AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Memleketin en acil meselesi Van'daki Susurluk'tur

Eğer, Mustafa Bayram aşiretinin polis merkezini basıp eroin kaçakçılığı sanığı oğlunu kaçırması yeterli olmamışsa, eski milletvekili Mikail Elçi'nin savurduğu tehditler devlet otoritesini uyandırmaya yetmelidir. Elçi, "CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve partisi Bayram'ı küçük düşüremezler. Çamur atsalar bile çamurları tutmaz. Kendisiyle uğraşmamalarını tavsiye ederim. Mustafa Bayram'a siyasi amaçlı herhangi bir harekette bulunulduğu takdirde aşiretlerle beraber müdahale etmeye hazırız" demiştir. Yani, lisan-ı münasip ihtiyacı dahi duymadan, devlete ayağını denk alması uyarısı yapmıştır.

Ortada; biri doğrudan icra makamında bulunan iktidar üzerinden devlete, diğeri de muhalefete yönelen seri tehditler vardır. Üstelik, olayın meydana geldiği 7 Temmuz'dan itibaren kamuoyunu tatmin edebilecek bir adım da atılmamıştır.

Tutuklandığında elleri bile kelepçelenmeyen Hamit Bayram, eroin satarken tutuklandığı Malatya'dan Van'a götürülürken telefonla yakınlarını arayarak, kendi kaçırılışını organize etmiştir. Göz göre göre gelişen hadisenin sonunda Van Trafik Şube Müdürlüğü'nden kaçırılarak yakalattığı 48 kilo eroinle birlikte sırra kadem bastırılmıştır. Hamit Bayram ve kendisiyle birlikte kaçırılan şoförü hâlâ kayıptır ve diğer aşiretlerin desteğini de alan ailesi konunun kapanmasını beklemektedir.

Peki, Türk "hukuk devleti" neyi beklemektedir?

Van'da artık gizlenemeyecek noktaya varan ve bütün belirtileri bu şehirde bir Susurluk yaşandığını gösteren bu hadiseye el koymak için başka ne tür belirtiler aranmaktadır?

Sadece ailenin değil, ana muhalefet partisini tehdit etme cüretini gösteren ve aşiretini devlet güçleriyle çatıştırabileceğini söyleyen şahsın da üzerine gidilmelidir. Dahası, Van'da ve civarında eroin kaçakçılığı üzerinden servet yapan, güç devşiren, devletin memurlarını kendisine aracı kılan ve nihayet devlete kafa tutan cümle aşiret, aile ve şahıslar hesaba çekilmelidir. Hizaya getirilmelidir…

Böyle olaylarda küçük bir ipucu büyük bütünü çözmek için yeterlidir. Van'da ise artık ipin ucu kaçmıştır. Eroincilerin her adımı geride basit bir soruşturmayla bile büyük bir kriminaliteye ulaşmayı mümkün kılacak bir sorumsuzluğa ulaşmıştır. Hatta o kriminalite, Susurluk'ta kullanamayan fırsatın bir kez daha Türkiye'nin ayağına getirecek çaptadır.

Bir tarafta siyaset, öte tarafta aşiret ve nihayet böyle bir düzenin tek bir akılla kurulamayacağına belli olduğuna göre devlet de diğer taraftadır. Malum üçgen Van'da da tamamlanmıştır. Üstelik bu üçgen Türkiye'nin dünyaya karşı yüzünü kızartan bir suçun tahakkuku için kurulmuştur.

Van'da işlerin yıllardır hep aynı yöntemlerle yürütüldüğü de anlaşılmıştır. Aşiretin korunduğu, kaçakçılığın devletin gözlerini yummasıyla mümkün olabildiği besbelli hale gelmiştir. Sadece Mustafa Bayram'ın adının karıştığı ama sonradan kolaylıkla sıyrıldığı suçların listesi bile bu düzeni ispatlamaya yetmektedir. Uyuşturucu ticareti, cinayet, kaçakçılık vs… Ama, Bayram hâlâ dimdik ayaktadır. Adamlarıyla birlikte polis merkezini basıp, oğlunu kaçıracak kadar kendine güveni tamdır.

İşte bu son kepazelik de zaten herkesin bildiği, normal karşıladığı bir düzenin ayyuka çıkmış örneklerinden birisidir. Hamit Bayram'ın bir aydır yakalanamamış olması da bu düzenin devam etmekte olduğunu göstermektedir.

Mesele, bu işi çözebilme yetenekleri olmadığı anlaşılan emniyet idarecilerine bırakılmayacak kadar ciddidir. Çetenin çapı, zaten bir suikaste maruz kalan ve bir yenisinin tehdidi altında çırpınmakta olan Vali'nin gücünü de aşmaktadır.

Devlet, yani hukuk, yani kamu otoritesi vakit geçirmeden Van'a girmeli; idareyi ele almalı; hukuku idareye egemen kılmalıdır.

Ak Parti yeni bir partidir ve bu tür ilişkilerde kimseye diyet ödemek zorunda olmadığı için de avantajlıdır. İşte bu yüzden Van'daki Susurluk'u temizlemek iktidarın hem boynunun borcudur, hem de ülke idaresindeki derinliği açısından yakaladığı büyük bir fırsattır. Türkiye'yi Avrupa'ya taşıma iradesi devlete; dolayısıyla da bütün ülke insanlarına yönelen tehdidi sahibine iade etmekle anlamlıdır.


3 Ağustos 2004
Salı
 
MUSTAFA KARAALİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED