|
|
Rus sineması mı verelim, ingiliz mi? Dosto'nun ünlü Ecinniler'ini bir de peyazperdede görmek isteyenler TRT 2'ye, Mickey Rourke hayranları ise, Shergar adlı filmi izlemek üzere CNBC-e'ye kilitlenecek
Bugün ekranda iki nitelikli yapım var. Biri TRT 2'de Sinema ve Edebiyat kuşağında yayınlanacak olan Ecinniler. Dosto tutkunlarının kaçırmaması gereken film, nitelikli anlatımıyla eserin tadını kaçırmadan hikayeyi verebiliyor. Tipik ingiliz sineması örneği sayılabilecek Shergar adlı film ise, duygusal bir öyküyü ekrana taşıyor. İngiliz sinemasının başat özelliği olarak ağır ilerleyen, buna paralel, vermek istediği mesajı sıkı bir kurguyla verebilen film, 1983 yılında yaşanan gerçek bir olaydan yola çıkılarak çekilmiş. Film, her yaştan izleyicinin ilgiyle izleyeceği sürükleyici bir film. Kısa adı IRA olan İrlanda Cumhuriyet Ordusu birçok yarış kazanmış olan şampiyon bir atı kaçırır ve tam 5 milyon pound fidye ister. Atı, Garrity adlı IRA sempatizanı bir çiftçinin çiftliğinde saklayan IRA yetkilileri istedikleri fidye ödenmeyince eylemi şiddete dökmeye karar verirler. Eylemi planlayan örgüt lideri O'Rourke, atın öldürülmesini emreder; ancak çiftlikte seyis olarak çalışan Kevin, atla beraber kaçar ve işin rengi bir anda değişir. SHERGAR
Dosto'nun ECİNNİLER'i beyazperdede Dostoyevski'in aynı adlı eserinden sinemaya uyarlanan Ecinniler adlı film, Rekin Teksoy'un "Sinema ve Edebiyat" kuşağında ekrana geliyor. Filmin konusu kısaca şöyle: Nikolay Stavrogin isminde soylu bir genç adam, fakir ve ruh hastası bir kadınla evlenmiş ve 4 yıl boyunca bunu herkesten saklamıştır. Bu olay ortaya çıkınca Stavrogin'in hayatı altüst olur ve toplum tarafından dışlanmaya başlar. ECİNNİLER
SEYRİ ŞAHANE Hayatımız korku filmi Havva Setenay İlhan: Bugün geçen hafta Star2'de izlediğim Edward Norton ve Richard Gere'in başrollerini paylaştığı "İlk Korku" filmi üzerine yazacaktım. Kaliteli gerilim filmlerinin özelliklerine değinip, bizde neden iyi gerilim filmleri çekilemediğine değinecektim. Ancak yaşadığımız coğrafyada Hollywood'un değme filmerine taş çıkarır mahiyette olaylar gerçekleşiyor. Yıllarca tv'lerde batı metrepollerinde işlenmiş esrarengiz cinayetleri konu alan gerilim filmlerini izledik. Oysa bizim hayatımız bu açıdan çok daha renkli. Biz Londra, Paris, New York gibi kentlerde işlenen cinayetleri film olarak izleriz, Nablus, Cenin, Grozni, Saraybosna gibi şehirlerde ise toplu katliamlar yaşanır. Bu katliamların hiçbirisi de bir film karesine ait değildir. Son derece gerçek, çok katmanlı ve hüzünlü bir ölüm yaşanır buralarda. Batı'yla Doğu arasındaki en önemli fark bu olsa gerek. Onlar büyük kentlerinde işlenen cinayetleri filmleştirirler ve bu filmler hem sanatsal başarı hem de ticari kâr olarak onlara geri döner. Doğu'daysa toplu cinayetler işlenir ve bu ticari filmler kadar medyada yer bile bulamaz. Bu yüzden korku-gerilim filmleri aslında bir aldatmacadan ibaret bizim için. Çünkü bizim yaşadığımız dünya çok daha gerilim yüklü ve trajik olaylarla örülü.
|
|
|