AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Pınarhisar Cezaevi: Yarını durdurma denemesi

Küçük ve şirin bir Trakya kasabasıdır Pınarhisar. İstanbul'dan Edirne'ye giderken, Lüleburgaz'dan kuzeye doğru saparsınız. Bir kaç güzel köyün içinden geçer, oraya ulaşırsınız. Nüfusu, bir kaç bini geçmez. İnsanları, kendi halindedir. Güzeller güzeli Rumeli şivesiyle, sakin sakin konuşurlar.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Pınarhisar Cezaevi'nde geçirdiği günler, belki de Pınarhisar'ın yakın geçmişinde gördüğü en hareketli günler olmuştur.

Erdoğan'ın, tartışmalı, hala da tartışılan bir yargı sürecinin sonunda, Pınarhisar'daki bir cezaevine konulması, bir anlamda, Türkiye'nin geleceğini kilit altına alma, yarını durdurma denemesiydi.

Bedenler, hapsedilebiliyor. Bedenlerin üzerine kapılar kapatılabiliyor, kilitler vurulabiliyor. Ama, sevgi, hapsedilemiyor. Sevgi, tutulamıyor, dört duvar arasında.

Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi çizgisinde, bir kez daha gördük bu gerçeği.

Bir parantez: Yasaklar ve özgürlükler

'Yasak', o günlerde, sözlüklerdeki en güçlü kelimeydi. Yasak sevenlerin sesi, daha çok işitiliyordu. Ne yazık ki, Türk basınındaki bir çok kalem de, bu kısır, bu kapalı, bu daracık kelimeden hoşlanıyordu.

Yeni Şafak, başlangıçtan beri, susmaya karşı konuşmayı, yasağa karşı özgürlüğü, baskıya karşı düşünceyi savunan bir çizgideydi. Özgürlüğü savunmanın çok zorlaştığı zamanlar oldu. O zamanlarda da, Yeni Şafak, bugün durduğu yerde, hakların ve özgürlüklerin yanındaydı.

Milletin ve demokrasinin başarısı

Siirt'te şiir okuduğu için mahkum edilen Recep Tayyip Erdoğan, bugün, Siirt milletvekili.

Düşüncesi sebebiyle Pınarhisar Cezaevi'ne konulan Recep Tayyip Erdoğan, bugün Türkiye'nin Başbakan'ı.

Bu, önce milletin bir başarısıdır. Sevgiyle kazanılan bir başarı.

Demokrasinin başarısı denildiği zaman da, doğrudur. Ama bu, aynı zamanda, önüne konulan engeller karşısında pes etmeyen, her gün tazelenen, biri aşıldığında yenisi üretilen engelleri, sabırla, birer birer aşan bir iradenin; Recep Tayyip Erdoğan'ın başarısıdır.

Erdoğan, çok zor bir dönemde başbakan oldu. Omuzlarındaki sorumluluk, kendi deyimiyle, omuzlarındaki 'emanet', daha önce önüne konulan engellerden çok daha büyük.

Dünya ölçeğinde bir sorumluluk

Evet savaş... Sayısız politik, diplomatik, ticari, stratejik terimle birlikte tartışılan savaş. Medyanın da, silahlar kadar kullanıldığı, silah gibi kullanıldığı savaş.

Savaş için, akla hayale gelmedik gerekçeler üretenler, evlerin, sığınakların, okulların, hastanelerin üzerine düşecek bombaların, kimleri öldüreceğini nedense hiç konuşmuyorlar.

Evet, Saddam Hüseyin, Halepçe'de, Duceyl'de ve başka yerlerde, kendi vatandaşlarını, kendi ülkesinin insanlarını öldürdü. Ama savaş, Bush yönetiminin Bağdat'a, Basra'ya, başka şehirlere, kasabalara yağdırmaya hazırlandığı bombalar, Saddam'ın hayal edemeyeceği kadar insan öldürecek. Bu gerçek, gösterilmiyor.

Dünya ölçeğinde bir sorun, savaş. Türkiye, tam da Erdoğan'ın başbakanlığında, bu büyük, bu geçiştirilemeyen sorunun tam ortasında. Erdoğan'ın omuzlarındaki emanetin, Türkiye ile sınırlı olmayan, dünya ölçeğinde bir emanet, dünya ölçeğinde bir sorumluluk olduğunun altını çizmemiz gerekiyor.

Ve teşekkür borcu

Okurlarımızı, zaman içinde eksilmeyen, kaybolmayan bir 'değer'e, 'bilgi'ye çağırmıştık. Merhum Prof. Dr. Muhammed Hamidullah'ın 'İslam Peygamberi' adlı değerli eseri, Türkiye genelinde büyük ilgi gördü. Kampanya sonucunda Yeni Şafak'ın tirajı, 150 bini aştı. 'Bilgi'ye kayıtsız kalmayan Yeni Şafak okurlarına teşekkür ediyoruz.


17 Mart 2003
Pazartesi
 
EDİTÖRDEN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED