T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Son tuzak iyi tuzak

Cumhuriyet rejimiyle doğan şartları üstün nitelikli bir topluma kavuşma yolunda değerlendirmek isteyen Türkleri düzen değişikliği vaat ederek bir tuzağa soktular. Günümüzde bu tuzağı kabulleniş durumu dolayısıyla hayatımızdaki yeri pek mânidar olan vakıa gözler önündedir: Her ne kadar TÜSİAD önünde değiştim demek suretiyle günah çıkardıysa da "Bu Düzen Değişmelidir" kitabının yazarı şimdi başbakanlık makamını nice badireden sonra bir kez daha işgal ediyor. Türkler için düzen değişikliği fikri 27 Mayıs 1960 sonrasında siyasi etkinliğe katılmalarını sağlayan bir yem olarak kullanıldı. Kırk sene boyunca bütün Türklerin şimdiki ortadan kaldırıldıktan sonra kavuşmayı umdukları bir düzenleri olageldi. Sağcılığın ve solculuğun her varyantına uygun bir yeni düzen hep vardı. Artık yok. Yoksa madem akla takılan ilk soru şu: Türkler yakalandıkları tuzaktan kurtuldular mı?

Hayır kurtulmadılar; ama garip bir şey oldu: Kırk yılın sonunda Türkiye'de yaşayan bizler düzen değişince her işimizin yoluna gireceğini uman bir toplumun üyeleri olmaktan çıktık ve paçayı kurtarma operasyonlarından medet uman bir topluma mensup hale geldik. Nasıl oldu da buraya geldik? Geldiğimiz yer niçin burasıdır? Bu sorulara cevap olması düşüncesiyle Türklerin değiştirmeye yeltendikleri kurulu düzenin çok sağlam olduğunu gördüklerini ve sergiledikleri düzen değiştirme çabalarının kendilerini gülünç hale getirdiğini fark ettiklerini söyleyebilirdik. Bunu diyemiyoruz. Çünkü Türk toplum hayatında zihin kapasitesinin artmasından dolayı bir yükselişe tanık olunmadı. Bilakis kitle iletişim araçları marifetiyle öyle bir insan tipi üretildi ki bunlar ömürlerini zihinlerindeki darlıktan duydukları memnuniyetle geçiriyorlar.

Düzen değişikliği fikri Türkiye'deki kurulu düzeni değil, düzen değişsin diyen insanların değişime uğramasına yaradı. Yani insanlar düzeni değiştireceğine gayet materyalist bir etki yüzünden düzen insanları değiştirdi. Önce kapana kıstırılmak istenen insanlara uygun bir tuzak kurulmuştu, sonra insanlar kendilerini tuzağın şartlarına uydurdular. Uyum öylesine yüksek derecede gerçekleşti ve insanlar yeni şartları o kadar benimsedi ki artık Türkler için rahatlık sağlayan alan tuzağın kendisidir. Tuzak olduğunu hatırımıza bile getirmek istemediğimiz bir tuzağın içindeyiz.

Mesele zihin kapasitesiyle ne kadar bağlantılıysa tercihe konu olan ahlâkla da o kadar bağlantılıdır. Düzen değiştirme narası atarak kendine ayaktaş edinen insanların düşündükleri değişime fırsat veren imkânlara kavuşur kavuşmaz ilk fark ettikleri şey düzendeki her değişmenin her şeyden önce kendi çıkarlarını tehlikeye atacağıydı. Dolayısıyla değişim istiyorum diyen herkes gizli veya açık bir "düzen tamiratı" faaliyetine girişti. Netice-i kelâm, kıstırıldığı kapanı harikûlâde ferah şekle çevirme çabasıyla meşgul insanlarla yan yana, birlikte, iç içe yaşamaktayız. Onlara hakikati anlatmak kimsenin elinden gelmiyor. Çünkü söze kendilerinin zihnî yetersizliğinden ve ahlâkî çarpıklığından bahsederek başlamak zorundasınız. Kınanmak suretiyle eğitilmek kimseye çekici gelmiyor.


17 Mart 2001
Cumartesi
 
İSMET ÖZEL


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED