T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Irak'a sefer galiba yakın

Amerika'nın Irak saldırısının eli kulağında; İngiltere'nin davranış tarzı buna işaret ediyor...

İngiliz dostlarım alınmasın; George W. Bush başbakanları Tony Blair'i 'getir-götür elemanı' gibi kullanıyor. 11 Eylül uğursuz eylemleri sonrasında Afganistan'a saldırmaya hazırlandığında, dünya kamuoyu, "Eylemlerle Afganistan arasındaki ilişkiyi gösteren kanıtlar nerede?" diye ayağa kalkmış, ortalığı yatıştırmak Blair'e düşmüştü... Blair'in başbakanlık internet sitesine koyduğu 'kanıt dosyası' kimseyi tatmin etmemişti, ama ABD, Afganistan'a yine de saldırdı.

Irak'a saldırmaya hazırlanan ABD, ülke içinden ve dışından yükselen itirazları bastırmak için kılını bile kıpırdatmıyor... Bu defa da görev İngilizlere düştü. Önce kanıtları açıklayacağı duyuldu Blair'in; o günden başlayarak hergün "10 Downing Street" internet sitesine girip kontrol ettim... Nihayet, dün, dosyayı açıklayıverdi Tony Blair... En yakınlarını bile, "Böyle kanıt olur mu?" hayretine sürükleyerek...

İşçi Partisi'nin MYK üyesi Mark Seddon, "Kanıtlar konusunda kuşkuluyum; dolaştırılan malzemeler uzun zamandan beri biliniyordu zaten" demiş katıldığı BBC Radyo-4 programında. İngiliz basını da, dosyaya göz atar atmaz, "Fasa fiso" tepkisini verdi...

Kimse Saddam Hüseyin'in sütten çıkmış ak kaşık olduğunu iddia etmiyor. Perde gerisindeyken de ipleri bütünüyle eline aldıktan sonra da, ülkesinde dökülen kanlarda Saddam'ın payı var. İran'a açtığı savaşta bir milyon insan öldü. Halepçe'de kendi ülkesinin vatandaşı Kürtleri kimyasal gazla öldürdü. Kuveyt'i işgal edip Körfez Savaşı'na sebep oldu. Saddam Hüseyin'in Irak'ı gıpta edilecek bir ülke değil...

Burada sorulması gereken şu: Saddam Hüseyin İran'la savaşırken, Halepçe'de kimyasal gaz kullanırken kimden yardım görmüştü? Yasak silâhları nereden, hangi ülkelerden temin etmişti? Bu sorunun cevabı biliniyor: Batı'dan, başta ABD olmak üzere şimdi Irak'a saldırmaya hazırlanan Batılı ülkelerden... Humeyni Devrimi'nden sonra İran'ı kara listeye alan Batı ülkeleri, Saddam'ı o ülkeye saldırmaya teşvik ettiler; kullandıkları en etkili teşvik unsuru da biyolojik ve kimyasal silâh yapımında kullanılan malzemeydi...

Blair'in "İşte kanıtlar" diye açıkladığı dosya İngiliz istihbaratının elindeki bütün bilgileri içeriyor. Hazırlanması için 'ortak istihbarat komitesi' oluşturulmuş. Bu komitede, ülkenin üç istihbarat örgütü temsilcileri yanında genelkurmay istihbaratı ile çeşitli devlet kurumlarından üyeler yer alıyor. Katılan örgütler, Secret Intelligence Service (SIS), Government Communications Headquarters (GCHQ), Security Service ve Defence Intelligence Staff (DIS) olarak anılıyor. "Başka ülkelerin istihbarat örgütleri de bilgi toplamada yardımcı oldu" deniyor dosyada...

Kim ne biliyorsa rapora eklemiş. Dosyanın önsözünde, İngiltere başbakanı, "Saddam Hüseyin'in biyolojik ve kimyasal silâh imal ettiğine, nükleer silâh arayışına girdiğine kuşku yok" diyor... Bunda benim de kuşkum yok; ancak, bu 'bilgi' şimdiki durumu yansıtmıyor... Blair, konuya, tam anlamıyla 'anakronist' (yani, zaman şaşırtması yaparak) yaklaşıyor...

Rapordaki bilgiler, özellikle 1991 yılına kadar olanlar, genellikle doğru. Ancak, 1991-1998 arasında, Irak, Birleşmiş Milletler'in atadığı bir uzmanlar heyetinin sürekli denetimi altındaydı. O dönemde 'uzman heyeti başkanı' olarak görev yapanlardan Scott Ritter, kendisine uzatılan her mikrofona, "Irak'ın elinde saldırıyı gerektirecek silâh yok" deyip duruyor... Adamı, "Yalancı" yaptılar, ellerinden gelse "Üşütük" diyecekler... Oysa, Ritter doğru söylüyor; sürekli denetim altında olduğu süre içerisinde Irak'ın bütün potansiyeli yok edildi... Irak'a saldırılırsa, bu, Blair'in açıkladığı 'kanıt dosyası' içerisinde yer alan bilgiler doğru olduğu için değil, George W. Bush'un başını çektiği 'petrol lobisi' öyle istediği için saldırılacak...

Ülkelerinin ABD'nin yanında bir 'sığıntı' rolüne soyunması 'mağrur' bilinen İngilizleri rahatsız etmeliydi. George Michael'ın "Shoot the dog" şarkısına çektiği çizgi film tarzındaki klipte Blair'in temsil ettiği 'yaratık' gururu ile değil sadakati ile tanınıyor... Yüzlerine ayna tuttuğu için George Michael'a çok kızdı Amerikalı ve İngilizler; albümünü 'en az satanlar' listesinin başına yerleştirmeye çalıştılar...

Bizim 3 Kasım'da yapılacak seçimimizden sadece üç gün sonra ABD'de de kısmi seçim var. Bugüne kadar düşünülen, ABD yönetiminin, seçimi tehlikeye düşürme kaygısıyla Körfez'i kana bulayacak bir seferi başlatmaktan çekineceğiydi. Askerlerini Irak çevresine yerleştirdi ABD, silâh ve mühimmat stoğu da yaptı; ama saldırı için seçimin gelip geçmesini bekleyeceğine inanılıyordu. Pek çok uzman, hâlâ, "Irak'a saldırı en erken ekimde; şubata kadar yolu var" görüşünde...

Sağduyunun gâlip geleceğine dair bütün umutlarımı yitirdiğim, ABD'nin her dediğini yaptırma gücü karşısında durmaya hazır bir ülke ve yönetim göremediğim için, şimdilerde âcil savaş beklentisi içerisindeyim ben. Söylemiştim ya, Afganistan, Blair'in dosya açıklaması üzerinden sadece dört gün geçtikten sonra saldırıya uğramıştı...

Türkiye Irak'ın komşusu değil miydi? Öyleyse, bu konuyu biz neden hiç tartışmıyoruz?


25 Eylül 2002
Çarşamba
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED