AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
2004 için son bir gayret

Adı ne olursa olsun bütün süreçlerin, küresel zemindeki sirkülasyonu ve mevzi tutuşu gösteriyor ki, yeni dönemde devletler ve dolayısıyla merkezi hükümetler için bundan sonra "tam bağımsızlık"tan söz edilebilmesi mümkün değildir. Küresel siyasal düzeni klasik, bildik parametrelerle değerlendirebilmek artık durumu tanımlamaya yetmemektedir. Yetmediğini İstanbul'daki terör olayları göstermiştir. Türkiye ister teröre doğrudan muhatap kabul edilsin, ister de ABD-İngiltere-İsrail üçlüsüne mesaj için araç olarak seçilmiş olsun sonuç değişmiyor. Zira, destabilizasyon riski en fazla Türkiye için söz konusudur. Avrupa'dan gelen kınama mesajlarının hemen ardından sökün eden, "Türkiye'ye gitmeyin" uyarıları ve bu uyarıların görünür etkisi; rezervasyon iptalleri de bu riskin yayılma hızının ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor. UEFA'nın en güçlü küresel networklerinden olan futbol üzerinden verdiği mesaj bile başlı başına yadsınamaz bir önem arzetmektedir

Brüksel için yeni malzeme

Ankara olup bitenleri nasıl algılıyor?

Öncelikle söylenecek olan bombaların ard arda patladığı ilk hafta sayılmazsa bütün unsurlar toparlanmış bulunuyor. Türkiye, uzun süreden beri unuttuğu terörle yeniden tanışmada yaşadığı ilk şoku şimdi, soğukkanlılıkla izole ediyor. Yine de bu nitelikte bir teröre karşı uyanık kalmanın sınırlarını abartmamak gerekiyor. Çünkü, buzdağının sadece görünen yüzüne ulaşılabiliyor ve bu da sanılanın aksine suyun altındaki kısma ulaşmayı kolaylaştırmıyor.

Üstelik, intihar eylemcilerinin kimliklerinin kısa sürede belirlenmesi kamuoyundaki çözüm beklentisini körüklüyor.

Yine de asıl sorun, terörün Türkiye'nin büyük hedeflerini nasıl etkileyeceğinde düğümleniyor. Açıkçası konu bir sorun haline geliyor.

Dolayısıyla, ilk gün sık tekrarlanan saldırıların Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğini kolaylaştıracağı ve Ankara'nın Brüksel'e yaklaşacağı yorumları şimdilerde etkisini yitiriyor. Bu değişimin temelinde, Avrupa'nın bir bölümünün 2004 Aralık'ı için kara kara düşünüyor olması yatıyor. Böyle düşünenlerin politik perspektifinde terör, müzakere tarihi verme konusunda isteksiz olan Avrupa için yeni bir malzeme muamelesi görüyor. En azından bu malzemenin tedavüle sokulması için politik zemin fırsatı kollanıyor.

Özetle… Türkiye'nin Kıbrıs sorunundan Kopenhag kriterlerinin uygulanmasına kadar uzanan çetin 2004 ajandasına yeni bir malzeme ekleme iradesi her açıdan hissediliyor.

Çıtayı yüksek tutmak

Terör, AB yolunda küçük bir engel haline bile gelecek olursa bunu, ağır bir darbe olarak görmek lazımdır. Din, kültür ve tarihi faktörler nedeniyle zaten Türkiye ile arasında hacimli bir yabancılık potansiyeli bulunan Avrupa halkları için teröre muhatap bir ülkeyi benimsemek daha da zor olacaktır.

Dolayısıyla, Türkiye için AB yolundaki dikenleri yolmak faaliyetinin ilk adımı, terör sorununu Avrupa ile siyasi planda paylaşmaktan geçiyor. Bombaların Avrupa'ya yabancı değil, AB perspektifine ait bir toprakta patladığı fikrini konuşmak, tartışmak, çıtayı bu noktada tutmak gerekiyor.

O tarihi söz, merhum Turgut Özal'a ait "AB uzun ince bir yoldur" cümlesi her kritik dönemde bir kez daha haklı çıkıyor. Türkiye, uyum paketleriyle yaptığı demokrasi devrimine rağmen sinsi bir bombanın şiddetiyle sarsılabiliyor.

İşte bu yüzden hükümetin, hiçbir yorgunluk belirtisi göstermeden 2004 sonuna kadar enerjisini cömertçe sarfetmesi lazım geliyor.

Hiçbir şey için olmasa bile bunca yılın emeklerinin hatırına….


3 Aralık 2003
Çarşamba
 
MUSTAFA KARAALİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED