|
|
|
|
Güreşimizde bazı rekortmenler var ki, sporseverlerce bunlar biliniyor, sözün gelişi, ençok şampiyon yetiştiren, aynı zamanda serbest ve grekoda Avrupa birinciliklerine ulaşan tek güreşçimiz Yaşar Doğu'dur. Hamza Yerlikaya ise 5 Avrupa, 2 Olimpiyad ve 2 de Dünya Şampiyonluklarıyla zirvede. Mustafa Dağıstanlı ise 2 Olimpiyad, 3 kez de Dünya Şampiyonlukları kazanırken hiç yenilmeyerek rekor kırdı, Hamid Kaplan, 3 Olimpiyad'ta altın-gümüş ve bronz (1956-1960-1964) madalya kazandı. Bu değerleri biliyor ve onlarla övünüyoruz. Bilinmeyen bir rekortmenimiz daha var ki, Türk Spor Tarihi'nde ne yazık ki gerekli yeri alamamıştır, hem de hak ettiği halde. Adil Atan'dır bu şahane sporcumuz, serbestte, grekoda, karakucakta ve yağlıda Türkiye Şampiyonlukları kazanan tek güreşçimiz olan Adil Atan, 1.90 m. boyunda, mavi gözlü, temsil yeteneğine sahip, kuru güreşte boyunduruk-künde, sarma, yağlıda ise alabildiğine mükemmel "oturak kündesi" atardı. 87 ve ağır sıklette Dünya ve Olimpiyad Şampiyonaları'nda da güreşti, 1952 Olimpiyadları'nda bronz, 1954 Tokyo Dünya Şampiyonası'nda ise gümüş madalya aldı. Kırkpınar'da 1958 yılında Başpehlivanlığı elde etti. Yaradan, kimilerine bazı konularda "cömert", oluyor. Atan Ailesi'nin reisi Hakkı Bey'in tam 5 evladı oldu. Bunlardan Raif, İrfan ve Adil Atan güreştiler, en büyükleri Niyazi ile en küçükleri Fethi meydan ve minderlerden uzak durdular, bunu da babaları istemiş: "Bir ailede 3 pehlivan yeter" demişti. Atan Ailesi'nin pehlivan fertlerini çok yakından tanıdım, kalın dirseklerine boyuna-pusuna bakıldığında, ayrıca iş hayatında "tuttuğunu koparan-dürüst" davranışlarıyla puan toplayan Fethi Atan, minderlere çıksaydı sanıyorum ağabeyi İrfan ve Adil Atan kadar namlı güreşçi olabilirdi. Adil Atan'ın oğlu Uğur da güreş yerine basketbol yaptı, zaten yeryüzünde Olimpiyad ya da Dünya Şampiyonlukları kazanıp da oğullarının da aynı şekilde şampiyon olduklarını gören tek kişi yok, baba ağaca çıkarsa oğul ağaçtan iniyor, bu bir kuşak çatışması olmalı! Atan Ailesi'nin reisi Hakkı Bey, Deniz Albayı, yağlı güreşle ilgili bir de kitabı olan komşusu İrfan Dergin'in adını bir oğluna, Güreş Federasyonu Başkanı Ahmet Fetgeri Aşeni'nin adını da diğer oğluna vermiş, böylesine sırıl-sıklam güreş sevgisiyle dolu bir kişiydi. İrfan Atan, hem Olimpiyadlarda güreşti (1952), Dünya Şampiyonası'nda (1954) üçüncü oldu hem de Kırkpınar'da 3 kez (1951-1953-1955) Başpehlivan oldu. Fethi (Fetgeri) Atan'a babası güreşi yasakladı ama ailenin en küçüğü olan Fethi Atan, 1977 yılında Kırkpınar'da bugünkü ölçülerde 70 bin Amerikan Doları ödeyerek Ağalığı aldı. Türkiye Güreş Federasyonu Asbaşkanlığı (1978), Türkiye Jokey Kulübü Yönetim Kurulu üyeliği, Avcılar-Atıcılar ve daha nice derneğin başkanlığını yürüten Ağa Fethi Atan, şimdi ağabeyi Adil Atan'ın oğlu Uğur'la birlikte iş hayatında bulunuyor, Adil ağabeyi 18 Nisan 1989 günü kaybettik, 1928 doğumlu İrfan Atan ise Adapazarı'nda oturuyor. 60 yaşında hayata gözlerini yuman (1929-1989) Adil Atan, işte hiçbir güreşçimizin ulaşamadığı bir rekorun sahibi ve aynı zamanda Atan Ailesi'nin unutulmaz, tarihe geçmiş bir ferdidir. Rahat uyusun... İRFAN ATAN
Rekortmen Adil Atan'ın bir yaş büyüğü İrfan Atan, 1950 yılında vatani görevini ifa ederek İstanbul'a geldi, bir tesadüf Kasımpaşa Kulübü'ne uğradı: Antrenör Nuri Boytorun'a "Hocam, beni de deneyin" dediğinde ağır sıkletlerden Sabri Demiray'la Murat Hersekli: "İrfan acemidir, bizi sakatlar, onunla güreşmeyiz" dediler. Nuri Hoca, İrfan Atan'ı bir kafakolla pul gibi yere yapıştırdıktan sonra "İşte korktuğunuz adam" dedi. Bunun üzerine İrfan Atan yeniden söz aldı: "Siz büyüğümüzsünüz diye sıkı tutmadım, isterseniz sıkı güreşelim." Nuri Hoca kabul etti ve Hocasını budlarından 4-5 kez budayan İrfan Atan, tuşları bulunca, Nuri Hoca: "Sende iş var" diyerek O'nu Milli Takıma aldı. Bir ay sonra İstanbul'da İsveçli Bertil Antonsson'u yendiğinde cadde ve sokaklara çıkamadı çünki trafik duruyordu, böylesine bir zaferdi. NOT
Şahsen büyük değer verdiğim GSG Müdürü Sayın Kemal Mutlu ile kişisel bir kavgam yok; kalemin doğrusunu yazmasına, ben bile engel olamam! "Sayın Mutlu, İzmir'deki Yıldızlar Avrupa Şampiyonası'nın sadece açılışına" geldi, gitti. Milli Takımımızın Avrupa Şampiyonu olduğunu göremedi, ben bunu yazdım. Doğrusu da bu!
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |