T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Güven oyu

ABD'nin savaşına taraf haline gelmeyle sonuçlanacak tezkerenin, TBMM'de, çok sayıda Ak Parti milletvekilinin de katılımıyla red edilmesi, bazıları tarafından 'hükümete güvensizlik oyu' olarak yorumlanmak isteniyor. Bunlar arasında eski cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de var. Pazar günü katıldığı bir tv programında, Demirel, "İktidar nimetlerinden yararlanan milletvekillerinin, hükümetin önüne getirdiği tasarı ve tezkerelere 'hayır' deme hakları bulunmadığını" söyledi.

Cumartesi günü Meclis'in sergilediği tavırla pazar günü tv'ye çıkan eski cumhurbaşkanının sözleri, iki farklı demokrasi anlayışını mukayese etme fırsatı sağlıyor. Başkalarından mülhem olsa da, kendisinin geliştirip uzun yıllar sürdürdüğü bir 'demokrasi' mantığını savunuyor Demirel; oysa, Meclis'in tavrı, epey farklı bir 'demokrasi' anlayışının ürünü...

İktidarı 'nimet paylaşımı' aracı gören yaklaşım daha çok Batı-dışı toplumlarda görülüyor. Siyaset bilimi literatürüne 'kliyantelizm' olarak geçen bu anlayışta, siyaset, tepeden aşağıya doğru örgütlenir. 'Çıkar ilişkileri' ile birbirlerine bağlı olan bireyler, beklentilerine cevap verebildiği sürece lidere bağlılıklarını sürdürürler. Bazı durumlarda, lider kendiliğinden koltuğunu terk etmek istese bile, onun varlığından çıkar sağlayan bireyler buna engel olmaya çalışırlar. Süleyman Demirel'in altı defa gidip yedinci defa başbakanlığa döndüğü siyasî hayatı bunun tipik bir örneğidir.

TBMM, tezkerenin reddini sağlamakla, bu 'bize özgü' siyaset anlayışına da karşı çıkmış oldu.

Bugünün dünyasında geçerli olan siyaset anlayışının adı 'katılımcı demokrasi'dir. Bu kavramla kast edilen, siyaset alanındaki ilişkilerin temsilî oluşu ve siyasetçilerin seçmenlere karşı kendilerini sorumlu hissetmeleridir. Seçmen oyunu kullanarak milletvekilini seçer ve onun Meclis'teki davranışlarını yakın tâkibe alır. Milletvekili de, elbette 'parti disiplini' kavramına aykırı davranmaksızın, kendisini seçenlerin tercihlerine ters düşmemeye bakar...

Demirel'in pek önem verdiği 'parti disiplini' bizde yanlış anlaşılan bir kavram. Mensup oldukları partinin temel ilkeleri, seçim beyannamesi ve hükümet programında yer alan hususlarda milletvekilleri, farklı bir tavır sergilemezler; bu doğaldır. Ancak, belgelerde bulunmayan, seçimde vaat edilmemiş konularda, hele o konular seçmen eğilimine ters ise, milletvekili kendini serbest hisseder. Cumartesi günü, Ak Partili milletvekilleri, partilerinin seçim taahhütlerinden biri için "Hayır" oyu kullansalardı, bu, 'parti disiplinine aykırı' bir davranış olurdu. Ak Partililer, "Hayır" oyunu toplumun yüzde 94'ünün karşı çıktığı 'savaş' için kullandılar; burada bir 'disiplin çiğneme' söz konusu değil.

'Katılımcı demokrasi', vatandaşı dört-beş yılda bir oy kullanan, seçim dışında görüşleri önemsenmeyen 'edilgen' bir birey olarak görmez. Ak Parti lideri Tayyip Erdoğan'ın seçim öncesi yaptığı bütün konuşmalarda ısrarla vurguladığı gibi, siyasetçi ile millet arasında çok daha yakın ilişkiyi zorlar. Demokrasi, 'çıkar paylaşımı' değil 'sorumluluk paylaşımı' etrafında döner. Sokağın sesi de önemlidir; millet ile milletvekili birbirinden çok farklı yerlerde bulunmaz...

3 Kasım seçimlerinden sonra, Ak Parti'nin siyaset alanına taşıdığı daha çağdaş demokrasi anlayışıyla, Türkiye'de yeni bir dönem başlamış bulunuyor. 'Tezkere' konusunda yaşanan şaşkınlık, Ak Parti liderliğinin dahi bu değişimin tam farkına varamadığının işareti. Ancak, o kısa şaşkınlık, tezkerenin reddi ile yerini müthiş bir rahatlamaya bıraktı.

Bu yeni anlayışın önemi, siyaset alanına giren her konuda, vatandaşın da sorumluluk yüklenmesidir. Bugün egemen olan 'çıkar paylaşımı' üzerine oturan siyaset anlayışı olsaydı, piyasaların tepkisi, tezkerenin reddedilme ihtimalini 'kâbus senaryosu' ile irtibatlayanların beklentileri istikametinde gerçekleşirdi. Ancak dün herkes gördü: İlk tepkiler kolayca yatıştı ve ekonomik dengeler sarsılmadı.

Akılları geçmişe takılı olanlara aldırmamak gerek. Türkiye doğru yolda. Meclis'in cesur tavrını, bu yeni yolu açan hükümete 'güven oyu' olarak bile yorumlayabiliriz.


4 Mart 2003
Salı
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED