T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Başörtüsü, İmam Hatipler ve Erbakan

28 Şubat sürecinde irtica ile mücadele 3 ana kulvarda yoğunlaştığı için bu alanlar maalesef irtica ile mücadelenin simgesi haline dönüştürüldü.

Birincisi başörtüsü, ikincisi İmam Hatipler ve Kur'an Kursları, üçüncüsü Erbakan.

Başörtüsü sorunu kamu kurumlarında siyasilerimiz sayesinde halledildi!!! İlahiyat dışındaki yüksek okullarda da halledildi!!!. Bu sorunu çözme vaadiyle işbaşına gelen siyasiler ne yazık ki, artık bu sorunu ağızlarına almaya bile cesaret edemez hale geldiler!

Temel eğitimin 8 yıla çıkarılmasıyla Kur'an Kursları'nın defteri dürülmüş oldu. Binlerce kurs öğrencisizlikten kapısına kilit vurdu, geriye kalanlar da kapanmak noktasına geldi. Bu kararı alanlar aslında kursları kapatarak bir bakıma iyilik de ettiler. Çünkü bu kurslarda zannedildiği gibi mürteci falan yetişmiyordu ama bu kurslar –istisnaları tenzih ederim- çocukların tahsillerini devam ettirmelerine genellikle engel teşkil ediyorlardı. Kursa giren öğrencilerin çoğu değişik nedenlerle eğitimlerine devam etmiyor/edemiyor ve işçi-esnaf arasında kalıyor, istikbalde önemli mevkilere gelmesi muhtemel cevherler heba oluyordu. O yüzden şimdi iş tersine dönmüş oldu.

Benim Kur'an sahipsiz kalır diye bir endişem yok. Ezanın bile yasaklandığı dönemlerde hafızlar yetiştirmiş olan bu ülkede Kur'an'a kimse zarar veremez diye düşünüyorum.

Ama İmam Hatipler'in Kur'an Kursları'nın açığını da kapacak okullar olarak devam etmesi gereğine inanıyorum.

* * *

Temel eğitimin 8 yıla çıkmasıyla zarar gören ikinci kurum İmam Hatip Liseleri oldu. İlk yıl müthiş bir kopuş yaşandı ve öğrenci sayısı önemli ölçüde azaldı. İkinci yıl birazcık bir kıpırdanma oldu, ancak geçen sene halkımız üzerindeki korkuyu attı ve İmam Hatipler eskisi gibi dolmaya başladı. Son günlerde çılgınlık düzeyindeki uygulamalar bu okullara duyulan öfkenin boyutu göstermesi açısından önemli.

Maalesef bu günlerde Türkiye'de yaşamayanlara anlatamayacağınız komik ve o derece onur kırıcı uygulamalara şahit oluyoruz.

13-14 yaşındaki okuluna girmek isteyen kız öğrencinin karşısına güvenlik güçlerini çıkarmak, öğrencinin okuluna girişini engellemek için okulun çevresindeki sokak başlarını tutmak, okula gelen 13-14 yaşlarındaki kız öğrencileri otobüslere doldurup uzak semtlere birer ikişer dağıtmak gibi hukuk ile taban tabana zıt uygulamaların arkasındaki gerekçe dünyayı hayretlere düşürecek gülünesi bir gerekçe.

Amaç halkın yeniden teveccüh ettiği bu okullara yönelişi durdurmak.

Amaç da yanlış, araçlar da!

* * *

İrtica ile mücadelede simge haline gelen şahsiyet ise Erbakan oldu. Aynı konumdaki şahsiyetlerin büyük gafları ve yanlışları gözlerden nihan tutulurken Erbakan'ın neredeyse nefes alış verişleri bile hesap edilir oldu. Yarı resmi gazetelerin geçmişte irtacaın başı olarak gösterdikleri Erbakan'ın partisi yine medya ağırlıklı belgelere istinaden kapatıldı. Yetmedi 6 sene önce yaptığı bir konuşmadan dolayı mahkum edildi, yetmedi şimdi de Hazine yardımını suistimal gerekçesiyle cezalandırıldı..

Bu olağandışı süreç devam ederse Erbakan'ın peşini bırakacaklarını zannetmiyorum. Çünkü Erbakan öyle etkinliği ve ünü sadece Türkiye sınırları içinde kalmış bir lider değil. Erbakan birilerinin rüyalarına giriyor. Dünya dengelerini alt üst edecek düşünceleri var. İslam Birliği, İslam Dinarı, İslam Askeri Paktı gibi projeler ikişer kelimelik söylenmesi basit ve alışılmış sözler ama muhtevası dünya dengelerini bozacak etkinlikte.

Hükümetlere iştirak ettiği dönemlerde ve son olarak başbakanlığında da sıradan bir parti lideri sıradan bir devlet adamı olmadığını gösterdi!

Ayrıca Erbakan her ne kadar Türkiye'de küçük bir camianın lideri gibi görünse de İslam Âlemi'nin en tecrübeli siyasi lideri olarak Müslüman halklar nezdinde bayraklaşmış bir isim. (İslam dünyasının demokratikleşmesinde Erbakan iyi bir örnek teşkil ediyordu. Ama 28 Şubat uygulamaları Türkiye'nin bu örnekliğine gölge düşürdü ve İslam dünyasında radikalizmin öne çıkmasına katkıda bulundu.)

Böyle bir ismin cezalandırılması ve sindirilmesi bana göre sadece Türkiye'deki değil bütün İslam dünyasındaki benzer hareketlerin sindirilmesi ve cezalandırılması anlamına geliyor.

Evet Erbakan'a indirilen her darbe irtica(!)a indirilen bir darbe olarak değerlendiriliyor. Yoksa hazine yardımıyla ilgili son mahkumiyet eğer incelenirse bütün siyasi parti liderlerine verilecek bir mahkumiyettir. Bütün partilerin, derneklerin, vakıfların hatta şirket ve esnafın defteri sonradan ilgili muhasebeci ya da maliyecinin doldurduğu defter ya da evraklardır. İncelenirse bütün partilerde durum aynıdır. (Sadece, AKP bunlardan ders çıkarmış olmalı ki belli periyotlarla mali durumu kamuoyuna deklare ediyor!) Siyasi parti liderinin hele Erbakan gibi bir adamın başka işi yok eline makbuz alıp teşkilat başkanlarına imzalatacak.

Gerekçe komik ama netice hiç de komik değil. Aksine üzücü.

Son 10 yıldır iktidarda olmasa bile yetiştirdiği kadrolarıyla yerel yönetimlerde devrim niteliğinde hizmetler veren ve şu anda bile fiilen hizmete devam eden Erbakan gibi bir insana verilen bu ceza umarım onaylanmaz da ülke olarak böylesi bir ayıptan kurtuluruz.


10 Mart 2002
Pazar
 
Resul Tosun
RESUL TOSUN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED