T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
RTÜK ayıbının arkasında kimler var?

Bütün temel kavramları yozlaştırıp, çarpıtmak konusunda bu kadar başarılı olmamız ürkütücüdür..

"Hukuk", "Medya", "Demokrasi", "Siyaset", "Rekabet" ve benzeri kavramlar, şu anda Türkiye'de, evrensel içeriklerinden farklı biçimde ele alınmakta..

Bu tür bir "Cumhuriyet" anlayışı, Orwell'in "Herkes eşittir.. Ama bazıları daha fazla eşittir" tanımına girer..

İnsanlığı yücelten olgu, yüksek ideallerdir, özgürlük arayışıdır..

Bugün Türkiye'de, insanlığı aşağıya çeken değerler, daha ağırlıklı..

Örnek verelim..

Şu "RTÜK Kanunu" denilen akıl ve çağ-dışı metin, sözü dinlenilen her kurum ve kişi tarafından "Ayıplı" damgası ile damgalandı..

RTÜK Kanunu, medyada özgür rekabeti sona erdirip, tekelleşmeye yol açacak.. Devlet ihaleleri, medya gücüne peşkeş çekilecek.. İnternete sansür gelecek.. Bağımsız yayın organları ve yerel medya yok edilecek..

Cumhurbaşkanlığı da, milletvekilleri de, basın meslek kuruluşları da, sivil toplum örgütleri de, Avrupa Birliği sözcüleri de, bu konuda aynı görüşleri paylaşıyor..

Ve RTÜK Kanunu, her an TBMM'nin gündemine alınıp, 3'lü Koalisyon'un oyları ile, kesinleşebilir..

Peki kim var "Herşeye rağmen", RTÜK Kanunu konusunda ısrarcı olan "Makul Çoğunluk"un arkasında?..

Mesut Yılmaz mı? Hüsamettin Özkan mı? Rahşan veya Bülent Ecevit mi? Devlet Bahçeli mi? Süleyman Demirel mi?

Acaba RTÜK Kanunu'nu, Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu mu istiyor?

TÜSİAD mı istiyor basında tekelleşmeyi?

Türkiye'deki kamuoyunun bir "Tekel" tarafından yönlendirilmesi ve "Devlet içinde devlet kadar güçlü" bir odağın yaratılması, hangi "Toplum Mühendisi"nin projesi?

Cumhurbaşkanı herhalde rüya görmedi..

-Bana Başbakan Ecevit de, RTÜK Kanunu'nun içine sinmediğini, bu kanunu veto etmemin doğru olduğunu söylemişti..

Cumhurbaşkanı Sezer, konuyu bu şekilde açıkladı..

Peki Ecevit şimdi nasıl oluyor da, RTÜK Kanunu'nun yeniden ısıtılıp, gündeme getirilmesini onaylıyor?

Mesut Yılmaz, hem "Kürtçe yayın şart" diyor, hem de bu RTÜK Kanunu ile bunun imkansız hale getirilmesini nasıl onaylıyor?

Medyanın siyasetle ve Devlet'le yüzgöz olmasının uzantıları, dava dosyaları içinde devam etmekte..

Korkmaz Yiğit'in Türk Ticaret Bankası'nı alma girişimi, Milliyet'in ve Yeni Yüzyıl'ın Korkmaz Yiğit'e satılması, Etibank dolayısıyla Dinç Bilgin'in başına gelenler..

Bunlar hep hatırlarda..

Medya ile siyasetin yüzgöz olması, hem özelleştirme ve ihale kavramını yozlaştırdı, hem de hortumlamalara ve bankacılık sisteminin iflasına sebep oldu..

Bütün bu deneylerden sonra, medya sermayesine devlet ihalelerini ve Borsa oyunlarını meşru biçimde açacak RTÜK Kanunu'na, hangi hafıza sahibi milletvekili oy verecek?

Kimdir bu "Makul Çoğunluk"un emrindeki itici güçler?

Bunlar "Halk Çoğunluğu"na nasıl hesap verecekler?

ŞAKA

Oy almak için!..

Tayyip Erdoğan'ın tutuklanmak istemiyle götürüldüğü DGM'den çıkarkenki görüntüsü, "Ben AK Parti'ye asla oy vermem" diyen kitleleri de öfkelendirdi..

"Acaba" diyoruz..

Şu Mesut Yılmaz veya Bülent Ecevit de, bir yolunu bulup, kendilerinin tutuklanmaları için savcılıklara imkân yaratsalar..

En azından ANAP ve DSP, barajın çok altında kalmaktan kurtulurlardı..

TEHLİKELİ BİR GİDİŞ

"Uzlaşma Mantığı" yok mu ediliyor?

Türkiye Cumhuriyeti'nin temelindeki "Büyük Uzlaşma Mantığı", birileri tarafından yok edilmek mi isteniliyor?

Bu "Büyük Uzlaşma Mantığı", Cumhuriyet'in "Kuruluş Yılları" denilen Tek Parti dönemindeki kan davalarını ve kamplaşmaları, "Demokrasi"ye taşımıştır..

Bu mantık sayesinde, İstiklal Mahkemeleri'nin mahkûm ettiği veya "Rejim Düşmanı" diye yargıladığı isimler, "Demokrasi" döneminde, bakan veya milletvekili olmuşlardır..

Ülkedeki ırkçılıktan komünistliğe, şeriatçılıktan ağalığa kadar uzanan tüm olguların temsilcileri, "Çok Partili Demokrasi" sayesinde, rejimle ve sistemle kaynaşmışlardır..

Bizim İran'dan, Cezayir'den, Suudi Arabistan'dan farkımız, işte bu "Demokrasi Birikimi" ve "Uzlaşma Mantığı"dır..

Şimdi bu çok temel öğeleri, birileri devre dışı bırakmak istiyor sanki..

Sanki Başkan Bush, Afganistan'a nasıl bakıyorsa, birileri de Türkiye'ye öyle bakıyor gibi..

Bu çok yanlıştır, tehlikelidir..

Herkes sayı ile kendine gelmeli ve aklını, tarih bilincini tazelemelidir.


27 Nisan 2002
Cumartesi
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED