ÜRÜN DİRİER / İSTANBUL
İstiklal Caddesi'nde yürüdüğünüz zaman bir değişiklik yapıp, vitrinler yerine binalara da bakarsanız, daha önce hiç gitmediğiniz bir şehre adımınızı atar ve hiç görmediğiniz güzellikleri yaşayabilirsiniz. Heykellerle süslü taş binaların arasından Osmanlı'nın son dönemlerine doğru ilerleyip, Suriye Pasajı'ndaki sessiz sinemadan gelen piyano seslerini dinler, Narmanlı Han'da gizlenen Rus casuslarını görebilirsiniz. Hacopulo Geçidi'nin ya da Aznavur Pasajı'nın levantenlere şapka, eldiven ve tayyör diken atölyelerinden gelen genç kız seslerine kulak misafiri olup son modayı öğrenebilir, hanların geniş merdivenlerinden inen hanımefendilerin, beylerin, bazen de paşaların konuşmalarına şahit olabilirsiniz.

Galatasaray Hanı, Hacopulo Geçidi, Elhamra Han, Beyoğlu ve Narmanlı Han, Halep, Atlas, Anadolu, Rumeli, Şark, Avrupa, Aznavur, Suriye, Çiçek ve Emek Pasajı ve daha birçokları... Hepsi de koca bir tarihi saklıyor tozlu duvarlarında. Bir kısmı sessiz sakin bekliyor şehrin kendisine ayırdığı köşede, bir kısmı da eski zamanlardaki gibi cıvıl cıvıl dükkanlarla hizmet veriyor İstanbullulara.

Casusların mekanı Narmanlı Han

1800'lü yıllarda Rus elçiliğinin hizmet binası olarak inşa edilen Narmanlı Han, 1920'li yıllarda Rus devrimci Leon Troçki'ye de ev sahipliği yapmış. Han, Troçki'nin Türk komünistlerle ilişkisinden çekinen Türk istihbaratı, onun her hareketini izleyen Sovyet ajanları ve dünyanın birçok ülkesinin casus ve devrimcileriyle dolup taşmış. Zamanında, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Ahmet Hamdi Tanpınar gibi ünlü isimlerin de yaşadığı han şimdilerde, ön tarafındaki birkaç iddiasız dükkan ve büfe, içinde de noter ve birkaç fotokopici ile birlikte hayatını sürdürüyor. Kedileriyle meşhur bu han, yaklaşık bir yıl sonra da tamamen boşaltılıp restore edilerek, bir kültür merkezi haline getirilecek.

Saraydan sonra en lüks yapı, Suriye Pasajı

1880'li yıllarda bir Suriye paşası tarafından yaptırılan Suriye Pasajı, İstanbul'un ilk lüks apartmanı olarak biliniyor. Saraydan sonra, elektriğin ve havagazının bağlandığı ilk yapı olan pasaj, alt katı çarşı, üst kısımlarıysa ev olarak düşünülerek yapılmış bir bina. Türkiye'nin ilk sinema salonu, içine pekçok paşayı da konuk etmiş olan çift asansörlü bu pasajda kurulmuş. 1910'da Cine Central adıyla kurulan sinema, ilk sessiz filmlerin gösterildiği salon olarak tarihe adını yazdırmış. Eski zamanlardan kalma birkaç kürkçü ve dericinin yer aldığı pasajın büyük bir bölümü şu an ofis olarak kullanılıyor. 78 yıldır Rumca olarak yayınlanan Apoyevmatini gazetesi de yayın hayatını hâlâ bu binada sürdürüyor.

Avrupa modası Aznavur'da

1883 yılında yapılan ve 1993'te restore edilen Aznavur Pasajı'nın zemin katı, farklı ve ucuz giyinmek isteyenlerin uğrak mekanı olarak biliniyor. Pasajın diğer katlarında ise genellikle kafe, hediyelik eşya ve takı dükkanları bulunuyor. 1900'lü yılların başında Avrupa modasının merkezlerinden biri haline gelen ve pekçok ünlü terzinin mesken tuttuğu pasaj, ilginç mimarisiyle de dikkat çekiyor. 1870'den beri ayakta olan Atlas Pasajı'nda ise, sinema haricinde Sadri Alışık Tiyatrosu, pekçok giyim eşyası ve hediyelik eşya satan dükkan bulunuyor.

Çiçekçilerin mekanı Çiçek Pasajı

1870 yılındaki büyük Pera yangınında yok olan Naum Tiyatrosu yerine, 1876'da yapılan Cite de Pera binası, 1930'larda içine kafe ve pastanelerin açılıp, beyaz Rus kızların burada çiçek satışına başlamasıyla 'Çiçek Pasajı' adını aldığı biliniyor. Pasaj, geçmişten bu güne edebiyat, düşün ve sanat dünyasının pekçok ünlü ismini misafir etmiş. 1870 Pera yangınında yok olan Jardin des Fleurs'ün yerine yaptırılan Avrupa Pasajı turistik bir pasaj olarak hizmet verirken hemen yanında Sahaflar Çarşısı olarak bilinen Aslıhan Pasajı yer alıyor.