AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

E K O N O M İ
Devletin büyüttüğü firmalar yürüyemez

Ülker Grubu'na bağlı Datateknik'in Genel Müdürü Nazım Özdemir: "Sırtını devlete dayamış firmalar, o ne kadar süt, mama verirse o kadar büyüyor. Süt bittiğinde büyüme de kesiliyor."

  • RÖPORTAJ: YILMAZ YILDIZ
    Sayın, Özdemir, 2002 yılı toparlanma yılı oldu deniyor. Firmalar ve ekonomimiz size göre ne durumda?

    Memleketin hali belli. Yıllardır bu memlekette müteahhitlik devleti soymak anlamında gelmiş. 70 milyon nüfuslu ülkenin GSMH'nın aslında 2 trilyon dolar olması lazım. Bugün 200 milyar dolar civarında. 40 milyonluk İtalya, 2 trilyon dolara yakın GSMH yapabiliyorsa, Türkiye'nin çok daha büyük rakamlara ulaşması lazım. Türkiye'de büyümüş, büyütülmüş holdinglerin çoğu böyle kendi çabalarıyla, rekabet koşullarıyla büyümüş falan değiller. Rekabet koşullarında gelişmedikleri için büyümesini de bilmiyorlar; devlet ne kadar süt, mama verirse o kadar büyüyorlar. Sütü bitti mi kesilmiş oluyorlar. İSO'nun açıkladığı ilk 500 firmanın gelirlerinin yüzde 70'inden fazlası faaliyet dışı gelirdir. Böyle bir şey olamaz. Skandal aslında...

    Okullar bilgisayar müzesi

    Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) ihale yoluyla aldığı bilgisayarlar da bu kapsamda mı?

    Türkiye'de zaman zaman Dünya Bankası kredisi şu, bu adı altında böyle ihaleler yapıldı. Özal döneminde başladı '1 milyon bilgisayar koyacağım okullara' diye. Aslında ideal olarak, mantık olarak güzel ama altyapısı olmayınca, sistem bütünlüğü olmayınca bir anlam ifade etmiyor. Nitekim birçok okula bilgisayar alındı. Hâlâ açılmamış bilgisayarlar var. Çoğu çalışmıyor, çoğu eksik malzemeli. Yani 7-8 yıldır kutuları açılmamış veya açılmış ama laboratuar gibi odalara konmuş, kapısı kilitlenmiş halde duruyorlar. Müze olmuş artık.

    Sizin bu tür ihaleler yoluyla bilgisayar sattığınız okullar var mı?

    MEB'den çok büyük ihaleler almadık ama Telekom'da iyi bir altyapımız var. Özellikle üniversitelere yönelik büyük çalışmalarımız var. İstanbul, İstanbul Teknik, Dumlupınar, Sütçü İmam, Gaziosmanpaşa üniversiteleri bizim müşterimiz. Buralarda çok sayıda Exper ürünü var. Bunlar müzelik değil, kullanılır. Zaten bir kere, 2-3 tane bile versek ondan sonra arkası gelir. Çünkü bunların kullanılmasına, servisine, yenilenmesine yönelik çok ciddi hizmetlerimiz var.

    Siz bu tür ihalelerde nasıl bir yol izliyorsunuz?

    İhalede bir kalite kriteri yoksa, biz girmiyoruz. Özel sektörde de böyle, fiyat rekabetine sokulduğumuz anda biz çekiliyoruz. Mesela, Güral Porselen'de 1500'ün üzerinde makinamız var. Bir ara Eskişehir'de, Zeytinoğlu Grubu'na ait Zed Bilgisayar vardı. Gürallarla Zeytinoğlu arasında akrabalık bağı da var. Zed, çok düşük bir fiyat teklif etmiş onlara. Biz bu fiyattan veremeyiz dedik. Zed'den 50 tane bilgisayar aldılar. O zamana kadar 300 tane satmıştık, o olaydan sonra biz 1500'e tamamladık sattığımız bilgisayarı.

    Satışlarda 36 ay vade

    Daha çok hangi konfigürasyonları satıyorsunuz?

    Krizle birlikte biraz daha ucuza doğru bir kayma oldu. Biz de müşterinin kalitesiz ürüne kaymasını önlemek için finans kurumlarıyla beraber çok uygun ödeme koşulları oluşturmaya çalışıyoruz. Böyle bir kriz anında bile 36 ay sabit Türk lirası taksitle kampanya yapıyoruz. Bizim ürünlerimizde yüksek konfigürasyonlu iyi ürünler daha çok tercih ediliyor.

    Desktop'da en çok satan marka Exper

    Exper'in sektör içerisindeki konumu nedir?

    Yerli markalar içerisinde bir numaradır. Desktop alanında en çok satılan marka Exper'dir. Yabancılar dizüstü ve server işinde bizim önümüzde. Fakat, biz Sony'ye ürün yapan bir firmayla yaptığımız anlaşmayla şu anda gerçekten kaliteli notebooklar sunuyoruz. İntel markalı ürünler nezdinde ilk 3 firmadan biriyiz. Microsoft ürünleri nezdinde ilk 5 firmadan ve genel anlamda 2-3 firmadan biriyiz.

    Bilgisayarınız bir Çernobil mi?

    Bilgisayarların sağlık açısından denetimi yeterli mi?

    Tüketici yasası denildiğinde, ürünün kalitesi anlamında bir kontrol yok. Sadece fiyat ve iade olaylarına odaklanılmış durumda. Halbuki elektronik ürünlerinde tüketiciyi korumanın en önemli faktörü radyasyon güvenliğidir. Amerika'ya bir ürün satmak istediğinizde FSS diye bir yerden, bu ürünün bu standartlara uygun olduğuna dair bir belge almanız lazım. Avrupa'ya bir ürün göndermek için CE kriterleri lazım. Maalesef Türkiye'de böyle bir şey yok. TSE'nin kabul ettiği radyasyon oranı 40 desibeldir. Piyasada bunu sağlayabilecek ikinci bir ürün yoktur Exper dışında. Yabancılar için bunu iddia etmiyorum ama onları da bir ölçmek lazım aslında. Yerlilerde ölçün, iddia ediyorum 50'nin, 60'ın üzerindedir radyasyon değeri. Kasalara, herkes 15 dolar öderken biz 55 dolar ödüyoruz. Çünkü bu insan sağlığı açısından son derece önemli. Çernobil olayında, çayla ilgili o kadar şey konuşuldu.




  • 17 Mart 2003
    Pazartesi
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Reklam Tarifesi
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Röportaj | Karikatür

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED