kaldı. Cezaevi çarşafından işlenmiş kundakta kırkını çıkaran, ranzanın altına yapılan beşikte sallanan ve karavana yemekleriyle beslenen Gülşah 4 yılın ardından şimdi özgürlüğün tadını çıkarıyor. On gün önce cezaevinden çıkan annesiyle birlikte yeni bir hayata başlama arifesindeler. Şimdilik bir zaman koğuş arkadaşlığı yaptıkları başörtüsü yasağını protesto ettikleri için cezaevine düşen İntisar Saatçioğlu'nun ailesinin yanındalar. Zaten gidecekleri başka bir yer de yok. Anne kız bir yandan özgürlüğün tadını çıkarıyor diğer yandan da iş ve kalacak yer sorununu çözmeye uğraşıyor. Çünkü anne, iki yıl süren evlilikleri boyunca 'tam bir psikopat' dediği eşinden sürekli dayak yediği için bir daha ona dönmek istemiyor. Zaten başına gelen bütün felaketlerin sorumlusu olarak eşini görüyor: "Çalışmak için eşimle şehre geldik ve evinde kaldığımız ailenin kızıyla ilişkiye girip onu hamile bıraktı, kızının durumundan haberdar olan annesi oğlunu alıp benim odama girdiler. Oğlundan kendimi kurtarmaya çalışırken bir yandan da bağırıyordum, eşim içeri girdi ve çıkan tartışmada evsahibini öldürdü, sonra elime bıçağı verip 'senin namusunu temizledim, polisi arayıp cinayeti işlediğini söyleyeceksin, yoksa sana sahip çıkmam sokakta kalırsın' dedi. Sokaklarda yalnız kalmaktan korktuğum için cinayeti üstlendim."

    Ne beni ne kızını aradı

    17 yaşındayken cezaevine girmiş. O günler cezaevinin önünde eşinin yatıp kendisine ve çocuğuna gelecek vaadlerde bulunduğunu anlatıyor ama mahkeme sonuçlandıktan sonra eşini bir daha görmemiş. Büyük stres yaşadığı cezaevinde 9 ayın sonunda Gülşah'ı dünyaya getirmiş. Hastaneden bebeği kucağına alıp geri döndüğünde ise koğuş arkadaşlarının sürpriziyle karşılaşmış. "Ranzanın altında kızıma beşik yapmışlardı'' diyor. Kızına 'bahtı ona benzemesin' dediği en yakın koğuş arkadaşı Gülşah'ın adını koymuş. "Akıllı bir kız olsun" diye de ilk gün koğuştaki herkes küçük Gülşah'ı emzirmiş. Sahip çıkanı olmadığı için cezaevinde çok zor günler yaşadığını anlatıyor anne. "Eşime bize para göndermesi için defalarca mektup yazdım, aylar sonra bir zarfın içine bir milyon koyup göndermiş" diyen anne, eşinden umudu kesince kızına bez almak için para karşılığında koğuştakilerin çamaşırını yıkamaya başlamış. Kızı yürümeye ve konuşmaya başlayınca 'daha rahat ederiz' düşüncesiyle kreşi bulunan Bandırma Cezaevi'ne nakillerini istemiş. Ama Bandırma'ya geldikten bir hafta sonra kreş kapanmış. Bu yüzden oyuncaklarla oyunlar kurup yaşıtlarıyla oynamak yerine Gülşah, avludaki karıncalarla ve kelebeklerle arkadaşlık ederek büyümüş.

    Özgürlüğe ilk adım

    Gülşah 6 ay önce İntisar'ın ailesiyle tanışınca özgürlüğe de böylece ilk adımını atmış. Gülşah'ın hayatında baba diye sesleneceği kimse olmamış ama anne yönünden diğer çocuklardan çok daha şanslı. "Benim iki tane annem var" diyen Gülşah çıkan karışıklığa çocuk aklıyla güzel bir çözüm bulmuş ve İntisar'ın annesi Hüda Kaya'ya annesi cezaevinden çıktıktan sonra 'annecik' diye seslenmeye başlamış. Gülşah'ı ailesiyle tanıştıran İntisar Saatçioğlu, Gülşah'ı ilk kez dışarı çıkardıkları günü İntisar'ın annesi Hüda Hanım, şöyle anlatıyor: "Dışarı çıktığımızda Gülşah büyük bir şaşkınlık ve korkuyla dışarı baktı arabaya bindik ve araba hareket edince korkup ağlamaya başladı. Sakinleştirmemiz zor oldu." Kadınlar koğuşunda büyüyen Gülşah önceleri erkek sesinden ve erkeklerden de çok korkuyormuş. İlk günler komşular için 'yan koğuştakiler', markete 'kantin', balkona 'avlu' ağaçlara 'büyük çiçekler' diyen Gülşah şeker almak için tek başına bakkala bile gidebiliyor. Hüda hanım, ailece onu bu yaşadıklarından yola çıkarak bir çizgi film karakteri olan Hayy'a benzetip öyle seslendiklerini gülerek anlatıyor.

    Kelebeklere benzedim

    Gülşah 4 buçuk yaşında ve bütün yaşıtları gibi en çok parkta oynamayı seviyor. Salıncağa oturunca ela gözlerini kocaman kocaman açıp gülücükler dağıtıyor. Bu kısacık ömründe gördükleri arasında en çok kelebeklere hayran kalmış. Bembeyaz kanatlı kelebeklere... Soğuk havaya aldırmıyor, "artık gidelim" deyince de başlıyor ağlamaya.. "biraz daha oynayalım'' diye tutturuyor fotoğraf çekmek için gittiğimiz parkta.

  •  
    Kırık kafatası kök hücre ile onarıldı
    Almanya'da cerrahlar, kök hücrelerle insan vücudunda kemik büyümesini sağlayarak, bir çocuğun kırık kafatasını onardılar. Doktorlar, iki yıl önce düşerek kafatası birkaç yerinden kırılan 7 yaşındaki ismi açıklanmayan kız çocuğuna yağdan elde ettikleri kök hücreleri naklederek, kafatasındaki eksik bölgelerde yeni kemikler oluşmasını sağladılar. Sonuçları Cranio-Maxillofacial Surgery tıp dergisinin bu ayki sayısında da yayınlanan makalede, küçük kızın, ameliyattan birkaç hafta sonra, kafatasındaki kırık yerler nedeniyle taşımak zorunda kaldığı miğferi de çıkarttığı belirtildi.
    21 Aralık 2004
    Salı
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED