T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Temel Meselelerimiz (1)

Türkiye'nin, Türk dünyasının ve daha genel olarak da İslam dünyasının temel problemlerini kimlik bunalımı, bilimde ve teknolojide geri kalış, ekonomik olarak da kalkınmamışlık şeklinde sıralamak mümkündür. Bu problemlerin çözümü için girişilmesi gereken fikri ve ameli hareket, Batı'da olandan; yani Rönesans ve Aydınlanma'dan farklı olmalıdır; çünkü bu hareketler öncesinde Batı'nın durumu ve içinde bulunduğu problemler ile bugün İslam dünyasının içinde bulunduğu durum ve problemler aynı değildir. Batılı toplumlar bozulmuş bir dinin, bu dini istediği gibi yorumlayıp kullanan kilisenin, kilise ile işbirliği yaparak halkı sömüren, köleleştiren iktidar ve servet sahiplerinin zulmüne, nefes aldırmayan baskısına isyan etmiş, başkaldırmışlardır. Aydınlanma bu isyanın fikri yönünü, Fransız İhtilali ameli yönünü temsil etmektedir. İslam dünyasında mevcut problemlerden sorumlu olan -en azından bir asra yakındır- ne dindir, ne de toprak ve servet sahiplerinin zulmü ve baskısıdır. Sorumlu önce Batı'nın sömürgeci tutumudur, sonra -siyasi sömürgecilik nihayete erince- yine Batı'nın yetiştirip İslam dünyasında işbaşına getirdiği ve ekonomik sömürmede maşa gibi kullandığı bir kısım aydınlar ve yöneticilerdir. Aslında toplumu kendine getirecek, yabancılardan bünyeye sızmış bulunan mikropları temizleyerek hastayı ayağa kaldıracak olanlar bu aydınlardı; ne yazık ki İslam dünyası, kendi aydınlarının inayetine mazhar olacak yerde ihanetine maruz kalmıştır. (İhaneti gerçekleştirenlerin kimi kötü niyetlidir, haindir; kimi ise iyi niyetlidir, toplumu için iyi olanı bulmakta hataya düşmüş, yolunu şaşırmıştır; ıslah için, iyileştirmek için ağaca, uygun aşılar yapmak yerine hurmaya çam aşılamaya kalkmıştır.) Misal olarak Türkiye'yi alalım: Yetmiş yıldır bu ülkede "siyasette, hukukta, eğitimde, ekonomide ve sosyal hayatta" Batı modeli uygulanmaktadır. Artık ne medreseler var, ne tekkeler var, ne şeriat var, ne de saltanat var. Bu dönem içinde en az iki yeni nesil (iki Cumhuriyet nesli) yetişti. Batılılaşma (bu manada çağdaşlaşma) yetmiş yıl boyunca devlet politikası olarak takip edildi. Bütün bunlara rağmen hâlâ bilimde, teknolojide ve ekonomide Avrupa'nın en geri ülkesinden daha geri isek, kapılarında boynu bükük bekliyor, bizi içeri almaları için yalvarıyorsak ortada bir yanlış var demektir. Ölçüsüz vaadlerle iktidara gelip bir şey yapamayınca durmadan geçmiş iktidarları suçlayarak kendine mâzeret arayan siyasiler gibi, bizim aydınlarımız da durmadan şerîati, Osmanlı'yı suçlayacak, geçmişi karalayacak yerde akıl ve insaf ile olanları bir "yeniden gözden geçirmelidirler", "nerede yanlış yaptık" diye düşünmelidirler.

Bizim her alanda kalkınmamız, güçlenmemiz, kazanabilmemiz için Batılı olmaya değil, biz olmaya ihtiyacımız vardır. "Biz olmak", kimliğimizi bulmak, kimlik bunalımını aşmaktır. Kimliğimiz bellidir; biz Müslümanız, İslam ümmetiyiz. Tarihi zaruretlerle ayrı milli devletler oluşturmuş bulunsak da yeniden ümmet caimasını -şu veya bu şekilde- kurabiliriz. Yapılacak şey, yanlış yoldan dönmek, yeniden Müslüman olmak, Müslümanca davranmak ve yaşamaktır. Bunun için gerekli eğitim programını ve seferberliğini yapmaktır. Evet yol budur; çünkü müslüman olmak kainatta her şeyi doğru tanımak, yerine koymaktır. Allah'ı tanımak ve O'na iyi bir kul olabilmek için kendini ve kainatı her an yeniden düşünmek, okumak ve keşfetmektir (düşüncedir, ilmi araştırmadır, bilim üretmektir), insanın ruhu ile bedeni, aşkın boyutu ile toprak boyutu arasında ideal dengeyi kurmaktır, toplumda sosyal adaleti ve refahı gerçekleştirmektir, dünyada hak ve adaletin (insan hak ve hürriyetlerinin) hakim olmasını sağlamaktır (bunun için çalışmaktır, cihaddır), maddi ve manevi değerleri korumak, ruhu ve tabiatı temiz tutmaktır... Bütün bunları yapmayan, yapmak istemeyen, gerçekleştirmenin tedbirlerini almayan, bilmeyen, öğrenmeyen... Müslüman değildir (adı Müslüman olmak yetmez). Müslümanlar'ın elinde yetiştirilecek insan, işlenecek yeraltı ve yerüstü servetleri, yollarına ışık tutacak Kur'an-ı Kerim ve Sünnet, kendilerine örnek olacak Kamil İnsan Son Peygamber vardır. Müslümanlar'da eksik olan şuurdur, kendini ve değerini bilmemektir, kendisi için ve kendinden olan yöneticidir, aydındır. Eğer zinde güçler fırsat verirse dünyanın şurasında veya burasında örnek bir İslam toplumu oluşacak, kültürünü ve medeniyetini tecdid ederek yaşayacak ve dünyaya örnek olacaktır (alternatif medeniyet).

Not: Bu yazı ve gelecek haftaya kalan devamı on yıl önce yazılmıştı, size bugün yazılmış gibi gelmedi mi?


8 Temmuz 2001
Pazar
 
HAYRETTİN KARAMAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED