AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
'Aşk Köpekliktir': Estağfurullah!

Ahmet Ümit, şu sıralar "çok satanlar"ın ilk sıralarından inmeyen son kitabına gerçekten çok yadırgatıcı bir başlık seçmiş: "Aşk Köpekliktir". Öyle bir başlık ki, sanırsınız ki "kelbiyye" meşrebine intisab etmiş bir yazarın elinden çıkma bir manifesto ile karşı karşıyayız... Oysa hiç de öyle değil tabii ki; Ahmet Ümit, bugün de "sol"da olduğunu açıklayan ve asıl olarak "kelbiyye" meşrebiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan (yanılmıyorumdur inşallah) "polisiye" kaleme alan bir romancı.

Madem öyle nereden çıktı bu başlık; durduk yerde "Aşk"ın "Köpeklik" olduğunu ileri süren bu "tez" de nereden çıktı?

"Aşk Köpekliktir" başlığına (medyada) tek itiraz Radikal'den Hasan Bülent Kahraman'dan geldi galiba. Kahraman, "Köpeklik midir aşk?" başlıklı yazısında (10 Aralık), kitabı okumadığını ama başlığın "ilgi çekmek" ve dolayısıyla kitabın "çok satmasını" sağlamak amacıyla seçildiğini söylüyordu.

"Aşk Köpekliktir"i (Estağfurullah!) ben de okumadım. Yani Kahraman gibi ben de kitabı oluşturan hikayelere ilişkin değil, doğrudan başlığa yönelik bir şeyler söyleyeceğim.

Kahraman, söz konusu başlığın seçimine ilişkin olarak başka tespitler de yapıyordu:

"Bunları alt alta, yan yana koyunca kafamda, popüler kültür denilen şeyin nasıl korkunç bir sarmal olduğunu düşündüm, bir kez daha, elbette. Yazarı çizeri, herkesi peşin peşin teslim alıyor, kıskıvrak bağlıyor. Çünkü, popüler kültür dediğimiz şey son kertede kapitalizmle doğrudan ilintili bir olgu. Onun özünü de satış ve kâr meydana getiriyor. (...) Ahmet Ümit'in kitabının adı bu nedenle huzursuz ediyor beni. Eğer kendisini edebiyatçı olarak kabul ediyorsa Ümit, bence bir edebiyatçının aşka köpeklik demesi düpedüz yanlış ve kimse kusura bakmasın ayıptır."

Kahraman, yanlış anlaşılmasının önünü peşinen kesmek için şunları da ekliyor hemen: "Aşka aşık olduğum için değil. Tersine, ben o işin gözyaşı kısmının çok uzağında birisiyim. Aşkın romantik modellerini ne edebiyat olarak severim ne de onlarla hayatta karşılaşmak isterim. Bütün insani olgular gibi aşkın da bir onorla yaşanması gerektiğine inanırım." Hasan Bülent Kahraman'ın "başlığa" yönelik bu tepkisine katılıyorum. Aşka "köpeklik" denmesini "düpedüz insana, tarihine, bilincine, yaratısına dönük bir hakaret" saymakta tamamen haklı...

Biliyorsunuz, Türkiye 80 sonrasında (o fazla ağır "politikleşme"nin arkasından) "özel hayatı" keşfetmesine keşfetti ama "Aşk"ta olduğu gibi bu alanın konularını yine eskisi gibi, yani "kavramlar"a başvurmadan kendi bildiği gibi anlamaya va anlatmaya çalıştı. İşte bence "Aşk Köpekliktir" başlığı da bu savrukluğun bir örneğidir.

"Aşk"ın ülkenin gündemine nasıl bir hızla girdiğini hatırlayın... Hakkında bir "Siyaset Meydanı" bile düzenlenmişti! Hatta (darılmasınlar ama) sol bir partinin manifestosuna bile girmişti! Pazar günleri karşımıza dikilen "aşk yazıları"nı saymıyorum bile!

Oysa "Aşk", Doğu'nun ve Batı'nın yüzyıllar öncesinden başlayan düşünce geleneği-felsefesi içinde üzerinde kafa yorulan belki de en önde gelen kavram değil miydi? Ne münasebet "Köpeklik" olsun? "Aşk" ile "Köpeklik" arasında başlığın işaret ettiği gibi bir ilişkiyi kurmak bugüne kadar (büyük söylemeyeyim ama) hiç kimsenin aklına gelmemişti.

Aslında bu ülkede böyle bir başlığın bir "skandal" olarak algılanmamasının nedenini keşfetmek o kadar zor değil. Tabii ki bir "skandal" olarak algılanmayacaktır; siz eğer adına "lise" denilen bir okulda çocukları "Aşk"ın felsefe dünyasında Platon'dan başlayarak geçirdiği serüvenden hiç (ama hiç) haberdar etmezseniz, birisi de çıkar ve hiç mi hiç sorgulanmayacağını bildiği bir ülkede "Aşk=Köpeklik" eşitliğini hemen o saat kuruverir...

Yeri gelmişken, "Aşk" hakkında "destursuz bağa girenlere" de belki yararı olur diye, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları'nın birkaç hafta önce piyasaya verdiği bir kitabı hatırlatmak istiyorum. Son yıllarda kitapları Fransa'da "çok satanlar" (o da!) listesinden inmeyen filozof Andre Comte-Sponville'in "Büyük Erdemler Risalesi" adıyla Türkçeye çevrilen kitabı bu. Filozof bu kitabında en fazla yeri, 18 büyük erdemden birisi olarak "Aşk"a ayırmış. "Aşk"ın türlerini , "Eros, Philia ve Agape" alt başlıkları altında uzun uzun anlatıyor... "Aşk" faslına girerken şöyle yazıyor: "Sevgi bu denli bilinmez değildir, geleneksel düşünce de sevginin tarifini uydurmayı gerektirecek kadar kör değildir! Belki de her şey söylenmiştir. Geriye kalan tek şey, bunları anlamak olabilir."

Ne kadar haklı....

Sponville'in eski Yunan ile bugün arasında gidip gelen bu nefis yazılarında arada bir karşımıza Woody Allen bile çıkıyor. İsterseniz "tadımlık" kabilinden Woody Allen'ın bir sözünü ve filozofun yorumunu da aktaralım: " 'Mutlu olsaydım ne kadar mutlu olurdum!...' Woody Allen'in bu deyişi yine Platon'a hak vermekte ve bizi de haksız kılmaktadır. Sokrates'in dediği gibi, biz yalnızca 'ne fiili ne de mevcut olan' şeyi arzulamayı biliyoruz, başka deşiyle var olmayanı arzuluyoruz. Gerçek olan şu kadına değil, gerçek olmayan ötekine sahip olmayı arzuluyoruz....."

"Aşk Köpekliktir": Yok canım estağfurullah!


21 Aralık 2004
Salı
 
KÜRŞAT BUMİN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED