T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

İ Z L E N İ M

SSK'lının bitmeyen çilesi

SSK kurumlarında işlemler doğru dürüst yapılamıyor, eksiklikler ve yanlışlıklar birbirini takip ediyorsa, hatta "iş güvencesi" adı altında bazı hukuki çalışmaların yapıldığı bu günlerde, vatandaş işinden ve aşından ediliyorsa bu kurumun tartışılması gerekmez mi? Belgeli, şahitli ısbatlı bir konuyu arz etmek istiyorum...

Bugün git 15 gün sonra gel

Kolu hem çıkan, hem de kırılan bir vatandaş Ankara Dışkapı Hastanesinin acil servisine götürülür. Gece olmasına rağmen gerekli ihtimam gösterilip hastanın kolu sarıldıktan sonra "şimdi git 15 gün sonra gel" denir. Ancak aradan iki gün geçmeden hasta ağrı ve sızılardan duramamaktadır. İki gün sonra aynı servise gider. Bir de ne görsünler kol morarmıştır! Hemen filmi çekilir, meğer bazı ezilmeler vardır, bu ezilmeler sıkı sarılmasından dolayı morarmasına neden olmuştur. O doktorlar da kolu sarıp "15 gün sonra gel" derler. Ancak kol yine inanılmaz bir acı içerisindedir, 5 gün sonra tekrar hastaneye gider, kendisi ile ilgilenen olmayınca zar zor hastane Başhekimine ulaşır durumunu anlatır ve sayın başhekimden aldığı cevap oldukca enteresandır: "Madem kolunuz bu kadar ağrıyor neden dışarıda bir doktor muayenehanesine gitmediniz!"

Doktor ameliyatta yarın gel

Hasta bu durumda hayretler içinde kalmıştır, başhekim yine de ilgilenir. Ancak burada bir aksilik olmuştur, doktor hastanın dosyasına bakınca "siz bizim bölümün hastası değilsiniz" diyerek kısım şefinin adını verir. Hasta kısım şefini sorduğunda "ameliyatta" cevabını alır. Aradan üç saat geçmiştir, tekrar sorar, yine ameliyatta derler. Hasta bu arada başhekimin sekreterine gider ve durumu anlatır, tecrübeli sekreter doktoru cep telefonundan arar, bir de ne olsa iyi... doktor çoktan hastaneden ayrılmıştır. Hastayı telefonla görüştürür, doktor, "beyefendi ağrılarınız fazlaysa geleyim, yoksa yarın polikliniğe gelin orada çözüm yolu buluruz" der. Hasta çaresiz kabul eder. Fakat hasta bakar ki SSK hastanesinde umut yoktur, önce Trafik Hastanesi, daha sonra da Gazi Hastanesi'ne gider. Kolun emarının çekilmesi gerektiği bildirilir. Bir sonraki gün SSK Etlik Polikliniğine giden hasta Gazi Hastanesi'ne sevk edilir, çünkü aynı zamanda emarı çekileceği ve SSK Hastanelerinde bu işlemin yapılamaması söz konusudur. Bu sevk işlemleri yapılırken tam 9 işlem yapılır ve her gittiği yerde saatlerce sıra bekler... Sonuçta Bakan Yaşar Okuyan'ın hastanelerinden kurtulmuştur...

Gazi Hastanesindeki doktorlar da, Trafik Hastanesi'ndeki doktorlar da hastanın kırık ve çıkık kolu üzerinde şöyle bir teşhis koyarlar "Kol fazla hareketsiz kaldığı için kireçlenme olmuştur, fizik tedavi gereklidir!" Hasta fizik tedavi için (aradan 5 ay geçmesine rağmen) her hangi bir başvuruda bulunmamıştır, çünkü "SSK hastanelerine gitmektense acı çekmek daha evladır" fikri ağır basmaktadır. Şimdiki günlerde kol ağrıları devam etmektedir. Yaptığı hareketlerle kendi kendini tedavi etme cihetine gitmiştir ki bu da bir başka acı gerçektir.

Kuyruklar bitmek bilmiyor

Bu örnekler SSK teşkilatlarında ve hastanelerinde yaşanan acı gerçeklerdir. Dışkapı Hastanesi Başhekim Yardımcılarından birisi "artık telefonla randevu sistemine geçtik ve rahatladık" dese de halkımız böyle düşünmemekte ve telefonla randevu almanın Fizana gidip gelecek kadar zaman aldığını ileri sürmektedir. Hastanelerdeki drametik olayların hesabını yapabilmek mümkün değildir. Sabahın erken saatlerinde başlayıp akşama kadar devam eden sıralar, ilaç kuyrukları, muayene kuyruğu, film kuyruğu.. hele bir de fiş alma kuyruğu yok mu, insanları canından bezdirmektedir. Zaten görülen kare resimden de anlaşılıyor.. Burası bir mahşer günü değil. Burası SSK Etlik Polikliniği'nde çekilen bir estantane.. Bu olay her gün yaşanmakta ve önce SSK'lıların, daha sonra da ülkemizin durumunu gözler önüne sermektedir.

Belki sayın bakan "ben ne yapabilirim, aciz kaldım" diyebilir ve aczini normal karşılıyorum, ancak mevcut iktidarın bakanı olduğu için onun iyi niyetinin hiç bir anlam ifade edemeyeceğini düşünüyorum, çünkü benim ülkemi "çözümsüzlüğe" bu hükümet sürüklemiştir.

 

MAALESEF EMEKLİ OLAMADINIZ BEYEFENDİ
Bir vatandaş, emekliliğinin geldiği düşüncesiyle Ankara İhtiyarlık şubesine gider. Yetkililer "senin günün dolmuş ama bir ay daha çalış ne olur ne olmaz" diyerek bir ay sonra emekli olabileceğini beyan ederler. Vatandaş bir ay sonra tekrar aynı kuruma gidip başvurusunu yaptıktan sonra "evet sizi emekli edeceğiz, gidip iş yerinizden ilişkinizi kesin" derler. Emekli adayı sevinçle iş yerine gidip ilişkisini keser ve evraklarla kurumuna dönüp dosyasını teslim eder. Aradan bir ay geçtikten sonra yetkililere bir ay sonra telefon eder ve aldığı cevap sevindiricidir "emeklilik işlemlerinizi tamamladık, maaşınızı da bağladık, gelip cüzdanınızı alabilirsiniz" derler. Bunun üzerine kuruma gelen emekli adayı şu acı gerçekle karşılaşır "beyefendi sizin hesabınız yanlış yapılmış, maalesef emekli olamıyorsunuz!" Şaşırıp kalmıştır. Her şey bir tarafa, evine eyaline ne diyecektir, çoluk çocuğunu nasıl ikna edecektir?

11 Temmuz 2001
Çarşamba
 
Künye
Temsilcilikler
Reklam Tarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED