T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Gözden kaçmasın

Kutsala saygısızlık
Saçı başı ağarmış bir doktor tv programında gençlerle konuşuyor. Eline çıplak resimler içeren bir kitap almış, zumlatıp zumlatıp gençlere (ve bütün seyircilere) çıplakları, –teşhir edilince çirkin olan– insan manzaralarını gösteriyor ve arkasından ekliyor: "Çıplaklık kutsaldır... Şu kadın Hz. İsâ'nın aşkıdır... Bu tarihtir..." ve gençler de bu doktoru alkışlıyorlar.

Bu, inanca ve halkın kutsalına saygısını kaybetmiş, edebini torbaya koymuş doktor Allah'tan korkmuyor, kuldan utanmıyor, ama seyredenlerin de kılı kıpırdamıyor.

Kutsal ne demektir. "Bir tarafından dine, Tanrı'ya ait, onunla ilgili, mübarek" demektir. Halkının kahir ekseriyeti müslüman olan bir ülkede eski Yunan tanrılarının uydurma çıplak resimlerini, haşa Hz. İsa'nın aşkı dediği yine çıplak bir kadını gösterip arkasından, sanki bu ülkede eski Yunan putperestlerinin inancı yaşıyormuş, kendi uydurdukları putlara tapan insanlar varmış gibi "çıplaklık kutsaldır" diyen doktora, tv kanalına, telefon ve faks protestoları yağmıyor, hiç değilse o kanaldan başkasına geçilerek reytingi düşürülmüyor. Ertesi gün, milli ve dini duyarlıkları ölmemiş insanların oluşturdukları sivil toplum örgütleri harekete geçerek o tv kanalını ziyaret etmiyorlar, o kanala reklam veren firmalara uğramıyor, teessüflerini bildirmiyor, böyle devam ederse o kanallara reklam vermemelerini, verdikleri takdirde firma ürünlerini boykot edeceklerini ifade etmiyorlar. İşte buna benzer meşru ve demokratik tepkiler gösterilmezse elbette müslüman mahallesinde salyangoz satanlar çoğalarak işlerine devam edecekler ve giderek birçok dini ve ahlaki değerimizi aşındıracaklardır.

Küreselleşme karşıtlığı
Bizim dışımızda planlanan ve uygulamaya konan küreselleşme ülkemizde, bazı kesimlerce, bir moda gibi sorgulanmadan benimseniyor, ona bir değer izafe ediliyor ve "küreselleşen dünyada..." diye başlayıp devam eden ifadelerde bu olgu, bir referans olarak kullanılıyor. Bu arada küreselleşme karşıtları da var. Bunların tepkileri marjinal, haksız, anlamsız; moderne, iyiye, uygarlığa karşı bir tepki gibi algılanıyor. Halbuki meseleyi daha yakın plandan izleyen erbabı biliyor ki küreselleşme, hali hazırdaki şekli ve uygulanışı ile hiç de öyle masum, insanlığın yararına, modern ve uygar bir olgu değildir. O, "toplumların bünyesinde ve toplumlararası ilişkilerde insanî boyutu zedeleyen bir ideolojinin tahakkümü altındadır. Bu 'yırtıcı küreselleşme' tabîî çevreyi korumaya yeterince özen göstermeyerek gelecek nesilleri tehlikeye atmakta, ekonomik ve sosyal haklar da dahil olmak üzere insan haklarını gezegendeki her insana ulaştırmak için gerekli vizyonu ortaya koymamaktadır." (R. Falk, Yırtıcı Küreselleşme). Aslında insanî bir küreselleşme mümkündür; ancak buna ulaşabilmek için küreselleşmenin, ekonomiyle olduğu kadar kültür, siyaset ve ahlakla da ilişkili olarak kavranması gerekir. Hakları, özgürlükleri, nimetleri adil bir ölçü içinde bütün dünya insanlarıyla paylaşmaya yönelmedikçe küreselleşme "yırtıcı" niteliğini koruyacaktır. Ezelî irşad ve hikmetin ışığı, küreselleşme sayesinde bütün dünya insanlarının önüne tutulmadıkça kör döğüşü devam edecektir.

New York kentinde yapılan Dünya Ekonomi Forumu'nun son günlerinde yapılan iki önemli açıklama, küreselleşmenin mahiyetine ışık tutma bakımından önemlidir:

Dünyanın en zengin iş adamı Bill Gates'in ifadesine göre küreselleşmenin uygulanan şeklinde "uluslararası ticaret zenginler lehine aşırı biçimde gelişiyor". ABD'nin başını çektiği küreselleşmenin karşıtları haklı ve tepkileri sağlıklıdır.

Hillary Clinton'a göre de ABD kendi çıkarları için küresel ekonomiyi yönlendiriyor. Kalkınmaya çalışan birçok ülkede hastalıklar, yoksulluk, kadınların ezilmişliği için ABD pek bir şey yapmıyor.

Bugün yoksulların ve geri kalmışların aleyhine işleyen küreselleşme karşısında bazı gafillerin takındığı olumlayıcı tavır, mahallenin yoksul, ihtiyaçlar içinde kıvranan sakinlerinin, onlara aldırmadan köşkünün bahçesinde alem yapan bencil bir hortumcu zenginin neşesine, duvarın arkasından alkış tutması kadar anlamsızdır, şuursuzdur, dramatiktir.


10 Şubat 2002
Pazar
 
HAYRETTİN KARAMAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED