T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Kötü haber, iyi haber..

Türkiye'nin ekonomik krizde olması ve Amerikan Doları'nın T.L karşısındaki değerinin tırmanması, çeşitli kesimleri, farklı etkiliyor..

Diyelim ki, sabit gelirlisiniz.. Her ay aldığınız maaşla, yaşamınızı sürdürüyorsunuz..

Ve biliyorsunuz ki, piyasadaki mal ve hizmetlerin fiyatları, "dolarize" edilmiş.. Köprü geçişi, uçak biletleri, akaryakıt fiyatları, elektrik, telefon ve hemen herşey, Amerikan Doları'na endekslenmiş..

Bu yüzden, maaşınızı, hep dolar olarak ölçüyorsunuz..

Ve birbiri ardınca patlayan krizler sonucu, Türk Lirası, dolar karşısındaki eski değerinin yarısına düşüyor..

Siz de bir bakıyorsunuz ki, elinize ayda 1000 dolar karşılığı T.L maaş geçerken, gerçek maaşınız 500 dolara düşmüş.

İşte o anda, herşeye karşı inancınız sarsılıyor.. Hele memur veya işçi emeklisi iseniz, nefes alamaz hale geliyorsunuz..

Diyelim ki, öyle sabit gelirli değilsiniz.. Dövizle borçlanarak, büyük yatırımlar yapan ve üretiminizi, iç pazarda Türk Lirası ile satan bir girişimcisiniz..

Liranın değeri düştükçe, sizin borcunuz artıyor.. Piyasada talep düştüğü için, sattığınız malların fiyatını artıramıyorsunuz.. Ama bütün girdilerinizin fiyatı artıyor..

Eğer hesabınız kuvvetli değil ve yöneticilerinizin ihtirasları akıllarından daha uzun ise, satışı artırmak için ürünlerin fiyatlarını düşürüyorsunuz..

Bazı ukalalar da, "T.L değer kaybedince, Türk malları ucuzlar.. Dış pazarda rekabet gücü artar.. İhracat yükselir.. Türkiye esenliğe çıkar" falan diyor..

Oysa, tüm girdiler ve kredi faizleri arttığı için, sizin maliyetleriniz ucuzlamak yerine, pahalılaşıyor..

Ayrıca her ürün ihraç edilmez ki..

Diyelim ki Türkçe yayınlanan bir gazetenin fiyatını düşürseniz bile, yabancı bir ülkeye ihraç edemezsiniz.. Maliyetin altında fiyatla satılan bir gazete, sadece sermayesini eritir..

Böyle ikilemler yaratıyor ekonomik kriz ortamları.. Sadece sabit gelirliler değil, kredi ile iş kurmuş müteşebbisler de, nefes nefese kalıyor..

Bu durumda, kime imreneceksiniz?

"Ekonomik kriz"den kim kâr ediyor?

Kötü örneklere bakalım..

Diyelim ki, özelleştirmeden bir banka almışsınız 28 Şubat döneminde.. Bir gazeteniz, bir tv kanalınız var.. Bunları kullanarak, hem kamu bankalarından büyük krediler kopartmışsınız, hem de kendi bankanızı boşalttığınızı, sizinle birlikte "şeriata karşı" mücadele veren, siyasi-idari güçler, görmezden gelmiş..

Derken devir değişmiş..

Sizin gibilerin kamu bütçesini ve bankacılığı boşaltmasından ötürü, ekonomi de iflas edip, krize girmiş..

Artık ayıplarınızın örtülecek hali kalmamış..

Bankanıza el koyuyorlar.. Sizi ve iş arkadaşlarınızı, çeşitli suçlamalarla yargı önüne gönderiyorlar..

Bu arada, sizin kendi bankanızı 6-700 milyon dolarlık boşaltmaya konu ettiğiniz ve kamu-özel bankalarından da, 6-700 milyon dolarlık, geri ödenmeyecek krediler aldığınız saptanıyor..

Yani, mali ve cezai riskiniz, 1 milyar doların üzerinde çıkıyor..

O anda, "şu ekonomik kriz hiç bitmese" diye dua etmeye başlıyorsunuz..

Çünkü, krizin ilk dört ayında, T.L'nin Amerikan Doları karşısındaki değeri, 700 bin liralardan, 1,3 milyon liraya düşüyor..

Sizin 1 milyar dolarlık mali ve cezai riskiniz de, 550-600 milyon dolara iniyor..

Belli ki, bu koalisyon iktidarı devam ederse, bu kriz hiç bitmeyecek.. Hele "hiper-enflasyon" gelirse, belki de sizin trilyonlarca T.Liralık riskiniz, belki birkaç bin dolar ödenerek, sona erecek..

Ne yapıyorsunuz?.

Elinizde kalan gazetelerde, "Aman bu iktidar ne güzel" diye yayınlar yapıyorsunuz..

Ama ya hapistesiniz, ya da tutuklanmayı beklemektesiniz bu sırada.. Bu da işin cilvesi...

Hani "iyi ve kötü haber" fıkraları var ya..

Adam trafik kazası geçirmiş.. Gözünü açınca, kendini hastanede, yatakta bulmuş.. Başucundaki doktora sormuş..

- Durumum nasıl doktor bey?

- Bir kötü, bir iyi haberim var, demiş doktor.. Ve sonra devam etmiş..

Kötü haber, bacaklarınızı kesmek zorunda kaldık.. İyi haber çizmelerinize çok iyi fiyat veren bir müşteri çıktı!.

ŞAKA

Gücenmesi doğaldır!.

Daha önce de yazmıştık bu fıkrayı "Şaka"da..

Yeniden güncelleştiği için tekrarlıyoruz..

İki eski arkadaş, yıllar sonra karşılaşmışlar.. Birincisi sormuş..

- Nasılsın? Ne var ne yok? Kardeşin nasıl?

İkinci adam, üzgün cevap vermiş,

- Sorma.. Kardeşim çok hasta..

Birinci adam, diğerinin omuzunu pat-patlamış..

- Merak etme.. Birşeyciği yoktur.. Kendini hasta sanıyordur, demiş..

Ayrılmışlar.. Aradan birkaç ay geçmiş.. Yine karşılaşmışlar.. Birinci adam yine sormuş..

- Kardeşin nasıl?

- Kardeşim kendini öldü sanıyor, diye cevap vermiş ikincisi..

NOT- Sedat Ergin'in anlattığına göre, Ecevit, kendisinin öldü zannedilmesine hafif güceniyormuş..

HAYAT GÜZELDİR

Semahat Özdenses'le bir gece..

Yaşayan büyük bestecilerimizle her beraber oluşumda, insanın yaratıcılığına olan hayranlığım artıyor.. Dr. Alaaddin Yavaşça, Dr. Selahattin İçli, Semahat Özdenses gibi isimlerle beraber olmanın, ne büyük bir ayrıcalık doğurduğunu, hep hissediyorum..

Önceki gece Tuzla'da, Aylin-Hasan Taşçı'ların evinde, Semahat Özdenses'le sabaha kadar yine Türk müziği teneffüs ettik..

Kendisi sürekli söylediği için, Semahat Özdenses'in 87 yaşında olduğunu tekrarlamakta bir sakınca görmüyorum..

O gece, bestesi kendisine ait olan (güfte, Nedim Güntel) Hüzzam şarkıyı, inanılmaz bir yorumla ve bir genç-kız soluğuyla okudu bize..

"Dün gece mehtaba dalıp, hep seni andım
Öyle bir an geldi ki mehtap seni sandım"

Ev sahibesi Aylin Şengün Taşçı'nın "Allı Yemenim"i usta yorumlaması, Adnan Mungan'ın gazelli "Kalamış"ı, Mithat Özyılmazer'in eski İstanbul türküleri, Fahrettin Çimenli'nin yaylı tanbur taksimleri.. Mehtaplı bir gecede, az kalsın güneşi biz doğurtacaktık..

Hukuk Fakültesi'nden sınıf arkadaşım Gönül Halıcı da vardı orada.. Görünce sevindim.. Kendisini, "İstanbul Yakasında Tarihsel Bir Gezi" kitabından ötürü kutladım. Bu kitabı okuyunca, Üsküdar'dan Beykoz'a uzanan yoldaki yapılara ve tarihe, daha farklı bakıyorum..

Özetle, acı gerçeklerden, böyle güzelliklere kaçışlar, insana nefes aldırıyor..


8 Temmuz 2001
Pazar
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED