T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Ne âlâ memleket! Ne ararsan var be!
Muhalefete hem muhtıra, hem darbe!

Yalaka basın, askerin her sözünü alkışlayıp, "Ne güzel haddini bildirdiniz paşam" tezahüratıyla, kendi hesabınca Tayyip Erdoğan'ın elini zayıflatmaya çalışırken, aynı zamanda siyasetin ve basının özgürlük alanını da daralttığının farkında değil.

Doğrudur, paşalar güzel had bildirir.

Kırk yılda dörtbuçuk defa bildirdiler.

Bir darbe geleneği oluşup oluşmadığını merak edenler, vakit ayırıp araştırsın.

Ülkemizin görüp geçirdiği darbelerden edindiğimiz tecrübeye dayanarak söyleyebiliriz ki, asker yönetim meraklısı değil.

Yalnız, evvelki darbelerin bir psikolojik baskı unsuru olabileceğini hesaba katmak lazım.

"Bizim neyimiz eksik?" düşüncesi, alttan alta bir müdahale arzusu oluşturabilir.

Ayrıca darbenin riskli bir tarafı da var mâlûm.

Başarılı olursa alkışlanırsın, olmazsa yargılanırsın.

Bu risk faktörünün kattığı heyecanı küçümsememek lazım.

O heyecana, konsey oluşturmanın ve gizlice, bir planı adım adım uygulamanın dayanılmaz cazibesini de ekleyin...

Başarıyla tamamlanan bir harekatın sonunda, otuz tane kamera ve bir o kadar mikrofon karşısında yapılacak "Değerli vatandaşlarım..."la başlayıp, "Ülkenin selameti için..."le devam eden ve "..yönetime el koymak zorunda kaldık"la biten açıklamanın ardından; ister istemez, yani mecburen, yani başka alternatif bulunmadığı için, devlet başkanlığı koltuğuna oturmak ve kendini adadığın memlekete hizmet aşkının zifaf gecesine bileğinin gücüyle, alnının akıyla girmek kimbilir ne müthiş bir hadisedir!

Dünya'nın her köşesinde ilk haber olursun.

Ülkenin dört bir yanında caddelere, parklara adın verilir.

Ve doğan çocuklara...

İstersen sansür bile uygularsın.

(Bi dütüntene Telami!.. Tanki gatinoya Atena'yı tıkarmıtın!)

Lakin çok kısa bir süre sonra yönetimi sivillere devrederler. Bizde âdet böyledir. İşte bu yüzden yönetim heveslisi değildir diyebiliyoruz asker için. Uzun boylu kalmazlar.

Çekildikten sonra ister resim yap, ister çiçek yetiştir.

Ama bugünlerde tuhaf şeyler oluyor.

Darbe muhalefete yapılıyor, muhtıra muhalefete veriliyor, iktidara değil.

BİR VİRÜS DAHA

11 Eylül'de yapılan saldırı bir bilgisayar virüsüne ilham kaynağı oldu. "WTC" adlı virüs, e-mail yoluyla ABD'de yayılıyor. "Amerika ve İslam arasında barış" başlıklı "forward" edilmiş bir e-postayla gelen "WTC" ya da "TROJ-VOTE.A" adlı virüs, bilgisayar hafızasındaki bilgileri yok edebiliyor. E-postada şu ibare bulunuyor: ''Selam. Bu savaş İslam'a mı, Amerika'yı mı karşı? Birlikte barış içinde yaşamaktan yana olalım.'' Anti-virüs yazılım uzmanları, virüsün WTC.EXE ekine tıklandığında devreye girdiğini ve bilgisayara yüklü Outlook programında kayıtlı bulunan internet adreslerine otomatik olarak gittiğini kaydettiler .

Bülbüllerin güzel sesleri beğenilir de bu yüzden kafes çeker onları. Ama kuzgunla baykuşu kim kor kafese?
Mevlana


27 Nisan 2002
Cumartesi
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED