MERVE S. PINAR
Popstar Yarışması iyi bir şarkıcı çıkarır mı bilinmez ama, şimdiden "necip milletimize" çiçeği burnunda bir popstar armağan etti bile. Adıyla sanıyla müsemma Armağan Çağlayan... Armağan Bey, gazetelerde sayfa sayfa röportajları, boy boy röportajları çıktıkça "iyi yapıyormuşum demek ki"lerle güven tazelemiş sözlere, başından beri sürdürdüğü "çıkıntı" tavırlara giderek hız veriyor: Deniz Seki, Ahmet San, Ercan Saatçi gibi ünlü jüri üyeleri arasında 'bu da kim ki?' nidalarıyla seyre başlanan ve haftalar sonra şimdi, hepsini geride bırakan taze şöhret Armağan Çağlayan, kimi zaman yarışmacıların kıyafetlerine laf ediyor, çoğunlukla şarkıyı beğenmiyor, yeri geliyor telaffuzunu beğenmediği yarışmacıya "git "e'leri çalış" buyuruyor.

Netice değil 'Hatice'

Armağan Çağlayan'ın çaresizce dinlemede bulunan muhatabını naçar bırakan alayları, utandıran eleştirileri medya tarafından şöhrete tahvil edildikçe palazlanıyor. Nevzuhur popstar Armağan Çağlayan, şehiriçi hız sınırını aşan bir aceleyle sürekli konuşuyor. Popüler olan ivme kaybettikçe çaptan düşeceği, çaptan düştükçe arkada yani hafızalarda sadece bir boşluk bırakarak silineceği için hız kültürü, ona süratle eleştirmesini, hızla konuşmasını emrediyor.

Duruma bir "ahir zaman zıpçıktılık örneği" deyip geçmek için fazla ne yaptığını bilen tavırlar görülüyor. Çağlayan, uzun saçlar, siyah deri kemer, beyaz pantolonuyla gayet şık, modern bir tavır sergiliyor. Popüler, demodeyi nadiren selamlar nihayetinde. Titreyen ellere, 'ne olur rezil etme' diye yalvaran gözlere karşı, kulağından tutup kapının önüne koyuveren ceza vericiler kadar sert olabilen Armağan Çağlayan, "tarafını tuttuğu" aday yarışmadan elendiğinde ise, patır patır göz yaşı döküyor. Armağan Çağlayan, bir de "ay ne sempatik" bulunuyor.

Popüler böyledir çünkü, durduğu anda devrilen topaçlar gibi, durmamak dönmek zorundadır. Sözü kıymetli olsa da, olmasa da yüksek sesle konuşmak, biraz stilize olmak, biraz da sempatik. Hepsi mevcut, nevzuhur 'star'ımızda. Popstar Yarışması vasıtasıyla yarışmacılar arasından değil ama, Türkiye popstarını çıkarmıştır. "Netice" değil yani önemli olan burada, "Hatice"dir.

M. Ali Erbil ve Armağan

Yeni 'Hatice'miz de, Mehmet Ali Erbil'in bilmem kaç yıllık menajerini elinin tersiyle iterek, menajerlik teklif edeceği kadar parlak. Ancak popülaritesini konuşmasına, çok konuşmasına borçlu olan M. Ali Erbil için çok iyi bir tercih olmayabilir bu. Nitekim "Hatice"nin popülaritesi de ondan aşağı kalır cinsinden, 'çene' durumu da, onunkinden az değil. Bir ipte iki cambaz oynamaz sonuçta, değil mi?

Ceset teşhisi zor iştir

Birinci Dünya Savaşı'nın tüm dehşetini gözler önüne seren La Vie Et Rien D'autre, Fransız sinemasının büyük ustalarından Bertrand Tavernier'nin imzasını taşıyor. Yüzbinlerce insanın ölümüne ve sakat kalmasına sebep olan savaş sona erdiğinde binlerce kimliksiz cesedin savaş meydanlarında terkedildiği görülür. Bu cesetlerin kimliklerini teşhis etmeye kararlı Yüzbaşı Dellaplane'nin işi sandığından zor olacaktır.

La Vie Et Rien D'Autre

Yön: Bertrand Tavernier Oyn: Philippe Noiret, Sabine Azema, Pascale Vignal, Maurice Barrier Yapım Yılı: 1989 Türü: Savaş / Dram
Cnbc-e / 22.00

TV TEL TRT: Ank. (312) 490 43 00 İst. (212) 259 72 75 İzm. (232) 463 02 03 KANAL 7: (212) 612 90 90 TGRT: İst. (212) 454 56 00 Ank. (312) 441 34 00 STV: (216) 344 85 60 MELTEM TV: (212)654 96 70 FLASH TV: (212) 256 81 00 CNN TÜRK: (212) 478 50 00 STAR: (212) 448 90 00 KANAL D: (212) 215 51 11 KANAL 6: (212) 448 90 00 atv: (212) 354 30 00 SHOW TV: (212) 355 01 01 tv8: (212) 288 51 52 CNBC- e: (212) 335 00 00 NTV: (212) 335 00 00 KANAL A: (312) 318 69 70 RTÜK: Tel: (312) 297 50 50 ALO RTÜK: 178