T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

G Ü N D E M

Başarılı demokrasinin yolu ifade özgürlüğünden geçer

Avrupa Birliği Komisyonu Türkiye Temsilcisi Büyükelçi Karen Fogg, "Komisyon olarak temel görevimiz Türkiye'ye yardım etmektir" dedi.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Türkiye Temsilcisi Büyükelçi Karen Fogg, komisyon olarak görevlerinin AB'yi anlamada ve katılım stratejisi çerçevesinde ilerleme kaydetmede Türkiye'ye mümkün olan her yoldan yardım etmek olduğunu söyledi. Fogg, "Türkiye'de bazı unsurlar bu rol hakkında hâlâ kuşkulu iseler bu elbette ki üzüntü vericidir. Dedikodu ve karalamaya başvuruyor ve AB hakkında korku yaratmaya çalışıyorlar ise, bu daha da üzücüdür" dedi.

Liberal Düşünce Topluluğu'nun, Avrupa Birliği Komisyonu ile birlikte yürüttüğü "Yasal ve Sosyal Yönleriyle Türkiye'de İfade Özgürlüğü" adlı proje çerçevesinde düzenlenen "İfade Özgürlüğü Mağduriyetleri Sempozyumu", Armada Otel'de yapıldı. Sempozyumun açılışında konuşan Fogg, ifade özgürlüğü projesinin, demokrasi ve sivil toplumun güçlendirilmesi amacıyla AB Komisyonu'ndan mali destek alan Türkiye'deki çeşitli sivil toplum kuruluşlarının girişimlerinden birisi olduğunu hatırlatarak, yaptıkları yardımlar ve hibeler konusunda bütünüyle saydam olduklarını belirtti.

Sivil topluma destek

Bu alanda başlıca enstrümanlarının Demokrasi ve İnsan Hakları İçin Avrupa Girişimi (DİHAG) olduğunu ifade eden Fogg, dünyanın her yerinde sivil toplum kuruluşlarından çok sayıda proje önerileri alan DİHAG'ın çok çeşitli konularda en kaliteli ve en uygun projeleri hibe yardımı için seçtiğini anlattı.

Fogg, taraftarlık çalışmalarında, eğitim faaliyetlerinde ve kamuoyu bilinçlendirme çalışmalarında sivil topluma destek vermelerinin normal olduğunu ifade ederek, "Demokrasilerde, hükümetler ve siyasal seçkinler, şiddet içermedikçe çok sesli bir sivil topluma 'katlanmaları' gerektiğini, kışkırtıcı olmadıkça kararlı fikir sahibi bir medyayı hoşgörmeleri gerektiğini bilirler. Sivil toplum ve medyanın, iyi yönetim için vazgeçilmez olduklarını, gerçekten ifade özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü olmaksızın başarılı bir demokrasinin ayırt edici özelliği olan akıllı ve etkin bir yurttaşlar kitlesi olamayacağını da bilirler" diye konuştu.

Türkiye'ye iki yeni teklif

Türkiye'de sivil toplumun da, Türkiye'nin, AB'ye katılım stratejisiyle bağlantılı olarak daha geniş bir göreve sahip olduğunu kaydeden Fogg, şöyle devam etti:

"Üyelik sürecinde sivil toplumun katılımına yardım etmek istiyoruz ve bu bakışla iki yeni teklif çağrısı başlatmaktayız. Bunlardan biri 'Avrupa Ufukları' adını taşımakta olup, AB ve Türkiye'nin katılımı konusunda bilgilendirme projelerine yöneliktir. 'Avrupa Bilgi Köprüleri' adını taşıyan öteki teklif ise üniversitelere ve meslek gruplarına AB müktesebatı konusunda uzmanlık kazanmakta yardım edebilecek projelere yöneliktir."

Katılım sürecini destekleme ve demokrasiyi güçlendirmek için Avrupa Komisyonu'nun hem sivil toplumla hem de hükümetle çalışmayı amaçladığını vurgulayan Fogg, "Kopenhag siyasal ölçütlerini yerine getirme çabalarını yoğunlaştırmak ve böylece müzakerelerin açılması hakkını kazanmak isteyen bir aday ülke olarak Türkiye'de, komisyon, katılım stratejisi kapsamındaki çalışmasının normal bir parçası olarak hükümetle aktif bir diyalog içindedir" dedi.

Sürekli bilgi alışverişi

Katılım ortaklığı ve Ulusal Program'ın bütün yönleri üzerinde sürekli bilgi alışverişinde bulunulduğunu vurgulayan Fogg, şöyle konuştu:

"Kimi zaman diyalog bu hafta Brüksel'de toplanmış olan enerji, ulaştırma ve çevre alt komitesi gibi resmi bir ortamda gerçekleşir. Kimi zaman ise kamu alımları, yerel yönetim reformu gibi konularda mevzuat veya politika reformu için uzmanlık yardımının en iyi şekilde nasıl tasarlanabileceğini gibi gayri resmi bir nitelikte de olabilir. Cezaevi reformu gibi oldukça duyarlı konularda birlikte çalışıyoruz. Özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin içtihadıyla ilgili olarak, Türkiye'ye en üst hukuksal uzmanlık geliştirilmesine yardım etmek için Avrupa Konseyi ile güçlerimizi birleştiriyoruz."

Emin Çölaşan'a gönderme

Avrupa Parlamentosu ve Komisyonu'nun AB ve onun geleceği üzerinde aktif bir toplumsal tartışmayı teşvik ettiğini ifade eden Fogg, Türkiye'de de, AB'nin bütün yönleri üzerinde canlı ve sağlıklı bir tartışma için medyada yeterli düşünce özgürlüğünün varolduğunu umduğunu söyledi. Fogg, "Bu bağlamda Voltaire'den esinlenerek söylersem, Emin Çölaşan'ın görüşlerine hiç katılmıyor olabilirim, fakat AB aleyhine her türlü olağanüstü iddialarda bulunma hakkını da hayatım pahasına savunurum" dedi. İfade özgürlüğünün çok değerli olduğunu da belirten Fogg, fakat bu özgürlüğün rahatsız edici olabileceğini ve herkesin onu savunmak için cesarete muhtaç olduğunu dile getirdi.

Hükümetin siyasal ölçütleri yerine getirmek için ilerlemeyi taahhüt ettiğini hatırlatan Fogg, "Bunun anlamı ifade özgürlüğü üzerinde varolan sınırlamaların tedricen azaltılmasıdır. Kabul edilen Anayasa değişiklikleri bununla ilgili beklentileri yükseltmiştir" diye konuştu.

ÖZGÜRLÜK NEREYE KADAR

Polis Akademisi öğretim üyesi Doç. Dr. Vahit Bıçak da, ifade özgürlüğünün yasal boyutuna değindi. Türkiye'de yılda ceza muhakemesi işlemi yapılan kişi sayısının 1.5 ile 2 milyon arasında değiştiğini, insanların hayatlarında 2 defa suçlu olma riski taşıdığını kaydeden Bıçak, "Türkiye 1987 yılından itibaren bireysel başvuru hakkını kullanmaya başladı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu yıldan itibaren Türkiye'den gelen yoğun başvuru ile adeta istila edilmiş durumda. Mahkeme kurulduğundan bu yana toplam 88 defa ifade özgürlüğü konusunda karar vermiş. 41 ülkeyi kapsayan bu 88 davadan 21'i Türkiye ile ilgili. Mahkemenin bu kararları bizim için önem taşıyor" dedi.

KAREN FOGG'A DESTEK

Sempozyumda konuşan avukat Kazım Berzeg de, Avrupa Birliği Komisyonu Türkiye Temsilcisi Büyükelçi Karen Fogg'un özel yazışmalarının siyasi tartışma konusu haline getirilmesini kınadı. Kazım Berzeg, Büyükleçi Karen Fogg'un özel yazışmalarının bu şekilde tartışılmasının yanlış olduğunu dile getirdi. Türkiye'de yaşanan derin ekonomik krizden çıkabilmek için ülkeye daha fazla çok uluslu sermayenin çekilmesi gerektiğini vurgulayan Kazım Berzeg, "Ülkeye yabancı sermaye gelebilmesi için Türkiye'nin başta ifade özgürlüğü olmak üzere insan hak ve özgürlüklerinin güvencede olduğu bir yer olduğu kanaatini dünyaya vermesi gerekir. Yoksa sermaye gelmez" diye konuştu.

SORUN AZ ÖZGÜRLÜK

Liberal Düşünce Topluluğu Yönetim Kurulu Başkanı Atilla Yayla, Türkiye'deki her türlü problemin altında özgürlüklerin az olmasının yattığını söyledi. İfade özgürlüğünün Türkiye'nin temel sorunu olduğunu ve toplumun her kesiminin belirli dönemlerde bu problemle karşı karşıya kaldığını belirten Yayla, "Türkiye'deki her türlü sorunun altında özgürlüklerin azlığı yatıyor. O yüzden 'Bu ülke aşırı özgür, bundan dolayı problemler çıkıyor. Bu problemleri çözmek için ifade özgürlüğünü kısmak gerekir' şeklindeki yaklaşımlar mantık dışıdır. Türkiye'yi bir 3. Dünya ülkesi haline getirme çağrılarının yoğunlaştığı bugünlerde ve Ulusal Program'da taahhüt edilen kısa vadeli hedeflerin gerçekleştirilmesi için önümüzde az günlerin kaldığı bir zamanda düzenlediğimiz bu sempozyum son derece manidardır" diye konuştu.

AB KORKUSU NEDEN

Memory Center Of Istanbul'dan Prof. Dr. Nevzat Tarhan da, özgürlüğe karşı olan kişilerin, özgürlük korkusu taşıyan narsist (özsever) kişiler olduğunu belirtti. MGK Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç'ın konuşmalarına atıfta bulunan Prof. Nevzat Tarhan, "Şu anda Türkiye'nin karar mekanizmasındaki kişiler dost ile düşmanı karıştırmış durumdalar. Dostunun kim olduğunu, düşmanının kim olduğunun sınırlarını çizemiyorlar. Özgürlük talebinde olan Türkiye'nin çağdaş değerlere, Batı standartlarına ulaşmasını isteyen kişiler, özgürlük korkusunun o derece esirinde kalmış ki, Türkiye'yi şu an İran ve Rusya'ya yakın tutmaya çalışıyorlar. Bunların hepsi, bu kişilerin özgürlük konusunda korkularının ve yanlış bilgilerinin olduğunu gösteriyor" şeklinde konuştu.

 
Karakoyunlu: Her alanda özgürlük
Devlet Bakanı Karakoyunlu, "47 sene evvel ifade özgürlüğünü tartışırken, ressamın tablosunu boyaması, bir genç kızın başını örtmesi de ifade özgürlüğü kapsamındaydı" dedi.
Tv'ler tek taraflı yönlendiriyor
Görsel medyanın tartışıldığı oturumda, televizyonların psikolojik yönlendirme aracı olarak kullanılması eleştirildi
DGM'lere AB tasfiyesi
Avrupa Birliği'ne uyum yasaları çerçevesinde DGM'leri tasfiye etme kararı alan hükümet, DGM'lerin yerine yeni Ağır Ceza Mahkemeleri kurulması için yasal düzenlemeye gidiyor.
Yücelen'den sürgüne onay
Çiftçinin parası konfora harcandı
Çiftçilere maddi yönden destek sağlamak üzere kurulan Ziraat Bankası'nın genel müdürlük ve hizmet binalarının tadilatı için 7.4 trilyonluk harcama yapılması büyük tepki çekti.
Özel Timciler iş arıyor
KAMUDA ÖLDÜREN ÖZELLEŞTİRME
'Susurluk kaza değildi'
Adı Metin Kaplan. 1970-1980 arasında siyasi hareketlerde rol aldığı için derin devlet ve gizli örgütleri daha yakından gözlemleme imkanı buldu. O cezaevinden çıktıktan tam 10 yıl sonra meydana gelen Susurluk kazasını duyunca yeni edindiği bilgileri eski deneyimleriyle birleşti ve kendince bir Susurluk fotoğrafı çekti.
Baretta-Kırıkkale savaşı
Emniyet'in alacağı 40 bin tabanca, silah üreticileri arasında savaşa dönüştü. MKE tabancalarına "çakar almaz" yorumu yapılması Kırıkkaleliler'i kızdırdı.
'Hak AİHM'de aranacak'
Hukukçular Derneği Başkanı Av. Hüsnü Tuna, İHL'lerdeki başörtüsü sorununu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götüreceklerini söyledi.
Verem Derneği büyüteçte
Hergün yeni bir şubesi açılan, gelir ve giderlerinin dökümü ortaya konamayan Türkiye Veremle Savaş Derneği mercek altına alındı.
'YÖK işletmeye dönüştürülüyor'
Öğretim elemanları dernekleri, YÖK Yasası Değişikliği Tasarısı'nın üniversiteleri kamu hizmeti üreten kamu kurumları olmaktan çıkarıp, müşterileri öğrenci olan bir işletmeye dönüştüreceğini bildirdi. ODTÜ Öğretim Elemanları Derneği, Tüm Öğretim Üyeleri Derneği, Gazi Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği ve Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği tarafından yapılan yazılı açıklamada, YÖK yasasında yapılmak istenen değişikliğin, eğitim maliyetlerinin geçmiştekinden daha yüksek oranda öğrenci tarafından üstlenilmesini öngördüğü belirtildi. Tasarıda değinilen öğrenci katkı payı ve öğrenim kredilerinin ise öğrenciden faizi ile geri alınacak borç niteliğinde olduğu ifade edildi. Açıklamada, tasarının yasalaşma sürecinin durdurulması ve her kesimden üniversite mensuplarının doğrudan katkısıyla yeni bir tasarının hazırlanması gerektiği savunularak, TBMM, mevcut yasa tasarısını reddetmeye çağrıldı.
Ünlülerin telefon sözleşmeleri müzelik
Ünlü Türk siyasetçiler, devlet adamları, aydınlar ve sanatçılarının telefon istek başvuruları ve abonman sözleşmeleri Türk Telekom Müzesi'nde sergilenecek. Alınan bilgiye göre, Türk Telekom`un kuruluşunun 7`nci yıldönümü olan 24 Nisan 2002 tarihinde açılması planlanan Türk Telekom Müzesi'nde, Adnan Menderes, Kenan Evren, Alparslan Türkeş, Cahit Külebi, Rıfat Ilgaz, Zeki Müren, Ayten Gökçer ve Güzin Özipek gibi ünlü siyaset, devlet adamı ve sanatçıların telefon abonman sözleşmeleri ile kuruma gönderdikleri dilekçeler yer alacak. İlk telgraf, teleks ve telefonlar ile ankesörlü, jetonlu telefonlar ve sahra telefonlarının da sergileneceği müzede, biri analog diğeri sayısal olmak üzere kurulacak 2 santral ile ziyaretçiler, çeşitli telekomünikasyon araçları vasıtasıyla iletişimin nasıl sağlandığını uygulamalı olarak izleme şansına sahip olacaklar.
10 Mart 2002
Pazar
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED