AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Musul'daki saldırı, Suriye ziyareti, yeni savaş planı

Musul'da, Türk özel timlerine yönelik saldırının Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın yarın başlayacak Şam ziyareti ile bir bağlantısı olabilir mi? Yoksa yeni bir "çuval olayı" ile mi karşı karşıyayız? Saldırının hedefi, niteliği, saldırıya karşı Türkiye'den yükselen tepkinin ölçüsü ve cenaze törenindeki manzara Irak'ta her gün yaşananlardan farklı bir olayla karşı karşıya olduğumuza işaret ediyor. Direnişçiler, şu ana kadar saldırıyı üslendiklerine dair bir açıklama yapmadı. Böyle bir saldırıdan hiçbir çıkarları da yok. Yaptılarsa ya büyük bir hata yaptılar ya da yanlış hedef seçtiler. Ancak organizasyonun niteliği saldırının arkasında başka adreslerin olabileceği ihtimalini gösteriyor. Necef ve Kerbela'da yapılan saldırılar sonrası İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney'in ABD ve İsrail'i suçlaması dikkat çekici. Irak için en büyük tehlike etnik ve mezhep savaşı. İşgal güçleri ilk günden beri bu hedefe yatırım yapıyor. Dikkatlerin Musul'daki saldırıdan sonra Kürt güçlere, Kerbela ve Necef'teki saldırılar sonrası ise Sünnilere çekilmesi bu tezi güçlendiriyor. Aynı senaryoyu Felluce'de de uygulayan ABD haftalardır Musul'a Kürt birlikleri naklediyor. Hatta Kerkük'te beklenen etnik çatışmanın Musul'da çıkabileceği, kentte bir Arap-Kürt çatışmasının çıkabileceği belirtiliyordu.

Saldırının Erdoğan'ın Şam ziyaretinden hemen önce gerçekleşmesi nasıl yorumlanabilir? Hem Bağdat'taki kukla yönetim hem de Amerika, Irak'taki direnişçilerin Suriye tarafından desteklendiğini hatta Suriye topraklarından kumanda edildiğini öne sürüyor. Bu yönde son on günde çok sayıda suçlama yapıldı. Yine iki haftadır ABD yönetimindeki şahinler, Suriye'ye saldırı çağrıları yapıyor. ABD basınında bu yönde geniş bir kampanya başlattılar. Yeni ABD yönetiminin dış politikası, özellikle de Ortadoğu politikası tam bir muamma. Çünkü dikkat çekici bir sessizlik var. Ancak gerek Dışişleri Bakanlığı'nda, gerek Savunma Bakanlığı'nda ve gerekse Amerikan istihbaratında yürütülen tasfiyeler ve neo-con kadrolaşma, yakında bu sessizliğin bozulacağına, hem de herkesi şok edecek bir çıkışla bozulacağına dair önemli veriler içeriyor.

Neo-conların öncülerinden Douglas Feith, Eliott Abrams ve William Kristol gibi isimler yeni savaş senaryoları için ABD kamuoyunu hazırlıyor. Feith, 12 Aralık'ta İsrail'de yayınlanan The Jarusalem Post gazetesine, İran'ın nükleer tesislerine yönelik askeri müdahalenin gündemde olduğunu söylerken "Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi"nin mimarı Kristol, 20 Aralık tarihli makalesinde şu ifadeleri kullanıyor: "Suriye düşman bir rejimdir. Her türlü diyalog yolunu denedik. Ancak diyalog başarısız oldu. Şimdi, Esad rejimini cezalandırmak ve göndermek için harekete geçmemiz gerekiyor." Devam ediyor: "Suriye'nin askeri tesislerini bombalayabiliriz. Sınırı geçip Irak direnişinin planlandığı ve organize edildiği Suriye'nin doğusundaki Ebu Kemal bölgesini işgal edebiliriz. Suriye muhalefetine destek verebiliriz." Asia Times'ta yayınlanan Jim Lobe imzalı "Neo-cons on the road to Damascus" başlıklı analize göre, kampanya İsrail'deki aşırı sağla bağlantılı "The Foundation for Defense of Democracies" adlı kuruluş üzerinden yürütülüyor.

ABD Tükiye'den hangi üsleri isteyecek?

Türkiye-Suriye yakınlaşması böyle bir atmosferde güç kazanıyor. Suriye'nin sadece Türkiye ile değil, AB ile ilişkileri de güçleniyor. Üstelik bu Türkiye'nin AB ile yakınlaşmasına paralel bir seyir izliyor. ABD'nin ambargo kararı aldığı hatta savaş ilan etmeye hazırlandığı iki ülkenin özellikle de Suriye'nin kaderinin Irak gibi olmaması için sanki bir karşıt cephe oluşuyor.

Başbakan Erdoğan'ın Suriye ziyareti ve Türkiye-Suriye yakınlaşması çok önemli. Çünkü ziyaret, Irak'ın üçe bölünmesinin her zamankinden daha güçlü ihtimal olduğu, yeni ABD yönetiminin Suriye ve İran'a karşı savaş planları yaptığı bir dönemde gerçekleşiyor. 3 Ekim 2005'te başlayacak müzakere Türkiye'nin bölgesel politikalarına nasıl yansıyacak? Türkiye'nin Rusya, İran ve Suriye ile ilişkilerini nasıl bir geleceğin beklediği, "ABD-İngiliz-İsrail Ortadoğusu" ile farklılaşan AB ortak dış politikasının, özellikle de Ortadoğu politikasının Türkiye'yi nasıl etkileyeceği en önemli soru.

Irak işgalinden bu yana Türkiye ile ABD'nin bölgeye bakışında derin bir ayrışma yaşanıyor. Bu, hem Türk-ABD ilişkilerinde hem de Türkiye-İsrail ilişkilerinde kendini hissettiriyor, daha da hissettirecek. Türkiye, AB ile müzakerelerin dışında üç çetin sınavla karşı karşıya. Hem Türkiye-AB ilişkilerini hem Türkiye-ABD ilişkilerini hem de Türkiye'nin bölge ile ilişkilerini derinden etkileyecek üç sorun şunlar: Irak'taki kaos, ABD'nin İran'a yönelik saldırı planları ve son günlerde iyice tırmanan Suriye'yi işgal planları… Yani Irak krizinin yol açtığı bölgesel sorunlardan çok daha kritik gelişmeler var önümüzde.

Atlantic Monthly dergisinin aralık sayısında yer alan "Sıradaki İran mı olacak?" başlıklı on sayfalık bir yazıdan ve Pentagon'un hazırladığı savaş planlarından daha önce söz etmiştim. Üç aşamalı plan hazırlandığını, birinci aşamada, rejimin merkez güçlerine yönelik ağır hava saldırıları ve denizden yapılacak füze saldırıları öngörüldüğünü, ikinci aşamada, nükleer çalışma yapılan bölgelerin bombalanmansının planlandığını ve bu çerçevede 350 hedef belirlendiğini, üçüncü aşamada iç karışıklıklar çıkartarak rejim değişikliğinin amaçlandığını yazmıştım.

Pentagon'un kasım sonu hazırladığı savaş planının "ayrıntılı haritaları"na bakarken Türkiye'nin de ne kadar tehlike içinde olduğunu gördüm. 80 sayfalık sunumda Türkiye'de kullanılacak hava üsleriyle limanların da haritası çıkarılmış. Karadeniz'deki bazı limanlar ve havaalanlarıyla Güney'deki bazı liman ve havaalanlarının İran'a saldırı için kullanılması öngörülmüş. Sadece Azerbaycan'da 8 hava alanı saldırı için kullanılacak.

Türkiye, İran ve Suriye'ye yönelik saldırının yıkıcı sonuçları ile yüzleşebilecek mi? Türkiye-ABD ilişkileri böyle bir işbirliğine imkan verecek mi? Pentagon'un hazırladığı savaş planının bütün detaylarını tartışmak bir sonraki yazıya kaldı.


21 Aralık 2004
Salı
 
İBRAHİM KARAGÜL


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED