T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Toplumun suyu ulemadır

Kınalızâde Ali Efendi, "Toplum yapısının ana unsurları da tıpkı insan bedeninin ana unsurları gibidir" der. Birinci unsur sudur. Toplumun suyu ulemadır. Toplumun ateş unsuru, savaşçı (muharip) sınıftır. Toplumun havası, tüccar sınıftır. Tarımla uğraşanlar ise, toplumun toprağını teşkil eder.

Anasır-ı erbaa, eskimez bir tasnif. Hayat dört şeyle kaimdir: Su, ateş, hava ve toprak. Kınalızâde Ali Efendi, "Toplum yapısının ana unsurları da tıpkı insan bedeninin ana unsurları gibidir" der.

Birinci unsur sudur. Toplumun suyu ulemadır. En geniş anlamda, topluma bilgisiyle hizmet edenler: Alim ve fakihler, yazarlar, iktisatçılar, hekimler, şairler, müneccim ve mühendisler. Nasıl her canlı sudan yaratılmışsa, toplum denen canlı da bunlardan hayat bulmaktadır.

Toplumun ateş unsuru, savaşçı (muharip) sınıftır. Bunlar ülkenin iç ve dış güvenliğini sağlar. Muharip sınıfın görevini hakkıyla yerine getirmemesi veya üstüne vazife olmayan işlere girişmesi, toplumun huzur ve sükûnunu alt üst eder.

Toplumun havası, tüccar sınıftır. Hayatın intizamını temin için tüccar, zaruri malları uzak diyarlardan getirip halkın istifadesine sunar.

Tarımla uğraşanlar ise, toplumun toprağını teşkil eder. Bunlar halkın yiyeceğini, her türlü sebze ve meyve ihtiyacını temin ederler. Bunların çalışması diğer sınıfların çalışmalarından daha ehemmiyetlidir. (Bkz. Devlet ve Aile Ahlakı, İstanbul: Tercüman 1001 Eser, ts, s. 217 vd.)

Kınalızade, temel meselenin bu unsurlar arasındaki dengenin sürdürülmesi olduğunu söyler. "Bedenimizdeki uzuvlardan birinin diğerlerine üstün gelmesi ve tecavüzü hastalığa sebep olduğu gibi, bu sınıflardan birinin diğerine karışması da kurulmuş olan nizamın bozulmasına sebep olur. Mesela herkes tarımla uğraşırsa askerî güç azalır. Askerler iş hayatına karışırlarsa yine bozuk düzen meydana gelir. Hikâye olunduğuna göre, Kisra Hürmüz'ün bazı vezirleri başka beldelerden çok kıymetli taçlar ve cevherler geldiğini, şayet hükümdar adına bunlar satın alınırsa çok kazanç elde edilebileceğini arz ettiler. Hükümdar şu cevabı verdi: Cenab-ı Hak bize saltanat nasip etti. Halkımıza da ticaretle uğraşmak ve bu yoldan rızık temin etmek nimetini verdi. Eğer biz ticaretle meşgul olursak, hükümdarlığı ve devlet idaresini kim yerine getirir? Ticaretle meşgul olanlar nasıl geçinirler?"

Rivayet edilir ki, Tokugawa Japonya'sının ilk hükümdarı (şogun) Ieyasu, son savaşını kazanıp başa geçtikten sonra, bir daha at binmemiş! "Savaş at sırtında kazanılır, fakat ülke at sırtında yönetilemez" diyesiymiş. Kemal Tahir de Kurt Kanunu'nda silah hevesinden bir türlü kurtulamayan İttihatçılar'ı yerden yere vurur: "Vazgeçmediniz gitti şu tabanca oyunlarından. Muhalefette düşürmediniz elinizden. İktidarda hiç bırakmadınız. Anlatamadım size tabancayla devlet idare edilemeyeceğini. Tabancalık iş değil bu bizim içine düştüğümüz bela, tüfekle topla bile üstesinden gelinecek iş değil."

Aklı karışıklar için kılavuz

Geçen hafta Maimonides'ten Schumacher'e uzanan bir ahlakî çizgiden söz etmiştim. Yazının uzun geldiği için kırpılan kısmını bu hafta sunuyorum. Bayramda ise, İmam Gazali'den hareketle İslam iktisat ahlâkından söz etmeye çalışacağım.

Maimonides'e gore, insanoğlu eğer ilahî ihsana lâyık olmayı, neticede kurtuluşa ermeyi arıyorsa, takip edeceği tek yol sahih bilgi yoludur. Salih amel, sahih bilgiden çıkar. Allah'ın rızasına uygun ameller, Allah'ın sahih ve kâmil bilgisinden kaynaklanır. Hakikat zihinlere uygun yollarla yerleşmeli ve eminlik (kesinlik) size tesadüf yoluyla gelmemelidir. Bilgi insanın nihaî mutluluğudur ve insan nihaî mutluluğa bilgi sayesinde ulaşır. İnsan aklı bir kez harekete geçirildi mi faal akla katılabilir ve kendisinden doğduğu ilahî hakikatle bütünleşebilir. Ölümsüzlük verilmez, kazanılır. Bilgi yolu böyle bir ödülü hak etmenin tek yoludur. İnsanda çeşitli tekemmül dereceleri vardır. En aşağı insanlar sadece servet olgunluğuna sahip olanlardır, onlardan sonra fizikî sağlık sahibi olanlar, en üstte ise erdemliler yani ilahî yasaya muti olanlar.

Maimonides'in tekemmül dereceleri Schumacher'in kitabına ilham kaynağı olmuş: Bu dünyada aşağı varlık kademeleri ve yüksek varlık kademeleri vardır. En üst kademe kendinin bilincinde olma kademesidir. Bu kademeye yükselen insan, gizil güçlerini harekete geçirip daha yüksek varlık alanlarına erişebilir. İnsanoğlunu yüksek kademelerin hakikatını araştırmaktan alıkoyan ve onu aşağı kademelere hapseden modern yaklaşımın temel dayanağı Descartes. Kartezyen akılyürütme bizi 'anlamak için bilim'den 'manipüle etmek için bilim'e götürdü. Bilginin gayesi hakikatla örtüşmek değil, maddî dünyada etkin biçimde faaliyet göstermek oldu. Böylece 'çoğulcu' bir dünyaya ulaştık, ilahlarla dolu bir dünya: Servet, bilgi uğruna bilgi, hareket hızı, piyasa büyüklüğü, değişim hızı, eğitim 'miktarı', hastane sayısı ve daha nice kutsal inek. Amansız mantığı ile Kartezyen devrim insanı, onun insanlığını idame ettiren yüksek kademelerden ayırdı. İnsanoğlu göklerin (Mavera) kapılarını kendisine kapattı ve muazzam enerji ve hüner ile kendini yeryüzüne (Masiva) hapsetmeye çalıştı. Şimdi yeryüzünün ancak bir konaklama mevkii olduğunu, dolayısıyla Göklere erişmeyi reddetmenin Cehenneme gönülsüz bir alçalma mânasına geldiğini keşfediyor.

Modern dünyanın dinsiz yaşama tecrübesi başarısız oldu. Peki bir geri dönüş, bir metanoia mümkün olabilir mi? Evet, diyor Schumacher: Yeryüzünün cömertliği bütün insanları doyurmamıza yeter; Yeryüzünü sağlıklı bir mekân olarak muhafaza etmek için gerekli ekoloji bilgisine sahibiz; Yeryüzünde herkesin yeterli barınağa sahip olabileceği kadar alan ve yeterli maddeler mevcuttur; hiç kimsenin sefalet içinde yaşamasını gerektirmeyecek ölçüde yeterli ihtiyaç maddelerini üretmede oldukça mahiriz. Yeterli miktarı nasıl temin edebileceğimizi biliyoruz; bu iş için herhangi bir saldırgan teknolojiye ihtiyacımız yok. (Bkz. E. F. Schumacher: Aklıkarışıklar İçin Kılavuz, İstanbul: İz, 3. Baskı 1998.)

Evet, bütün mesele kalbin hastalığını gidermede. Bunun için ciddi bir manevî dönüşüme ihtiyaç var. Ve dönüşüm mimarlarına.


1 Aralık 2002
Pazar
 
MUSTAFA ÖZEL


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED