T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Pozitivizm ve manevi dünya

Son haftanın Alem dergisinde, ünlü kalp cerrahı Mehmet Öz ile, derginin genel yayın müdürü Berna Ertan'ın yaptığı bir röportaj var. Mehmet Öz, kaç tane üniversite bitirmiş, sahasında otorite haline gelmiş bir doktor.

Berna Ertan'a aynen şunları söylüyor: "Hastalara inançlarına göre dua ettiriyoruz. Etkisini tam olarak bilmiyorum. Araştırma sürüyor. Ama başlangıca göre farklılıklar gördük. Görmesek ikinci basamağa geçmezdik. Bazen hiç tedavisi olmayan bir hasta inancı sayesinde iyileşiyor. Bunun örneklerini doktorlar çok yaşıyor."

Manevî alan

Din düşmanı olan pozivitist zevat, herhalde, bir bilim adamının yukarıdaki açıklamalarına çok şaşıracaktır.

Mehmet Öz, enerji konusuna da merak sarmış. Tibet'e gidip Dalay Lama ile görüşmüş: "Biz damarları tıkalı diyoruz, o, şakraları kapalı teşhisini koyup, enerji vermek suretiyle tedavi ediyor."

Demek bilimin izah edemediği çok şey var. Uzak Doğu bilimi de, bioenerji ve akupunktur yoluyla, farklı bir tedavi yöntemi benimsiyor. Onlara göre, vücutta enerji dolaşımı, şakralar kapanınca sağlanamıyor; yeterli enerji alamayan organlar hastalanıyor. Akupunktur ve bioenerji, bedeni normal ritmine döndürüyor.

Tamamen aç kalarak, vücudu toksinlerden (zararlı maddelerden) arındırıp, tedavi edenler de var. Bir başka yol da, ayaktaki bazı noktalara basarak –refleksoloji denilen yöntemle– organları eski sağlığına kavuşturmak.

Demek, bilim konusunda dahi çok boyutlu düşünmeyi, madde dünyasını aşmayı öğrenmek lâzım.

Oysa Türkiye'de, modası geçmiş bir pozitivist yaklaşım geçerli. Belki de manevî boyutu bu kadar ihmal ettiğimiz için, sıkılmış üzüme döndük. Bir kere ahlâk, terbiye, vefa kalmadı. Köşe dönmecilik ve kapkaççılık revaçta. Yalan, dolan, riya...

Bir ilim adamı, kalp hastalarının tedavisine, duanın olumlu tesir yaptığını söyleyebiliyorsa, o zaman Gölcük'teki depremi 28 Şubat'a bağlayanları niçin cezalandırıyorsunuz?

Mehmet Kutlular, nihayet cezaevinden çıktı. Belki Mehmet Öz Türkiye'de yaşasaydı, onu tıkardık kodese. Öyle ya, ne demek dua ile iyileşmek! Bu ne irtica!

Değirmenin suyu

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, Bayındırbank yöneticilerinin mal varlığına tedbir koydurdu ama, icra-iflas davasını 6 ay içinde açmayınca tedbir ortadan kalktı. (27 Şubat 2002 - Hürriyet)

Siz tutun asıl bu ihmali yapanları cezalandırın.

Zaten haklarında icra-iflas davası açılanların hayatında da bir değişiklik yok. Her biri, işinin başında, lüks içinde yaşıyor.

Bu değirmenin suyu nereden geliyor?

* * *

AK Parti milletvekili Ergun Dağcıoğlu 13/12/2001'de Kemal Derviş'e 6 aylık süre içinde bazı işlemler gerçekleşmezse, borçlu olanların mükellefiyetinin kalkıp kalkmayacağını sormuştu. Bu sorusuna bir türlü cevap alamaması bir yana, Bayındırbank'a 6 ay içinde dava açılmadığı, bu yüzden yöneticilerin mal varlığı üzerindeki tedbirin kalktığı ortaya çıktı.

Kamuyu zarara uğratanlardan acaba ne zaman hesap sorulacak? Bu ne biçim ihmal? İhmal mi, yoksa işin içinde kasıt mı var? Tedbir kalkınca, acaba bu kişilerin bazı mallarını kaçırmaları imkânı doğdu mu?

Bu da bilinmiyor.

Sorular

İşte Kemal Derviş'e yöneltilen sorulardan bazıları: 1) El konulan bankaların sahiplerinin ayrı ayrı, yurt içi ve yurt dışı mal varlıklarının dökümü nedir?

2) Yurt dışı mal varlıklarının tesbiti için nasıl bir faaliyet izlenmektedir?

3) Bankaların eski sahiplerinin, alacakların tahsili bakımından, çok büyük önem arz eden bir çok işletmesi var. Bu işletmelerin, eski sahiplerin elinde, hem para ve kâr kaçırma aracı olarak kullanılabileceği, hem de banka batıran kişiler tarafından iyi bir şekilde işletilemeyeceği endişesi mevcut. Bu işletmelerin yönetimine, BDDK kanununa göre el konulacak mı?

4) Alacakların tahsili konusunda kanunun öngördüğü müddetler var. El koyma tarihinden itibaren 6 ay içerisinde, bazı işlemler yapılmazsa, mükelleflerin mükellefiyeti kalkacak mı?

* * *

Kemal Derviş, Dağcıoğlu'nun yukarıdaki sorularına halâ cevap vermedi. Ama bu arada, 6 ay içinde icra-iflas davası açılmadığı için, Bayındır Holding'in ve yöneticilerin malları üzerindeki tedbirin kalktığını öğreniyoruz.

İhmali yapanlar hesap verecek sanmayın.

Çünkü onların peşinden koşan yok. Devlet erkânı, bütün vaktini bölücülere ve mürtecilere ayırıyor.

Üç soru

Ergun Dağcıoğlu'nun gene cevaplandırılmayan bir önemli sorusu daha var. Dağcıoğlu önce kanun ve Danıştay kararı çerçevesinde durumu özetliyor:

"Bir özel radyo ve televizyon kuruluşunda % 10'dan fazla hissesi olanlar, devletten, diğer kamu tüzel kişilerden ve bunların doğrudan veya dolaylı olarak katıldıkları teşebbüs ve ortaklıklardan, herhangi bir taahhüt işini doğrudan veya dolaylı kabul edemez; menkul kıymetler borsalarında muamelede bulunamazlar.

-Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu'nun esas no 2001/1 ve 2001/4 sayılı 20 Kasım 2001 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan kararında da, yukarıda bahsi geçen kanuna atıf yapılarak, "devletten, diğer kamu tüzel kişilerinden ve bunların doğrudan veya dolaylı olarak katıldığı teşebbüs ve ortaklıklardan, ihale alan bir şirketin ortaklarının, özel radyo ve televizyon kuruluşlarındaki hisse toplamı % 10'u aşarsa, bu taahhüt işinin kabulüne yasal olanak bulunmamaktadır" deniliyor."

* * *

Bu durumda:

1) Televizyon sahibi holdinglerin Hazine'nin tahvil ihalesine girmesi, kanuna aykırılık teşkil etmiyor mu?

2) Menkul kıymetler borsasında muamelede bulunmaları kanuna aykırı değil mi?

3) Devlete bağlı kuruluşlarda sigorta taahhüdüne girmeleri suç oluşturmuyor mu?

Üç cevap

1) Televizyon sahibi olanların, aynı zamanda bankaları kanalıyla Hazine'nin tahvil ihalesine girmesinin suç sayılıp sayılmayacağı hususu, Derviş tarafından cevaplandırılmadı. Acaba dikkatinden mi kaçtı? Yoksa suyu bulandırmak mı istemedi?

2) Menkul kıymetler borsasında muamelede bulunup bulunamayacakları suali ise, SPK Başkanı Doğan Cansızlar tarafından, top taca atılarak cevaplandırıldı. Cansızlar, bu şirketlerin ortaklık yapısını RTÜK Başkanı'ndan talep etti. Ama, Cansızlar'a RTÜK'ün göndereceği listede sahte isimler olacak. Böylece minare kılıfa uydurulacak.

3) Buna mukabil Derviş, televizyon sahibi holdinglerin veyahut kişilerin devlete bağlı kuruluşlarda sigorta taahhüdüne girmelerinin suç olduğu cevabını verdi. Fakat bu hususta şikâyet bulunulmadığı için işlem yapılmadığı belirtildi. Ray Sigorta ve Yapı Kredi Sigorta gibi şirketler, kamu kuruluşlarında faaliyet gösteriyorsa, demek şikâyete bağlı olarak, bu ilişkiler kesilecek.

Derviş Dağcıoğlu'na verdiği cevapta aynen şöyle diyor: "3984 sayılı Radyo Televizyon Kanunu hükmünün kıstaslarına giren bir sigorta şirketinin, devlete bağlı kuruluşlarda sigorta taahhüdüne girmesi yasaya aykırılık teşkil eder. Sigorta işini verecek kamu kurum ve kuruluşları, 3984 sayılı kanunu göz önünde bulundurmak zorundadır. Bugüne kadar, 3984 sayılı yasanın 29'uncu maddesine aykırı işlemlerle ilgili herhangi bir şikâyet, Hazine Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığı'na intikal etmemiştir. 2002 yılı denetim programında, özellikle dikkate alınmak üzere, konuyla ilgili sirküler Kurul Denetim elemanlarına gönderilmiş olup, aynı konuda intikal edebilecek şikâyetler öncelikle incelenecektir."

RTÜK'ün görevi

Milletvekilleri bu işin peşini bırakmamalı. Televizyon sahibi kişilerin sigorta şirketlerini kovalayıp, şikâyetlerini Hazine Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığı'na intikal ettirmeli.

Ayrıca RTÜK, çeşitli televizyon kuruluşlarında ortak gibi görünen isimlerin araştırılması için Maliye Bakanlığı'na müracaat etmeli. Bu kişiler vergi mükellefi mi, 10 milyonlarca dolar tutan hisseleri hangi imkânlarla elde etmişler? Bu husus meydana çıkmalı.

Televizyon, radyo, gazete, banka, sigorta şirketi. Bunların tek elde toplanması tehlikeli. Yolsuzlukların kaynağı işte bu yoğunlaşma. Ama dedik ya, irticanın peşinde koşmak yüzünden 28 Şubat sürecinde ipin ucu iyice kaçtı.

Maliye Bakanlığı ve RTÜK, televizyon kuruluşlarındaki gerçek ortaklık yapısını meydana çıkarmalı. Ve kanunlar artık herkese eşit olarak uygulanmalı.


1 Mart 2002
Cuma
 
NAZLI ILICAK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED