T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Türkiye, Avrupa'da yabancılaştırma politikalarını terketmeli, "Osmanlı politikaları" izlemeli!

Başlığa bakıp da, Türkiye'nin Avrupa'da Avrupalıları yabancılaştırmaya çalışan bir politika izlediği sonucuna varmayacağınızı umarım. Böyle bir şey müslüman biri tarafından ne arzulanabilir bir şeydir; ne de Türkiye'nin böyle bir politika izleyebilecek gücü, kuvveti, kudreti ve de derdi filan vardır. Türkiye, Avrupa'da Avrupalıları değil, kendi vatandaşlarını, kendi ülkesinden giden insanları yabancılaştırmaya çalışıyor!

İnanılır ve de akıl-mantık alacak gibi değil! Evet, Türkiye, Avrupa'ya Türkiye'den giden müslüman nüfusu resmen ve alenen yabancılaştırma politikası izliyor! Kendi ülkesinin insanlarını Avrupa toplumlarına "entegre etmek" adı altında kendi dinlerine, kültürlerine yabancılaştırmak için var gücüyle çalışıyor! Bir yandan bu insanların Avrupalılaşsınlar diye asimile olmaları (erimeleri) için elinden gelen her şeyi yapıyor; öte yandansa, kendi kültürlerine, kimliklerine, kendi kültürlerinin ve kimliklerinin temel kaynağı olan İslâm'a sahip çıkan insanları konsolosluklarda aşağılamaktan, hakir görmekten, itip-kakmaktan geri durmuyor!

Avrupalıların bile yapmayacakları, yapmaya cesaret edemeyecekleri şeyi Avrupa'da bizzat bizim feleğini şaşırmış, kompleksli, aşağılık duygusu yaşayan resmî yetkililerimiz yapıyor! Bunları Avrupa'da uzunca bir süre yaşamış biri olarak söylüyorum.

Oysa hiçbir Avrupa ülkesi, bizim feleğini şaşırmış hariciyecilerimiz gibi kendi ülkelerinin dışarda yaşayan insanlarını dinlerine, kültürlerine, kimliklerine sahip çıkıyorlar diye hakir görmezler, aşağılamazlar! Böyle bir şeyi yapabileceklerini düşünmek bile mümkün değildir! Olmayacak bir şeydir bu!

Türkiye'nin feleğini şaşırmış hariciyecileri, kendi dinlerini, kültürlerini öğrenmek isteyen kendi ülkelerinden gelen kimsesiz, garip, sessiz ve sahipsiz insanlarına yardım edeceklerine; onların müslüman kimliklerini koruyacak, pekiştirecek politikalar geliştireceklerine, İslâmî kimliklerine sahip çıkmak isteyen bu insanları hakir görüyor, aşağılıyor; konsolosluklarda perişan ediyorlar! Akıl mantık alacak gibi değil ama gerçek böyle maalesef!

Oysa bir Almanya'nın, Fransa'nın, İngiltere'nin bizim hariciyelerimizin yaptıklarına benzer bir şeyi başka ülkelerde yaşayan kendi insanlarına yapabileceklerini düşünmek bile mümkün değildir. Bu insanların, nerede yaşarlarsa yaşasınlar, kendi kültürlerini, kimliklerini ve etkilerini korumalarına özel önem verilir.

Kendi ülkelerinden giden ve kendi dinlerini, kültürlerini, kimliklerini ve dolayısıyla çıkarlarını koruyacak insanlarını olağanüstü şekillerde desteklerler! Onların güçlerine güç katarlar! Yığınla kaynak ayrılır bunun için! Bu ülkelerin kültür merkezlerinin faaliyetleri sonuna kadar desteklenir! Bu konuda karşılaştıkları her türlü sorunlar anında halledilir. Bu insanlar türlü sorunlarla karşılaştıkları zaman, kendi vatandaşlarının yaşadıkları ülkelerin yöneticileri uyarılır, hatta gerekirse bir güzel fırçalanır ve iş biraz ileri boyutlara varmışsa tehdit edilir!

Dahası bu ülkeler sadece yabancı ülkelerde yaşayan kendi vatandaşlarına değil, kendi dindaşlarına özellikle sahip çıkarlar! Her türlü haklarının korunup korunmadığını özenle takip ederler!

Türkiye, Avrupa'da gerçekten etkin ve de etkili olmak istiyorsa öncelikli olarak bugüne kadar izlediği hiçbir rasyonalitesi, iler tutar yanı ve Türkiye'ye yararı olmayan deli saçması politikaları derhal terketmek zorundadır! Avrupa'ya Türkiye'den ve diğer müslüman ülkelerden giden 30 milyonu bulan müslüman nüfusun sorunlarıyla ilgilenmenin, bu potansiyeli Türkiye'nin Avrupa'daki nüfûzunu artıracak şekilde "kullanabilecek" akıllı, akılcı ve uzun vadeli politikalar, projeler ve stratejiler geliştirmenin yollarını araştırmalıdır.

Almanya seçimlerinden Sosyal Demokratlar-Yeşiller koalisyonu galip çıktı diye bayram yapıyoruz! Ne kadar komik, ne kadar absürd bir şey bu!

Ayrıca bugüne kadar Alman parlamentolarına girmeyi başaran Türk kökenli parlamenterlerin İslâm'la ilişkileri neredeyse sıfırdır! Ve biz, bunun için de kadehler kaldırmaktan kendimizi alamıyoruz! Bu ne eblehlik böyle! Hiç düşünmüyor muyuz acaba, bu insanların kendilerine bir faydası yok ki, bu yabancılaşmış halleriyle Türkiye'ye bir faydası olsun!

Türkiye'nin bu bağlamda izlemesi gereken çok hayâtî bir proje öneriyorum: Türkiye, Avrupa'da etkin olmak istiyorsa, bugüne kadar izlediği politikaları derhal terketmeli ve Avrupa'da "Osmanlı politikaları" izlemeli: Meselâ Avrupa ülkelerinde İslâm'ın siyâsî, ekonomik, toplumsal ve kültürel olarak etkin hale gelmesi için uzun vadeli stratejiler ve projeler geliştirmeli. İslâm dünyasınının çeşitli ülkelerinden gelen müslüman cemaatlerle, gruplarla sıkı ilişkiler kurmalı; onların Avrupa'da varlıklarını hissettirebilecek çalışmalar içine girmelerini teşvik etmeli ve bu tür çalışmaları her bakımdan desteklemeli. Spesifik olarak da Avrupa'da ulusal parlamentolara İslâmî kimliği güçlü kişilerin girebilmesi için çok ustalıklı ve incelikli çalışmalar yapmalı.

Benzer şeyleri Batılılar kendi çıkarlarını korumak için İslâm dünyasında da başka coğrafyalarda son derece etkili şekillerde yaparken, bizim kendi insanımızı bile, bile isteye yabancılaştırmaya kalkışmamız son derece düşündürücü ve aptalca bir şeydir.

Türkiye artık büyük rüyalar görmenin yollarını araştırmalıdır! Şunu artık çok iyi bilelim: Bizim büyük rüyalar görmemizi mümkün kılacak imkânlarımız da, birikimimiz de, tecrübemiz de fazlasıyla var!


25 Eylül 2002
Çarşamba
 
YUSUF KAPLAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED