T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Yanılıyorsun Rauf abi, yanılıyorsun...

Rauf Tamer ağabeyimiz yazmış, "Ne var bunda" diyor, "milliyetçi sağcıyla, ulusal solcu kuva-yı milliye temelinde birleşmişler? Siyasî uzlaşma açısından hiç de fena görünmüyor..."

E ben de tersini savunmuyorum ki üstad.

Yakışıyorlar da...

Zaten hiç ayrılmamışlardı ki!

Soğuk savaşın "zorunlu" kıldığı ve bir CIA tertibi olduğu bugün apaçık görülen "sol-sağ" kutuplaşmasında birbirlerinin kanına ekmek doğramış, karşılıklı bilmem kaç bin "şehit" vermişlerdi; lakin, bu görece ayrışma aynı kökene ait olmadıklarını göstermiyor.

İttihat ve Terakki'nin evlatları birbirlerini yemişlerdi alt tarafı.

Üç-beş bin insan ölmüştü.

Amerika öyle istemişti.

Amerika şimdi de belki demokratikleşmeye, hak ve özgürlüklere, hatta Avrupa Birliği sürecine karşı "tarihsel konsensus"un canlanmasını istiyor.

Avrupa Birliği'ne karşı kuva-yı milliye!

Yalnız, anlayamadığım nokta şu:

Hiçbir zaman bu toprakların ruhuyla, ahlakıyla, kültürüyle kesişmemiş (örtüşmemiş, örtüşmeyi zül addetmiş) insanlar nereden de "kuva-yı milliye ruhu"nu temsil ediyorlar?

Ayıp olmuyor mu?

Çin'den, Mao'dan, Pol Pot hergelesinden dolana dolana gelip "kemalizm"e kapağı atmış, ama hangi gizli servis adına çalıştığı malum ajan bozuntularıyla mı siyasî uzlaşma?

"Çok partili hayat Osmanlı gericiliğidir" diyen cuntacı artıklarıyla mı?

Güya "ürkek" değil "erkek" milliyetçilerle mi?

"CHP'ye ne hacet. Biz varız ya..." muhafazakâr statükocularla mı?

Görev yaptığı dönem içinde İsrail'i su yolu yapan ve ülkesi aleyhindeki her türlü anlaşmayı "stratejik işbirliği" kılıfı geçirerek yediren kazurat takımıyla mı?

Demokrasiyi katletmekle övünüp, bir de "balans ayarı" çektiğini itiraf eden postmodern darbecilerle mi?

Yanılıyorsun üstad!

Buradan "uyum" ve "istikrar" çıkmaz.

Elbette bölünme tehlikesine karşı duralım, elbette millî bütünlüğümüzü koruyalım, elbette Karen Fogg hemşirenin ve Avrupa Birliği'nin olanca iğvasından sakınalım, elbette güzel memleketimizi iç ve dış tehditlere karşı koruyup gözetelim.

Gerekirse silaha da sarılalım.

Mümtaz solcularla, ürkek milliyetçilerle, mütekait cuntacılarla, kimliği meşkuk ajanlarla, balansçılarla, "içe kapanmacı" ideologlarla aynı safta duralım.

Ama şu "içeri"ye de bir çeki-düzen verelim.

Demokratik hak ve özgürlükleri budayan, okul önlerinde öğrenci coplatan, demokrasiye balans ayarı çektiğini itiraf edip sivil toplumun canını okuyanlara karşı da aynı kuva-yı milliye celadetini gösterelim.

Ama yeni bir oyun "tezgahlanıyor", korkarım ki.

Milletimizi, öncekilerden besbeter acılara garkedecek "pis" ve "sinsi" bir oyun.

Yeni aktörler var şimdi ortada...

Yeni bir dekor...

Yeni bir suflaj...

Maksat ne? Maksat, "içe kapanma"nın ideolojik altyapısını oluşturup, "tarihsel statüko"ya meşruiyet sağlamak...

Sen bütün bunları görmeyecek adam değildin ama...


1 Mart 2002
Cuma
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED