T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R

Hagi-hoca meselesi

Oyunun dördüncü dakikası..

Orta sahada yüzü kendi kalesine dönük olan Hagi'ye yerden bir top atılıyor. Rakibi Tolga sırtına binmiş. Hagi topu alıyor ama kontrol edemiyor.

Çünkü Tolga onu marke etmiyor, dövüyor..

Ensesine şaplağı, bele kündeyi yiyen Hagi ayakta kalıyor ve rakibine kart bekliyerek ellerini açıyor havaya. Sanırsınız ki yağmur duasına çıkmış. Arkadaşları ise bir kuru faule bile razı..

Ama o da ne?..

Erol Ersoy Hagi'ye doğru bir kaç adım atıyor ve "evine girmiş hırsızı yakalamış gibi" düdüğü basıyor. Evet karar faul, ama eli Taffarel'in kalesini gösteriyor.

Orada ipler kopuyor işte..

Hagi delleniyor, bir öğretmen- usta birikimini unutuyor ve ardından golü de ofsayttan yediğinin bilinciyle, ya da daha doğrusu bilinçsiz bir hareketle ortalığı toz dumana bürüyor. Bir de hiç haketmediği sarı kart görünce iyice deliriyor ve "deli" gömleği gerekir hale geliyor.

Hagi'yi çıldırtmak çok kolay..

Her hoca, istediği anda Hagi'yi delirtip üstüne saldırtabilir.

O günkü mesele de bir "Hagi-Hoca" meselesi olmaktan kendini aşırıyor ve ülkenin gündemine bomba gibi düşüyor.

Bundan sonra tüm cemaat ortalığı pisletiyor, çünkü hoca'da gaz kaçağı var..

Mesele bir maçın içinde "dinlendirilecek bir hakem" ile "mutlaka ceza alacak" bir futbolcu meselesi olmaktan çıkıp, Bülent Yavuz'u kavurup, Şenol Güneş'i savurup geliyor. Taa Haluk Ulusoy'a kadar ulaşıyor. İstatistiklere göre kesin de sadece kulüplerin gelirlerini yüzde 300 arttırdığı için bile tarihin en iyi federasyonu olma ünvanını elde eden Haluk Ulusoy federasyonu, tozu dumanı dağıtıp milli takımın da önünü açmaya çalışıyor.

Şimdi bir daha düşünelim.. Sonra bir daha düşünelim..

Ve ondan sonra bile konuşmayalım.

Çünkü Olimpikçilerin önüne tesislerimizi beğendirmek ve ülkemizin refah içinde olduğunu söylemek için çıkıyoruz. Üç-beş gün sosyal seviyesi ve huzuru çok yüksek bir toplum mesajını vermeliyiz. Arkadan milli takımın sert virajı sağlıklı dönmesi için dişimizi sıkacağız.

Yani bütün yapacağımız üç-beş gün için şu "Hagi-Hoca" meselesini unutup birbirimizi çok seviyormuş gibi davranabilmek..

Sonra yine gözünü oyarız birbirimizin..

Bomba

Fenerbahçe'ye imrenmemek mümkün değil..

Stadı mükemmel bir şekilde yaptılar da üstünü kapatmaya bile başlıyorlar. Takım huzur içinde, çatlak ses kalmadı ve şu ekonomik bunalımın göbeğinde futbolcuları servete boğuyorlar.

Üstelik sınırlı gelirle imrenilecek işler başarıyorlar..

Şimdi bir tek şey kaldı onlardan beklenen..

Avrupa..

Bu Fener'in önünde öyle Maccabi veya MTK gibi takımların duramayacağını biliyoruz. Ancak seneye bir Fener atkısı takıp şampiyonlar liginin üst kademelerinde zafer yaşamak ve sokaklara çıkmak istiyorum..

Bu hocayla onu da yapacaklarını biliyorum..

Ama bu hocayla..

Son sözleri

HAGİ:
"Madem ceza alıp bir daha oynayamam, demekki benim Romanya'daki otelin damını da aktaramam. Açılışı da Erol Ersoy'a yaptıracaktım halbuki..

SÜMER:
"Eski başkan bizim çaycının maaşına da temlik koydurmuş. Adama açıktan ödeme yapmamız gerekiyor."

ERSOY:
"Tamam sayın Yavuz.. Ben kabul ediyorum Hagi'nin ayağının altına tarak kemiğimle vurduğumu. Kendime de tükürebiliyorum zaten.."

YAVUZ:
"Ben Fenerbahçe'nin geçen yıl hakkı yendi demedim. Sadece geçen yıl Fenerbahçe'nin hakkı yendi dedim. Arada çok fark var.."

DAUM:
"Beni 'beyaz show'a davet etmişler. Katılmam doğru olur mu acaba?.."

POLAT:
"Erzurumspor'da 6 hocanın işine son vermiş olabiliriz. Ama bizim merkez camiinin hocası niye işi bıraktı onu anlayamadım.."


27 Şubat 2001
Salı
 
ÜMİT AKTAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED