T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 30 OCAK 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Ahmet KEKEÇ

Ne saçma tartışma yahu!

Hadi bakalım, verimli ve yararlı bir tartışma daha... "Türk subayı intihar eder mi?" İntihar ederse şehit sayılır mı? Atatürk'ün emrini yerine getiremediği için intihar eden Albay Reşat Bey şehit midir, yoksa pisi pisine mi gitmiştir?

Buyrun tartışın!

Bu konu sarmadıysa, sırada daha şenliklisi, "Müslüman kalvenist olur mu?" tartışması var... Konunun uzmanları bu meseleyi uzun uzadıya tartıştı ve "dindar zengin" olgusuna kendince kavramsal bir çerçeve kazandırmaya çalışan TÜSİAD üyesi gazeteciye gerekli cevabı verdi... Serdar Turgut'un da haklı olarak belirttiği gibi, bu arkadaşın (TÜSİAD üyesi gazetecinin) sıkça başvurduğu taktik şöyle: Bir tuhaf ve imkansız görülen bir kavram ortaya atıyor ve bu kavram 'Şey' filmindeki şekilsiz şey gibi yayılıp medyacıları yutmaya başlıyor.

Bu satırların yazarını da yuttu gördüğünüz gibi.

Fakat, bu konunun "kadınların başı açık şekilde namaz kılmalarıyla" ne alakası var? Başı açık namaz, gerçekte dinden radikal bir kopuşa mı işaret ediyor?

Kalvencilik böyle bir şey mi?

Yoksa protestan mı oluyor bu kadınlar?

Peki, sufist gelenekten gelenlerin (özellikle ismi zikredilen cemaatin) protestanlık ya da kalvencilikle irtibatlandırılması da ne oluyor?

TÜSİAD üyesi gazeteci diyordu ki, "Gerek ekonomik alandaki yaygınlığı, gerek dünyada bıraktığı izler açısından bakarsanız, bana göre 'Kalvenist Müslüman' hareketin lideri Fethullah Gülen'dir..."

Hadi Fethullah Gülen'i tanımıyorsun, Nur cemaatinden haberin yok, teolojik meselelerin uzağındasın; daha da önemlisi adı geçen cemaatin modern ya da çağcıl din algısı konusunda ne düşündüğünü (örneğin "ihya" ve "tecdit" hareketlerini nasıl karşıladığını) bilmiyorsun, hayatında hiç Şerif Mardin de okumamışsın... İnsan, hiç değilse yaşadığı ülkeyi tanır yahu!

Mesele şudur:

Batı, feodal düzenden "sınıflı toplum"a geçmiş, sanayileşmesini tamamlamış, refahı ufaktan da olsa tabana yaymaya başlamış; üstelik bütün bunları burjuvazinin (kentli ve aydın azınlığın) öncülüğünde, orta sınıfı semirtip güçlendirerek, yani sermayeyi "renklere" bölmeden, "tehdit" değerlendirmelerine konu etmeden, devlet eliyle zengin yetiştirmeden gerçekleştirmiş.

Türkiye'de sınıf özelliği gösteren bir burjuvazi yoktu. Olması gerekmiyordu, o ayrı!

Devlet kendi zenginini üretmeye yeltendi ama bunun kültürünü üretemedi. Ne merkezî otoriteden bağımsız bir sermaye sınıfı oluşturabildi (oluşabilmesinin reel zeminini hazırlayabildi), ne de refahı tabana yayabildi.

Hasbelkader ortaya çıkmış ticaret burjuvazisi de hem "sınıf" özelliği göstermiyordu, hem de ideolojik olarak merkeze bağımlıydı.

Daha sonra (1950'lerden itibaren), tarım nüfusunun azaltılması politikayla birlikte kırsaldan kente büyük göçler oldu ve hasbelkader oluşmuş sermaye, doğal rotasyon gereği, el değiştirmeye başladı.

Bugünkü sorun belki de şu: Ticaret burjuvazisi artık dindar özellikler gösteriyor ve ideolojik olarak devlete bağımlı değil. Hem dindar, hem liberal. Hem bu dünyaya dönük, hem öteki dünyaya...

Ne yazık ki süreç böyle işliyor ve sosyoloji bilimi ortaya çıkan sonucun, "doğal ve olması gereken bir sonuç" olduğunu söylüyor

Peki, bu bir sorun mudur?

Bunu, 1950 sonrası Türkiye'sini değerlendirirken tuhaf "dehşet senaryoları" çizen değerli milletvekili sayın Zülfü Livaneli'nin yanıtlamasını istiyorum.

Mustafa Albayrak da yanıtlayabilir. Farketmez.


Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi