T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Üsküdar Forumu

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencileri, başörtüsü yasağını her gün yeni bir protesto yolu bularak, kapanan kapıların önündeki eylemlerini sabırla sürdürüyor.

Geçen eğitim yılının başında, başörtülü öğrencilerin derslere girmesi kısa bir yasaklamanın ardından serbest bırakılmıştı. Yeni eğitim yılında İlahiyat Fakültesi'nde kılık kıyafet yeniden sınırlandırıldı.

Fakülte'nin bütün öğrencileri, gruplar halinde basının liberal ve demokrat köşe yazarlarını tek tek ziyaret ederek, en temel haklardan biri olan eğitim özgürlüğünün yeniden kazanılması yolunda her kesimin desteğini almaya çalışıyor.

Öğrenciler dünyada sınırların önemini büyük ölçüde yitirdiğinin bilincinde. Bunun için de, onlar Japonya'dan Amerika'ya kadar dünya basınının Türkiye'deki temsilcilerini de bir bir ziyaret etmekten geri kalmıyor.

Onların "iç" basının mensupları kadar "dış" basının temsilcilerini de ziyaret ederek, YÖK'ün haksız uygulamalarını anlatmaları, Türkiye'yi kuşatan çelik çemberin kırıldığını gösteriyor.

New York'a "11 Eylül 2001"de yapılan intihar saldırısından sonra çok açık bir biçimde ortaya çıktı ki, hangi kıtada olursa olsun bütün ülkeler aynı dünyada yaşıyor. Artık hiçbir devlet "bağımsızlık" anlayışının arkasına gizlenerek, kendinde, içeride ve dışarıda kimsenin temel hak ve özgürlüklerini çiğneme hakkı ve gücü bulamayacak.

Ulus devletlerin dönemi kapandı. Bundan böyle, her ülke kapılarını başka kültürlere açmak zorunda. Hiçbir devletin sınırlarını dikenli tellerle çevirmesi mümkün değil. Avrupa'nın her ülkesinde bir Türkiye var. Avrupa'daki Türkler için doğal olan temel hak ve özgürlükleri, hiçbir 'cumhuriyet hükümeti'nin kurum ve kuruluşu "Ben böyle istiyorum" diyerek, keyfî bir biçimde çiğneyemez.

Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının sayısı, Türkiye nüfusunun onda birine yakın. Temel hak ve özgürlükler Almanya'da, İngiltere'de, Hollanda'da, Belçika'da çiğnenemezse, Türkiye'de de çiğnenemez. YÖK çiğniyorsa, bunun yalnızca ulusal ölçekte değil, uluslararası ölçekte de protesto edilmesi gerekir.

Yetmişli yıllarda büyük sanat ustası Nuri Pakdil "Gençler Berlin'de, Paris'te, Londra'da gösteri düzenleyemiyorlarsa, Ankara'da, İstanbul'da, Erzurum'da kimseyi eylem için ayağa kaldıramazlar" derdi.

Dünyanın "Açık Üniversite"ye dönüştüğü günümüzde, Pakdil'in yargısı büyük bir geçerlilik kazandı. İnsanların temel hak ve özgürlüklerine gösterilecek saygı, dünya barışının olduğu kadar maddi ve manevi zenginliğin de en büyük güvencesidir.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nde yer alan tüm özgürlük ve haklardan ırk, renk, cins, dil, din, siyasi görüş, ulusal ve toplumsal kökene bakılmadan herkes yararlanır. YÖK gibi ayrım yapan, dayatmacı kurum ve kuruluşlar er ya da geç temel hak ve özgürlüklere saygılı olmayı öğreneceklerdir.

Gençler bir yandan seslerini bütün dünyaya duyurmaya çalışırken, bir yandan da Altunizade Kültür Merkezi'nde düzenledikleri "Üsküdar Forumu"yla da, davet ettikleri uzman ve akademisyenlerle enine ve boyuna tartışarak, dünyadaki gelişmeleri izliyor.

Son "Forum"a konuşmacı olarak ben katıldım. Girişimcilik ve girişim kültürü içinde üniversitenin yerini ve eğitimin kazandığı yeni boyutları tartıştık.

Öğrenmesini öğrenmek için üniversite gerekli, ancak yeterli değil...

Özgürlükleri savunan öğrenciler kazanacak, dayatmacılar kaybedecek.

Tarihte dayatmacıların uzun ömürlü olduğu hiçbir dönem yok.


5 Aralık 2001
Çarşamba
 
NAZİF GÜRDOĞAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED