T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
"Âh"lardan korkun!

Fars edebiyatının büyük sîmalarından Sadî-i Şirazî'nin Bostan adlı meşhur eserinde, Haccac-ı Zâlim ile doğru sözlü adam hakkında şöyle bir hikâye anlatılır:

"Derler ki, bu ihtiyar ve tok sözlü adam Haccac-ı Zâlime saygı göstermedi. Onunla tartıştı, münazaraya ve mübahaseye tutuştu. Haccac ne dedi ise ihtiyar, öne sürdüğü delillerle çürüttü.

Haccac-ı Zâlim başa çıkamayacağını anlayınca kızdı ve katline ferman verdi. Başını cellâda çevirerek:

İdam derisini yay, şunun kafasını kes; kanını dök dedi.

Zâlimlerin âdeti böyledir. Sözle başa çıkamayınca suratını asıp cenge başlar.

Adam önce güldü, sonra ağladı. Haccac onun bu hâline şaşarak neden evvelâ güldün, sonra da ağladın, dedi.

Adam şu karşılığı verdi:

Güldüm, çünkü toprağa zâlim olarak değil, mazlum olarak gireceğim. Ağladım; çünkü dört ufak çocuğum var.

Huzurda bulunanlardan biri Haccac'a dedi ki:

Ey Emir! Şu ihtiyardan ne istiyorsun? Elini yakasından çek. Baksana o, dört cana bakıyor. Babalarını öldürmek o dört çocuğu da beraber öldürmek demektir. Büyüklük göster, affet, kerem et. İhtiyara acımazsan, yavrularına acı. Bu aileyi mahv etmekle aslında kendi ailene fenalık ediyorsun. Kıyamet günü ceza görmemen için bu kadar gönlü dağlama.

Haccac bu güzel ve yerinde öğüdü dinlemedi ve adamcağızın boynunu vurdurdu.

Allahın dediği olur, takdir-i ilâhiden kim kaçabilir?

Nasihat eden zat, bu olaydan çok üzgün olarak geceyi ıztıraplar içinde geçirdi ve o gece maktulü rüyada görerek halini sordu. Maktul şu cevabı verdi:

İdamım bir dakika sürdü. Fakat Haccac kıyamete kadar ıztırap çekecek ve kıyamet günü de cezasını bulacak.

Mazlum uyumaz. Onun seher vakitlerinde ettiği yanık beddualardan sakın. Onun âhından kork. Temiz yürekli mazlumun gece ciğeri yanarak, "Ya Rabbi!" demesinden çekin. İblis kötülük etti, kötülük buldu. Kötü tohumdan iyi meyve alınmaz.

Yumruklaşmada çocuklara dahi gücün yetmiyorsa, arslan yürekli kişilerin yanında nâra atıp meydan okuma."

Hikâye böyle. Gerçekten de, mazlumların âhından korkmak lâzım.

Örneğin, bu ülkede, sırf başörtüsü taktıkları için inim inim inletilen çocuk yaştaki genç kız ve hanımların "Âh"ları, günün birinde, mutlaka karşılığını bulacak. Yaşayanlar, görecek: Bakalım, zulmedenlerin âkıbeti nasıl olacak?

Okullar açıldı; bugün-yarın üniversitelerde de dersler başlayacak: Umarım, Türk eğitim ve toplumsal tarihine yeni mazlumiyet örnekleriyle kara satırlar yazılmaz.. Hakkın, hukukun ve adaletin tüm kurum ve kurallarıyla işlerlik kazandığı parlak bir istikbâlin işaretleri alınır/verilir.

Zira, unutulmamalı ki; mazlumların "Âh"larından başka kaybedecekleri pek bir şeyleri kalmadı bu ülkede!..


1 Ekim 2001
Pazartesi
 
İHSAN DENİZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED