T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Kültürel hayat ve propaganda

Sanat ve edebiyat ürünlerinin bizzat müellifi tarafından bir maksada (herhangi bir ideolojiye) alet olarak meydana getirilmesi (kullanılması) bir şeydir; aynı ürünlerin müellifinin dışında kalan güçler tarafından aynı konulara âlet edilmesi başka bir şeydir. Konunun birinci kesiminde yer alan durumun tartışılması sanat ve edebiyat alanı içinde kalır. Bu demektir ki, müellif meydana getirdiği ürününü siyasal (veya en genelde dünyevî) görüşlerinin aleti olarak kullanabilir mi, böyle yapması ne ölçüde doğrudur, ne ölçüde onaylanabilir.. bu konular, sanat ve edebiyat alanının içinde kalan bir tartışmaya yol açar. Kimileri böyle bir şeyin, işin tabiatı gereği varbulunduğunu; hatta sanatçı istemese bile, ürünün belli bir kültürel ortam içinde meydana getirilmesinin doğal sonucu olarak o kültürün değerlerine kendiliğinden sözcülük ede(bile)ceğini ileri sürebilir ve savunabilir. Karşı görüşte olanlarsa, bu işin, sanatçının özel çabası ile mümkün olabileceğini ileri sürebilir. Nitekim, tartışmanın her iki yanında yer alan ve argümanlarını başarıyla savunan görüş sahipleri bulunmaktadır.

Sanat ve edebiyat ürününün, sanat ve edebiyat alanı içinde kalmak suretiyle, bir ideolojinin hizmetinde kullanılıp kullanılmayacağı tartışması meşrudur. Oysa, sanat ve edebiyat dışı "güçler"in, aynı ürünleri kendilerinin veya başkalarının çıkarı için kullanmak üzere yola çıkmaları, tartışma zemininin meşruiyetini şaibeli hale getirir. Diyelim ki, bir Soljenitsin veya bir Pasternak, yaşadıkları dönemde, muhalefet ettikleri Sovyet rejimini, edebiyat ölçülerini de zedelemeden romanlarında eleştirdiler; bu durum, edebiyat alanı içinde yer alarak yapıldığı ve edebiyatın iç değerlerini ihlal etmeden gerçekleştirildiği için meşrudur. Ancak aynı yazarların, aynı ürünleri, edebiyat dışı bir güç tarafından (diyelim ki Nobel Ödülü organizasyonu veya CIA tarafından), üstelik belki de yazarın emeline de uygun amaçlarla (yani Sovyet rejimine muhalefeti körükleme maksadıyla) kullanılırsa, burada, o işin meşruiyeti tartışmalı bir hale dönüşür. Yazarın yaptığı ile yazarın dışında kalan gücün yaptığı iş sonuçta aynı kapıya çıkmıyor mu, dolayısıyla birini meşru görmemizi, ötekinin meşruiyetini sorgulamamızı gerektiren sebep ne olabilir, sorusu ortaya çıkabilir. Bu, bence, savaşla katliam; veya müsadereile hırsızlık arasındaki fark gibidir. Her ikisinde de belki insanların ölümüne yol açılmakta; her ikisinde de belki birilerinin malı onların iradesi dışında ellerinden alınmaktadır; ancak biri meşru bir zemin içinde kalarak, öteki gayrımeşru bir zeminde bu sonuca varmaktadır.

Nobel Ödülü'nün, saf bilimsel ve edebî maksatlar dışında kullanıldığı her defasında, bu ödülün meşruiyeti sorgulama alanının içine düşer. Eğer CIA da, bazı yazarlar aracılığı ile ABD piyasasına uygun düşecek bir ortamın oluşturulmasına önayak oluyorsa, bu çabaların da meşruiyeti sorgulanmalıdır. 17 Haziran 2002 tarihli Yeni Şafak'ta soğuk savaş döneminde ve halen, CIA'nın kültürel savaşta, bir çok ünlü yazarın (Ignecio Silone, Raymond Aron, Arthur Koestler, George Orwell, J. Paul Sartre vb.) hizmetinden yararlandığına ilişkin bir haber vardı. Adı geçen yazarların siyasal görüşleri CIA ile yüzde yüz örtüşse bile, onların adı geçen kuruluşa ve o kuruluşun siyasal emellerine kişisel olarak hizmet etme durumları ile, eserlerini aynı emele alet etme durumunu birbirinden ayırmamız gerekir, diye düşünüyorum. Biri meşru iken, ötekinin meşruiyeti bence tartışmalıdır. CIA'nın bu yazarların hasbî olarak meydana getirdikleri eserlerden, yazarın iznini alarak (hatta almadan, izin alıp almamak da farklı bir hukukî meselenin konusudur) istifade etmesi anlaşılabilir bir olaydır. Ama aynı kuruluşun, bu yazarlara eser sipariş etmesi işin mahiyetini tümüyle değiştirir. Hele de, özgürlüğüm elden gidecek kaygısıyla Nobel Ödülü'nü almayı reddeden Sartre gibi adların, böylesi oyunların içinde yer aldığını görmek insanı şaşkınlığa uğratıyor. Kimbilir, belki de, böylesi kirli bir zeminde, asıl şaşılacak olan bizim gibi insanların saflığıdır.


27 Haziran 2002
Perşembe
 
RASİM ÖZDENÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED