T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Öntasarı'da özürlü çalıştırma zorunluluğu

Yürürlükteki İş Kanunu'nun 25. maddesi uyarınca özürlü çalıştırma zorunluluğunu 27 Şubat tarihli yazımda ele almış; Öntasarı'da yer alan yeni düzenlemeyi de inceleme konusu yapacağımı belirtmiştim. Öntasarıínın 'Tasarı' haline getirilmesi sürecinde dikkate alınacak hususların bulunup bulunmadığını değerlendirirken özürlü istihdamı hakkındaki düzenlemeyi de irdelemenin yararlı olacağını düşündüm.

Tabii ki bu konuda yapılacak değişikliğin de bir mantığı olması gerekir. Ve bunu madde gerekçesinde aramalıyız, öncelikle. İş Kanunu Öntasarısı'nın 32. maddesinin gerekçesinde, istihdam sorunu yaşanan, dolayısıyla sağlam kimselerin dahi iş bulmada güçlük çektiği ülkemizde, işverenleri % 3 oranında özürlü çalıştırmakla yükümlü tutmanın uygun görülmediği, bu oranın eskiden olduğu gibi % 2 olarak kabul edildiği; işyerinden malulen ayrılmak zorunda kalıp da sonradan maluliyeti ortadan kalkan işçilerin eski işyerlerine başvurmaları halinde, aranan şartların bulunması durumunda, bunları işe almayan işverene tazminat ödeme yaptırımı getirildiği belirtilmiştir.

Öntasarı'nın 32. maddesindeki düzenleme ise şöyledir :

a) İşverenler 50 veya daha fazla işçi çalıştırdıkları işyerlerinde %2 oranında özürlüyü meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun bir işte çalıştırmakla yükümlüdürler. Aynı il sınırları içinde birden fazla işyeri bulunan işverenin çalıştırmakla yükümlü olduğu bedensel özürlü sayısı, toplam işçi sayısına göre hesaplanır.

Çalıştırılacak özürlü sayısının tespitinde belirsiz süreli iş sözleşmesine ve süresi bir yıl ve daha fazla olan belirli süreli iş sözleşmesine göre çalıştırılan işçiler esas alınır. Kısmi süreli iş sözleşmesine göre çalışanlar, çalışma süreleri dikkate alınarak tam süreli çalışmaya dönüştürülür. %2 oranının hesaplanmasında yarıma kadar kesirler dikkate alınmaz. Yarım ve daha fazla olanlar tama dönüştürülür.

İşyerinin İşçisi iken sakatlanmış olanlara öncelik tanınır.

İşverenler çalıştırmakla yükümlü oldukları bedensel özürlüleri Türkiye İş Kurumu aracılığı ile sağlarlar.

Çalıştırılacak özürlülerin nitelikleri, hangi işlerde çalıştırılabilecekleri, bunların işyerlerinde genel hükümler dışında bağlı olacakları özel çalışma koşulları ve ücretleri ile Türkiye iş Kurumu tarafından özürlülerin mesleğe yöneltilmeleri, mesleki yönden işverence nasıl işe alınacakları bir tüzükle düzenlenir.

Yer altı ve sualtı işlerinde özürlü işçi çalıştırılamaz ve yukarıdaki hükümler uyarınca işyerlerindeki işçi sayısının tespitinde yer altı ve sualtı işlerinde çalışanlar hesaba katılmaz.

b) Bir işyerinden malulen ayrılmak zorunda kalıp da sonradan maluliyeti ortadan kalkan İşçiler eski işyerlerinde tekrar işe alınmalarını istedikleri takdirde, işveren bunları eski işleri veya benzeri işlerde boş yer varsa derhal, yoksa boşalacak ilk işe başka isteklilere tercih ederek, o andaki şartlarla işe almak zorundadır. Aranan şartlar bulunduğu halde işveren iş sözleşmesi yapma yükümlülüğünü yerine getirmezse, işe alınma isteğinde bulunan eski işçiye altı aylık ücret tutarında tazminat öder. (...)

Bu maddede öngörülen kontenjanların üstünde özürlü (...) çalıştıran işverenlerin kontenjan fazlası özürlü için 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre ödemeleri gereken işveren sigorta prim hisselerinin yüzde ellisini kendileri, yüzde ellisini Hazine öder.

Bu düzenlemeyle Kanun Koyucuya teklif edilen husus, özürlülerin istihdamında klasik yöntemle zorunlu istihdama devam edilmesi, kriz şartlarının yaşanmış olması nedeniyle zorunlu istihdam oranının sadece % 1 oranında azaltılması, yeraltı ve sualtı işlerinde özürlü işçi çalıştırılmaması ve yukarıdaki hükümler uyarınca işyerlerindeki işçi sayısının tespitinde yeraltı ve sualtı işlerinde çalışanların hesaba katılmaması, işyerinden malulen ayrılmak zorunda kalıp da sonradan maluliyeti ortadan kalkan işçilerin eski işyerlerine başvurmaları ve aranan şartların bulunması durumunda, bunları işe almayan yani iş sözleşmesi yapma yükümlülüğünü yerine getirmeyen işverene kanımca emsal işçinin ücreti esas alınarak altı aylık ücret tutarında tazminat ödetilmesi öngörülmüş bulunmaktadır.

Ayrıca sözkonusu 32. maddede düzenlenmiş bulunan bu hususlara aykırı olarak özürlü istihdam etmeyen işveren veya işveren vekiline Öntasarı'nın 'Özürlü veya eski hükümlü çalıştırma hükümlerine aykırılık' başlıklı 105. maddesinde yer alan hüküm uyarınca, idari para cezası uygulanabilecektir. 2003 yılında 712 milyon lira olarak uygulanan idari para cezası, 300 milyon liraya düşmüş olacaktır.

Ülkemizin iktisadi yapısının bir sonucu olarak işverenlerin zorunlu istihdamdan kaçınması gerçeği ile karşı karşıyayız. Cezaların yüksekliğine rağmen zorunlu istihdamda başarı şansını elde edemedik. Ceza tutarının indirimi halinde de bunu başarma şansımız artmıyor. Öyleyse ne yapmalıyız? Zorlayıcı ve cezacı yaklaşım yerine, Türkiye İş Kurumu'nun örgüt yapısı geliştirilerek, ülkemizin eğitim ve işe alıştırma imkanlarını da seferber ederek özürlülerin mesleki vasıflarını yükseltme ve Yasaya bir geçici madde (örneğin Geçici Madde 4 olarak) ekleyerek bütün istihdam açığını 6 ay içerisinde kapatması şartıyla işverenlere geçmiş dönemini (son 5 yıl) aklama fırsatı verilmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum. Böylece Devlet İstatistik Enstitüsü (nüfus sayımı ve sair istatistikler itibariyle) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (Türkiye İş Kurumu ve Sosyal Sigortalar Kurumu vb) rakamları gözönünde bulundurularak bu 6 aylık süre sonunda istihdam edilenlerin sayısı değerlendirilip etkin iş denetiminin başlatılması düşünülmelidir. Bu sırada ceza tutarının değerlendirmesi de gözden kaçırılmamalıdır.


3 Mart 2003
Pazartesi
 
TAHSİN SINAV


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED