|
|
İfade Özgürlüğü Mağduriyetleri Sempozyumu'nda görsel medya ve ifade özgürlüğü konusu da tartışıldı. Hayri Kırbaşoğlu'nun başkanlığını yaptığı oturumda gazetemiz yazarlarından Ali Bayramoğlu, Türkiye'de televizyonların psikolojik yönlendirme aracı olarak kullanıldığını söyledi. Ali Bayramoğlu, "Türk televizyonları tek bir görüşü öne çıkartan, dışlama mekanizması fevkalade yoğun olarak görülen bir yapıda ortaya çıkmaktadır. Bugün Türk televizyonlarının sizin karşınıza çıkardığı başarı modeli, çabanın siyasetin tümüyle dışlandığı medyatik olanın ön plana çıktığı ve asil unsurun bir tür tanınmak ve popülerlik olduğu bir başarı modelidir. Şimdi karşımıza çıkan tablo tam anlamıyla bir ayrımcılık tablosudur" diye konuştu. Medyanın varlığı
Medyanın iki ucu sivri bir bıçak olduğunu belirten Zaman gazetesi yazarı Etyen Mahçupyan da, medyanın varlığının bizatihi bir ifade özgürlüğünün göstergesi olduğunu belirterek, "Fakat ne yazık ki medya ifade özgürlüğünü çarpıtıyor veya engelliyor" dedi. Görsel medyanın çok daha tehlikeli olduğu anlayışından RTÜK'ün doğduğunu belirten Etyen Mahçupyan, RTÜK'ün görsel medya üzerinde 'demoklesin kılıcı' gibi sallanıp durduğunu ifade etti. Değişim kaçınılmaz
Politikacıların televizyonlara ayna olarak baktığını söyleyen gazetemiz yazarlarından Mehmet Barlas ise 28 Şubat sürecinin, askeri siyasetle kaynaştırıp resmi ideolojinin ifade özgürlüğünün önüne geçirdiğini, ifade özgürlüğünün önündeki en büyük engelin resmi ideoloji olduğunu söyledi. Barlas, "İstediğiniz kadar ifade özgürlüğünü kısıtlayın Çavuşesku'dan fazla yapamazsınız. Sadece değişime özgürlük tanınmadığı için bir Sovyet imparatorluğu çöktü" diye konuştu.
|
|