T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R
Kubbede yine bir
hoş sada kaldı

Türk Müziği ustalarını bir bir yitiriyor. 'Seni ben ellerin olsun diye mi sevdim?' adlı unutulmaz eserin bestekarı Baki Duyarlar da, kubbede bir hoş sada bırakarak ayrıldı aramızdan.

  • ÖMER ÇAKKAL
    Türk müziğine büyük emeği dokunmuş ustalar bir bir gerçek aleme göçüyorlar. 'Seni ben ellerin olsun diye mi sevdim?', 'Ben küskünüm feleğe', 'Çok geceler bekledim' gibi unutulmaz şarkıların bestecisi Baki Duyarlar, 500 bestesini ardında bırakarak bu kervana katıldı. Ondan geriye kalansa, Divan Edebiyatı'mızın usta şairi Bâki'nin bir şiirinde söylediği gibi dudaklarda kalan hoş sedalar oldu.

    TRT'deki arkadaşlarının deyimiyle, programını yapıp akşam evine dönen Duyarlar, ardında tamamlanmamış bir görev bırakmadan geçtiğimiz hafta aramızdan ayrıldı. Çocukluktan beri kendisi ile birlikte olan sanatçı dostları onu, 'kimseyle bir alıp veremediği olmayan, sanatçı ruhlu adam' diye anlatırken, usta sanatçının birçok eseri çoktan Türk müziğine maloldu bile. Usta bestecininin geçtiğimiz Çarşamba günü yapılan cenaze törenine katılan birçok sanatçı dostu, Duyarlar'ın sanata olan düşkünlüğü fikrinde birleşti.

    Sanâtla geçen bir hayat

    TRT'de uzun bir dönem görev yapan udi ve bestekâr Baki Duyarlar, sanatçı bir aileden geliyor. Babası Ali Duyarlar keman, dedesi ve büyük dedesi klarnet sanatçılarıydı. 1935 yılında İzmir'de dünyaya gelen Duyarlar'ın müziğe ilgisi lise yıllarında başlıyor. İzmir Radyosu için yaptığı programlarla TRT'ye adım atan udi ve bestekâr, 40 yılı aşkın süre aynı kuruma hizmet etti.

    1942'de II. Dünya Savaşı sırasında İstanbul'a göçen Duyarlar ailesinin müziğe ilgisi bu yıllardan sonra daha da arttı. Tophane Sanat Okulu'nda öğrenim gören Duyarlar ailesinin büyük oğlu Baki Duyarlar, 18 yaşına geldiğinde Çağlayan Gazinosu'nda çalmaya başladı.

    İlk olarak Kasım İnal Tekin'den ders alan Duyarlar, ilerki yıllarda beste yapmaya başladı. TRT İstanbul Radyosu'na adım atmadan önce Taksim Belediye, Kasablanca ve Tepebaşı Gazinosu'nda cümbüş ve ud çalan Baki Duyarlar'ın uzun yıllar sürecek İstanbul Radyosu dönemi 1955'de başlayan Duyarlar, geçtiğimiz yıl yaş haddinden ötürü TRT'deki görevine veda etmişti.

    ARDINDAN...

    Bahattin Duyarlar (Kardeşi-kemani) : "Abim, bu sanata 40 yılını verdi. Kimsenin kalbini kırdığını dahi duymadım. Küçüklere sevgisini, büyüklere saygısını eksiltmemiş biriydi."

    Nejdet Yaşar (tamburi): "50 yıl beraberdik. Birlikte kışlarda, yazlarda, baharlarda çaldık. Gerçekten çok zarif, çok dürüst bir insandı. Kimseyle bir problemini hatırlamıyorum. Toleranslı, derviş mizaçlı bir insandı. Huzur içinde yatsın."

    Coşkun Erdem (kanuni) : "Baki, çok eski bir arkadaşımdı. Şöyle geriye bakıyorum da, eskilerden çok az kaldık. İşte bugün birisi daha gitti."

  •  
    Konforlu bir romantik-komedi
    Hollywood, gözyaşlarıyla izlediğimiz 'zengin erkek-fakir kız' aşkına kahkaha sosu katıyor.
    Eskidji'de sadece 36 eser satıldı
    Eskidji Müzayede Evi'nin düzenlediği "Celebrity 2003'' müzayedesi, Rahmi M. Koç. Müzesi'nde gerçekleştirildi. Müzayedede, bronz kaseler, hat levhalar, tuğralı mücevher kutuları, Yıldız porselenler ile İbrahim Safi ve Fikret Mualla gibi ressamlara ait tabloların da aralarında bulunduğu 233 parça eserden sadece 36 parça satılabildi. Müzayedenin en pahalı eseri, 172 bin 500 dolara alıcı bulan, 1910 yılına ait 2 adet "Art Nouveau Yıldız porselen vazo'' oldu. Sultan II. Abdülhamid'in yaptığı sedef masa takvimi ise 70 bin 880 dolara alıcı buldu.
    Boyalarla kent masalları
    Eczacıbaşı Sanal Müzesi, genç çağdaş sanatçılarımızdan Adil Salih'in sergisine ev sahipliği yapıyor. www.sanalmuze.org adresinden ulaşılabilen sergide Salih'in 30 yapıtına yer veriliyor. İlk sergisini henüz bir lise öğrencisiyken açan sanatçı, Kadıköy'de bulunan atölye-evinde, sadece resim yaparak yaşamını sürdürüyor. Trabzon, Ankara, İstanbul ve Avusturya'da toplam 13 kişisel sergi açan sanatçının yapıtları yurt içinde ve yurt dışında özel koleksiyonlarda yer alıyor. Adil Salih'in sanal sergisine Güldal Kızıldemir'in "Trapzede Bir Sanatçı" başlıklı yazısı eşlik ediyor. Kızıldemir'e göre, Adil Salih'in resmini çözümlemeye çalışmak, bir puzzle'ın parçalarını izemeye çalışmak gibi bir şey.
    4 Mart 2003
    Salı
     
    Künye
    Temsilcilikler
    ReklamTarifesi
    AboneFormu
    MesajFormu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Röportaj | Karikatür

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED