T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Anakroznizm, babakronizm...

'Anakronizm', kabaca, 'zamanı şaşırmak' anlamına geliyor. Bir kaç yüzyıl önce geçen bir romanda, kahramanınıza buzdolabından içecek aldırır, kol saatine bakarak zamanı söyletirseniz 'anakronizm' yapmış olursunuz. Geçmişin değerlerini bugünkülerle, ya da bugünkü bilgilerimizi dünkülerle karıştırdığımızda da, yaptığımızın adı, 'anakorizm'dir...

ABD'yi can evinden vuran terör sonrasında yapılan değerlendirmelerin çoğu, bir tür 'bellek kayması' sayılması gereken 'anakronizm' örnekleriyle dolu. Bilinçli olarak başvurulan bir yöntem bu; istenen, hazır hale getirilmiş zihinlere, ufak bir bellek kaydırması yaptırarak, arzu edilen sonucun kabul ettirilmesidir. Şu sıralarda okuduğunuz, "Falanca ülkede Üsame bin Laden terör-şebekesine bağlı militanlar yakalandı" veya "Falanca yerde Tâlibân yanlılarına rastlandı" tarzı haberler, tamamen bellek kayması üzerine oturuyor...

Ertuğrul Özkök, geçen gün, Türkiye'nin Tâlibân yönetimiyle ilişkilerinin sadece 1,5 ay önce kesildiğini yazdı (http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/yazar/0,,sid~9@tarih~2001-09-27-m@nvid~34714,00.asp). Doğru bir bilgi bu; Tâlibân'ın, ülkede açılmış Türk kolejlerini kapatmak gibi bazı rahatsız edici uygulamalarına rağmen, Türkiye, Afganistan yönetimiyle ilişkilerini aksatmadan sürdürdü. ABD'nin bölgedeki en yakın dostları olan Pakistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ise, Tâlibân'ı "Afganistan'ın meşru yönetimi" olarak tanıyorlardı. ABD de, yakın zamanlara kadar, bir bayan diplomatı Kâbil'e göndermek gibi açık ve doğrudan ya da üçüncü ülkeler ve gayr-ı resmi temsilciler eliyle dolaylı ilişkiler içindeydi Tâlibân yönetimiyle...

Bu durumda, 11 Eylül sonrası ortaya çıkmış yeni şartların ürünü olan Tâlibân düşmanlığı sanki uzun yıllar öncesine dayanıyormuş gibi, Tâlibân ile eski ilişkileri mahkum etmenin, tehlikeli gibi yansıtmanın bir anlamı bulunmuyor. Tâlibân, Üsame bin Laden'i konuk ettiği son beş yıl boyunca, bütün 'aykırı' uygulamalarına rağmen, ABD ve dostları tarafından fazla eleştirilmiyordu.

Üsame bin Laden konusu da aslında Tâlibân'dan farklı değil. Sığındığı Afganistan dağlarında bol bol geçmişi değerlendirme fırsatı buluyor olmalı Üsame bin Laden; gözlerinin önünden bir film şeridi gibi geçen hayatının son 20 yılı, ona, herhalde "Nereden nereye?" dedirtiyor olmalı...

Üsame bin Laden, ABD'nin müttefikleriyle birlikte Afganistan topraklarında yürüttüğü, Soğuk Savaş'ın en sıcak çatışmasının ürünüdür. Sovyet işgali üzerine (1979) Afganlar'a yardım etsin diye ülkeye götürülmüş ve ABD'nin teşvikleriyle bir 'uluslararası mücahidler birliği' oluşturmuştur. İşgalin başladığı 1979'dan son Sovyet askerinin ülkeyi terk ettiği 1989 yılına kadar, Üsame bin Laden ve 'uluslararası mücahidler birliği' mensupları, ABD'nin başını çektiği cephe tarafından 'mücahid' diye övgülere mazhar olmuş, Afganistan'da yürüttükleri savaş ise 'cihad' olarak tanıtılmıştır.

'Cihad' ve 'mücahid' gibi İslâmî kavramların, yerlerini, 'terör' ve 'terörist' sıfatlarına bırakmaları çok yakın bir tarihin eseridir. Türkiye'den Afgan cihadına giden gençler ülkeye döndüklerinde 'mücahid' diye karşılanmış, Bosna-Hersek ve Kosova gibi cephelerde hayatını kaybeden Türk gençleri ile ilgili ölüm ilânları, gazetelerde 'şehid' diye anılarak yayımlanmıştır. Sadece Üsame bin Laden değil, onun komutası altında savaşmış olan dünün 'mücahid' gençleri de, şimdi neredelerse, "Nasıl oldu da, dün bize övgü dizip temsilcilerimizi Beyaz Saray'da ağırlayanlar, bugün bizleri 'terörist' ilân ediyorlar?" diye düşünüyorlardır...

Karşımızda cereyan eden her şey tam bir anakronizm örneği...

Aslına bakılırsa, dünle bugün arasında algılamadaki büyük farklılık, ABD ile birlikte hareket edenler için bir ders olmalıdır. Devletlerin 'vefa' duygusu olduğu iddia edilemez, bu konudaki en renkli geçmiş ise ABD'ye aittir. İşte size en çarpıcı örnek: Yere göğe sığdıramadığı, CIA kaynaklarını aktararak ayakta tuttuğu Panama diktatörü Noriega şimdi Filorida'da cezaevinde ömür tüketiyor.

Hiç kuşkunuz olmasın: Bugünün muteberleri de yarının anakronizm örnekleri olmaya adaydır...


1 Ekim 2001
Pazartesi
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED