T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Kemal Derviş kim gerçekten?

Kemal Derviş'in tam odağında bulunduğu krizi yazan çok kalem var bu gazetede; onlar sayesinde sadece bugün ne olduğunu değil, bir ve birkaç gün sonra ne olacağını da öğreniyoruz. Güncel yazmak şu sıralarda bana fazla keyif vermiyor; o sebeple, biraz geriye dönüp "Kemal Derviş kim?" sorusuna cevap arayacağım...

Soruyu sormam, kendilerini tanımadığım, farklı ülkelerde yaşayan iki okurumun ısrarı yüzünden... Biri, "Reddettiğine bakmayın, ABD vatandaşı olmak üzere Kemal Derviş'le aynı gün başvurmuştuk; ben vatandaş olduğuma göre..." diyor... Diğeri de, Alman vatandaşlık mevzuatını sular seller gibi ezberlememe sebep olacak kadar belge yağmuruna tutup, "Alman anneden doğan her çocuk otomatik Alman vatandaşıdır, sorun bakalım, inkâra kalkacak mı?" deyip duruyor...

Bu iddiaların beni ilgilendiren noktası ise, ekonomiden sorumlu devlet bakanının, istese ve mümkün olsa, üç ülkenin pasaportunu taşıyabilecek biri olması... "Ülkelerden ülke beğenmek" herhalde keyifli bir şey olmalı...

Derviş'in Washington'daki komşuları ve Dünya Bankası'ndan mesai arkadaşları ise, rastladıkları Türkler'e, "Kemal ne zaman geri dönecek?" diye soruyorlarmış... Anladığım kadarıyla, Derviş, Washington'la ilişkisini 'bir daha dönmemek üzere' kesmiş değil... Zaten sıkça ABD başkentine gitmesi gerektiğinden evini boşaltması gerekmez; ancak iş yerindeki mesai arkadaşlarının "Geri gelecek" görüşünde olmaları dikkat çekici...

İstese üç ayrı ülkenin pasaportunu taşıyabilecek Kemal Derviş'in, kendini en fazla Türkiye'ye bağlı hissetmesini ilginç buluyorum. Türkçe, Almanca ve İngilizce dışında bir de Fransızca biliyor Derviş ve Fransızların ünlü Politique Internationale dergisine o dille verdiği uzun mülâkatta, neredeyse her paragrafta Türkiye'yi diğer ülkelere tercih ettiği gerçeğiyle yüz yüze geliniyor. Sürekli krizde bir ülkenin, sorun çözmekten haz duyan tipler için büyük bir câzibesi vardır; ABD'den tanıyanlar "Tembeldir" deseler bile, Derviş'in de DB'deki işi gereği 'dertleri zevk edinenler' familyasından olduğu anlaşılıyor...

Fransız dergisine verdiği mülâkat yayımlandığında, Amerika'da yaşamış birinin Kemalizm konusunda ikircikli olacağını düşünen pek çok kişi şaşırdı. Hürriyet'in başlığa taşıdığı gibi, "Kemalizm başarılı oldu" demiş Derviş Fransız okurları için verdiği mülâkatta. O başlık altında söylediklerinden, en fazla, şu cümle dikkatimi çekti benim: "O yıllarda gerçek vatanseverlerin çoğu batı sömürgeciliği ile işbirliği yapan gelenekçiler arasından değil Kemalistler arasından çıkmıştı."

Bizde insanlar çok kuşkucu oldular. Telekom yönetim kuruluna teklif ettiği iki üyenin asker kökenli oluşuyla Hürriyet'e yansıtılan Politique Internationale mülâkatındaki Kemalist tonu, "Derviş'in askerlere mesajı" biçiminde yorumlama eğiliminde olanlar çıktı. Kemalizm konusunda Derviş'in samimiyetine inanıyorum. Türkiye'ye gelip bakan olmasından önce de, benzer görüşleri çeşitli zeminlerde dile getiriyordu çünkü.

University of Virginia çok sayıda Türk öğrencinin de rağbet ettiği önemli bir eğitim kurumudur. Birkaç yıl önce, Virginia Üniversitesi Türk Kulübü, Dünya Bankası'nda başkan yardımcılığına kadar çıkmış bir Türk olarak Kemal Derviş'i konferansa dâvet etti. Sadece Türkler değil, Ortadoğu ve Türkiye'ye ilgi duyan başka öğrenciler ve öğretim üyeleri de konferansta hazır bulundular. Konuşmanın ayrıntılarına girmeyeyim ve sadece o üniversitenin dünyaca ünlü Ortadoğu uzmanı Prof. William Quandt'ın tepkisini buraya kaydedeyim: "Bunları söylemek için bu kadar saatlik yolu tepmesi gerekmezdi..."

Bir yabancı dergiye (galiba bu defa Alman dergisine), Türkiye'de ders verirken biri mini etekli diğeri türbanlı iki kız öğrencinin huzur ve barış içinde karşısında oturmalarından duyduğu mutluluğu aktardığını hatırlayacaksınız. Aynı anekdotu, Derviş Türkiye'ye ilk geldiğinde, kendisini ABD'deki bir başka üniversitede dinleyen bir okurum bana duyurmuştu. Derviş'in, kısa süre önce, komutanlarla biraraya geldiğinde de, "Türban konusunu soğumaya bıraksak iyi olacak" görüşünü seslendirdiği duyuldu. Demek, ekonomiden sorumlu olmanın getirdiği bir öngörüyle, başörtüsünün toplumu geren ciddi bir ihtilâf olduğunun farkında Kemal Derviş...

Askerler onu dinledilerse, bunun sebebi, Derviş'le ilgili dosyada onun her zeminde "28 Şubat'ı alenen savunduğu" ile ilgili bilgi ve belgeler olabilir... Bir dostum, kendisinin de bulunduğu, az sayıda katılımcıyla Washington'da yapılan önemli bir toplantıda, hemen herkes 28 Şubat konusunda kuşku ve eleştirilerini dile getirirken, Kemal Derviş'in "Türk ordusu müthiş demokrattır, 28 Şubat gerekliydi" dediğini bana aktardı. Kemalizm, Kürt sorunu, 'irtica' gibi konularda, Derviş, Washington'dan gelen birinden beklenenden epey farklı görüşlere sahip...

Doğrusu, "Kemal Derviş ABD vatandaşı mı?", ya da "Annesinden ötürü otomatik edinebildiği Alman vatandaşlığını herhangi bir biçimde kullanıyor mu?" türü soruların cevaplarını fazla merak etmiyorum. Esas merak ettiğim, onca yıl ABD'de yaşadığı halde, "Türkiye'nin şartları" ile birebir uyum içindeki görüşlere nasıl sahip olabildiği...

Devlet Bahçeli de ondan "Türkiye şartlarını" gözetmesini bekliyor zaten...


8 Temmuz 2001
Pazar
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED