T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Pis bombalar

Aslına bakılırsa, ABD ve müttefiklerinin izlediği 'terör politikası' yeni terörist eylemleri kışkırttığı için, "Bir el-Kaide hücresi daha ele geçirildi", ya da "Bir el-Kaide mensubu pis bomba planlarıyla yakalandı" türünden haberlerin kamuoyunu heyecanlandırması gerekirdi. Nedense öyle olmadı; tersine, aklı başında bir çok yorumcu, "Yemezler" anlamına gelen yazılarla Amerikan yönetimine karşı-tavır aldı...

Şöyle bir sahneyi gözünüzün önünde canlandırın: ABD başkanı bir üniversitenin mezuniyet törenine çağrılıyor; kendisine fahri doktora da verilecek... Tören bir stadyumda yapılıyor ve 55 bin kişi tribünleri doldurmuş... Misafirler stadyuma girmeden önce şu anons yapılıyor: "Üniversitemizin bütün dâvetlileri aynı saygıyı görmelidir; aleyhte gösteriler, yuhlamalar ihraç edilme ve tutuklanmayı getirecektir."

Bu olay, Ohio Üniversitesi'nin mezuniyet töreninde aynen yaşandı; Başkan Bush stada girmeden önce kalabalıkların uyarılması gerekti.

Şu anda, ABD'de, gerçekten ilginç gelişmeler yaşanıyor...

Bunlardan biri, şimdilerde liberal veya muhafazakâr kimlikle tanınmaya gayret eden kimilerinin, "Bush biliyordu" haberleri üzerine takındıkları tavır... Bizdeki benzerleri, geçmişte yazdıklarını unutturabilmek için, konudan uzak duruyorlar; ABD'dekiler ise, "Komplo teorilerine inanmayın" türü karşı-saldırıya geçmeyi yeğlediler...

Gazetelerde, başta Başkan Bush olmak üzere ABD yönetiminin, 11 Eylül'ün geleceğinden önceden haberdar edildiklerine dair haberler çıkıyor; buna karşılık, bazıları, "Hiç bilselerdi sessiz kalırlar mıydı?" savunusu ardından, "Bu iddiaları ortaya atanlar komplocu" diye yazıyorlar...

Oysa, mızrak çuvala sığmıyor. İsrail, İngiliz, Mısır, Alman, İtalyan, Fransız gizli servisleri, ellerindeki bilgileri değerlendirip, Washington'a, "Saldırıya uğrayacaksın" uyarısında bulunmuşlar... Dahası, FBI içerisinde, görevini ciddiye alan memurlar, ellerindeki verileri değerlendirip, üstlerini, "Terör eylemleri hazırlığı yapanlar var" diye uyarmışlar... FBI, "Bazı Arap gençler havacılık eğitimi alıyorlar; davranışları kuşkulu" bilgisine de sahipmiş, "İkiz kuleler, Pentagon ve Beyaz Saray'ın saldırı hedefi seçildiği" istihbaratına da... FBI ajanı Coleen Rowley, bunları, Senato'daki soruşturma komitesi önünde bir bir anlattı... Ancak, ne hikmetse, bu bilgileri değerlendirip tedbir alması gerekenler kulakları üzerine yatmışlar...

Bu gerçekler ortada dururken, birilerinin, "Komplocu, komplocu..." diye boşluklara saldırmasını anlamak gerçekten zor. Bunlardan biri karşıma çıksa, "Be adam" diyeceğim, "W. Bush, yuhalanırım endişesiyle topluluk karşısına çıkamıyor, onu savunmak sana mı düştü?" Bush'un adamlarının ortalığa korku salmak için yaptıkları açıklamalara inanan pek az kişi var ABD'de; hiç değilse bu durum gözleri açmalı...

Şu sıralarda, önceleri sesini çıkarmayan yazar ve yorumculardan bir bölümü, açık açık, "Haberler manipüle ediliyor; amaç, demokratik hak ve özgürlüklerin gasbı, ülkenin bir diktatörlüğe dönüştürülmesi" diye yazmaya başladılar. Bu görüşler henüz New York Times ve Washington Post'a kadar tırmanmadı, ancak orada da, William Safire gibi 'fanatik' bilinen bir yazar bile, "Yönetimin 11 Eylül'ü önceden bildiği iddiaları hakkında derinlemesine bir soruşturmaya ihtiyaç var" tezine destek verdi...

W. Bush'a, "Amerika'ya büyük bir saldırı hazırlığı var" istihbaratı en son 5 Ağustos 2001 tarihinde aktarıldı. Bush'un bu istihbarat üzerine yaptığı, ister inanın ister inanmayın, Teksas'taki çiftliğine çekilmek oldu. Tam bir ay kaldı ABD başkanı çiftliğinde. 11 Eylül günü ikiz kulelere saldırıldığında, ikinci saldırı sonuna kadar, okuma gününe katıldığı ilkokuldan ayrılmadı W. Bush... Sonrası ise, bugüne kadar "Neden?" sorusunun bir türlü mantıklı bir cevaba kavuşturulamadığı bir garipliktir; W. Bush, 'Air Force One' uçağına atladığı gibi, Nebraska'daki devlet sığınağına koştu...

Geçtiğimiz pazartesi günü, adalet bakanı John Ashcroft, "Pis bombayla Amerikan hedeflerine saldırmaya hazırlanan Abdullah el-Muhacir adlı bir el-Kaide mensubu yakalandı" açıklamasıyla kamuoyu önüne çıktı. Amerikan gazete ve televizyonları, günler boyu, "Sınırlarımız elek gibi, tedbirler artırılmalı" yayınları yaptıktan sonra, Ashcroft'un vermeyi unuttuğu ayrıntılar su yüzünde belirdi. Meğer el-Muhacir, New York doğumlu, Şikago'da yetişmiş Jose Padilla değil miymiş? Öyle bir gün önce değil, tam bir ay önce, Şikago havaalanında tutuklanmış... ABD vatandaşı olarak hakkı bulunduğu halde yargıç karşısına çıkartılmamış Padillo. Bunun bir tek sebebi olabilir: Suçlayanların elinde yeterli kanıt bulunmaması...

'Kanıt', hatırlayacaksınız, 11 Eylül eylemleri söz konusu olduğunda da sıkça kullanılan bir sözcüktü; ABD elinde 'kanıt' olmadığı halde Afganistan'a savaş açtı. Aradan bunca ay geçti; FBI başkanı Robert Mueller, 19 Nisan 2002 tarihinde, San Fransisco'daki Commonwealth Club'ta yaptığı konuşmada, "Araştırmalarımız sırasında, ne ABD'de ne de Afganistan'da, 11 Eylül zanlılarına işaret eden en ufak bir kanıt bile ele geçirebilmiş değiliz" itirafında bulundu...

Pis bomba, hem de bir değil birkaçı birden, kamuoyunun görüşünü bulandırmak üzere atılıp duruyor...


16 Haziran 2002
Pazar
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED