T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Sen çok yaşa paşam!..

Haftalardır bu köşede sıkıntılı yazılar yazıyorum. Her şeyin çığrından çıktığını, yazının, sözün hiçbir anlam ifade etmediğini ve bu ülkede yaşamanın bile dayanılmaz hale geldiğini yazıp durdum. Bugün de yine sıkıntılı bir yazı yazmayı düşünüyordum ama imdadıma MGK Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç Paşa yetişti.

Biliyorum, herkes yine derin analizler yapacak, Avrupa Birliği'ne karşı "kâbus senaryoları"nın devreye sokulduğunu anlatacak. Ama ben kesinlikle böyle bir sıkıntıya girmek niyetinde değilim. Çünkü bu Avrupa Birliği işi tam bir "geyik muhabbeti"ne dönüştü.

Benim aklımdan zorum mu var Allahaşkına, devletin tepesindekiler dalgasını geçecekler ben ise ciddi ciddi "AB analizleri" yapacağım. Doğrusu, hiç kendimi sıkıntıya sokamam. Orgeneral Kılınç Paşa, "eğlenceli" bir pencere açtığı için sonsuz teşekkürler...

Siz olsanız şu sözler karşısında ne yaparsınız?

"Türkiye, Avrupa Birliği'nden en ufak bir yardım görmemiştir. Türkiye'nin, Rusya ve İran'ı da içine alacak şekilde bir arayışın içinde olmasında fayda buluyorum." Bu sözler, MGK Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç Paşa'ya ait. Sanırım çok açık ve net bir şekilde sayın orgeneral, yani son yıllarda Türkiye'yi yöneten MGK'nın Genel Sekreteri, Türkiye'nin İran'la "ittifak" kurmasını öneriyor.

Vay anasını, demek beş yıldır boşu boşuna "28 Şubat yazıları" yazmışız... Ve gördüğünüz gibi bütün 28 Şubat yazıları çöpe... Meğer 28 Şubat'ta tanklar Sincan'da İran'la ittifak için "balans ayarı" yapıyormuş...

Meğer, Türkiye'nin en büyük partisi İran'la kuracağımız büyük ittifakın önünü açmak için kapatılmış.

Meğer, İmam-Hatip Okulları böylesine ulvi bir amaca hizmet için kapatılmış, üniversitelerde "kışla düzeni"ne bunun için geçilmiş...

Şimdi beş yıl boyunca yaşadığımız sıkıntılı günlere yanıyorum. Nasıl da bu "dalga"yı çakamadık... Bu kadar "ulvi gayeler" olmasaydı, devletimiz kendi halkına eziyet eder miydi?

Boşu boşuna "demokrasi" diye tutturup kendimizi telef ettik. İran ve Putin'le gül gibi geçinmek varken, ne diye "ecnebiler"in "Kopenhag Kriterleri"ne uyum sağlayacağız diye boş hayallere kapıldık ki...

Üstelik bizim neyimize demokrasi... Yok özgürlükmüş, insan haklarıymış... Hem şu üç günlük "fani" dünyada düdükle yatıp, düdükle kalkmaktan kim ölmüş ki... Bana göre, Paşa'nın sözlerine kulak vermek lazım. Kaldı ki, "Bir Türk dünyaya bedeldir" ve Türk'e Avrupa Birliği yakışmaz!..

Bence bugünleri, Tuncer Kılınç Paşa bir çıkış daha yapmalı ve şu Karen Fogg'un ülkeden kovulmasını sağlayarak Türklüğü kurtarmalıdır!.. Çünkü bu hatun, Türkiye'nin AB'ye girmesi için çok çalışıyor. Ecnebi bunlar, ne yapacakları belli olmaz. "Özgürlük" ve "insan hakları" gibi zararlı fikirlerle halkımızı zehirlemeye çalışıyorlar...

Mazallah böyle giderse, bu halk ülkenin nimetlerini kardeş kardeş paylaşan "derin yöneticileri"nin çıkarlarına zarar verebilir...

Bu arada küçük bir de önerim olacak. Eğer mümkünse, paşamızın önerdiği bu yeni ittifaka Saddam'ı da dahil edelim, (Tabii Bush amcanın yüksek müsaadeleriyle...) Hatta Kaddafi'yi de unutmayalım, çatlasın Avrupa... Elveda demokrasi...


10 Mart 2002
Pazar
 
MEHMET OCAKTAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED