T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Şiir 'ihmal'e gelmez ve 'ihanet'i affetmez!

Evet, asla 'ihmal'e gelmez ve 'ihanet'i affetmez! Gelmiyor!.. Affetmiyor!.. Bunu, nereden mi biliyorum?

Elbette, başına gelen her şair gibi, öncelikle kendi tecrübelerimden biliyorum!

Sonra, bu 'vukuat'ı yaşamış ve yaşamakta olan kimi şairlerin düçar kaldıkları kuraklık ve çölleşmeden biliyorum..

Yani...

Gündelik yaşantının gaileleriyle boğuşmaktan, şiirin dünyasına geçici de olsa soğuk kaldığım ve şiirle arama sanki hiç kapanmayacak sandığım mesafelerin girdiği günlerden..

Bir taraftan, şiirsiz kalmanın verdiği iç sıkıntısıyla cedelleştiğim, diğer taraftan, şiirin, hayatı tazeleyici ve insana varoluş sevinci/mutluluğu veren gücünü tümüyle kaybetmekten korktuğum günlerden..

Her şair gibi, içten içe kendimi şiir konusunda 'vazifeli' saydığım bir hâlin, bundan böyle artık benden ebediyyen alınmış olduğu endişesiyle o boğucu/yaralayıcı hisse yenik düşeyazdığım günlerden..

Günün birinde nasıl olsa dönerim, şeklindeki sözüm ona tesellilerin anlamını, işlevini, değerini, bağlamını yitirebileceğini gördüğüm günlerden..

Gerek algılayış, gerek donanım, gerekse mîzaç olarak "Ben istediğim zaman oturur şiirimi yazarım kardeşim" -Böylelerini hiç anlamadım bugüne kadar ve zaten bu görüşte olan tanıdıklarımın hemen hepsi, bugün, şiirle aralarındaki mesafeyi kapatabilecek bir hayat pratiğine gitgide daha bir yabancılar, ne yazık ki!- türü yaklaşımların çok dışında ve uzağında bulunduğumu hissettiğim için, şiirle aramda oluşan bu boşluğu nasıl doldururum, doldurabilecek miyim acaba, diye kıvrandığım günlerden..

Şiirin, şairin varoluşunu tamamlayan/bütünleyen manevî bir iklim doğurduğu ve dolayısıyla şairin, hayatı boyunca onun yerine ikâme edebilecek her türlü şanstan/imkândan yoksun olduğu gerçeğiyle yüz yüze kaldığım günlerden..

Şiir karşısında, ona 'şiirsizlik'le inat etmenin nafile, anlamsız ve lüzumsuz bir çaba olduğunu ve bunun bedelinin şaire kaldıramayacağı yükler getirdiğini idrak ettiğim günlerden..

Şiirin, aslında çok 'kıskanç' olduğunu ve bunu, farkında varmadan denemenin bile şairin hayatında telâfisi imkânsız sığlıklara sebebiyet verdiğini yaşadığım günlerden..

...

Ve izlediğim kadarıyla, bir zamanlar, parlak sayılabilecek şiir çıkışları bugün dumura uğramış birtakım şairlerin (şiirsiz) hâllerinden.

...

Eğer, "Şiir 'ihmal'e gelmez ve 'ihanet'i affetmez!" yargısını hafife alan ya da bu olguya burun kıvıran varsa aramızda, ne diyelim; "Halep oradaysa, arşın burada"..

Acaba, şiir neden 'ihmal'e gelmez ve 'ihanet'i niçin affetmez; ne dersiniz?

Benim cevabım, kısmetse haftaya bu köşede...


23 Eylül 2002
Pazartesi
 
İHSAN DENİZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED