AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
B-52'ler, koridordan değil, Kuzey Irak politikasının üzerinden geçiyor

ABD Irak'a yönelik bombardımanı hızlandırmak için B-52 ağır bombardıman uçaklarını devreye soktu.

Bunun için Türkiye üzerindeki hava koridorlarını kullanmak durumunda.

Türkiye ise Kuzey Irak'a asker sokmanın peşinde...
Bunun için kendince ABD ile pazarlığa girişti...
Bu pazarlık girişimi yeni bir kargaşa ortaya çıktı.

Tezkereye rağmen, Türkiye'nin Irak Kuzey Irak'a asker gönderebilmek karşılığında hava koridorunu ABD'ye açmadığı söylendi.

Bu arada ABD bombardımanı devam ediyordu.

Öte yandan Kuzey Irak'a Türk askerleri girdi mi, girmedi mi bir türlü netlik kazanamadı.

Hükümet yemin billah reddediyor. 'Kesinlikle böyle bir sey olmadığını' söylüyor.

Dişişleri Bakanı Gül, son zamanlarda oldukça aşınmış inandırcılığını kullanmaya çalışarak bu konudaki iddiaları yalanlıyor.

Arkasından Genelkurmay bir açıklama yaparak henüz böyle birşeyin sözkonusu olmadığını belirtiyor.

Sonra Barzani'nin temsilcisi de aynı kesinlikle Kuzey Irak'ta Türk askeri bulunmadığını söylüyor.

Sonra da Irak savaşını yöneten General Frank'in açıklamalarını dinliyoruz:

"Türkiye sınırlı sayıda askeri Kuzey Irak'a sokmuştur."

En son da Başbakan Tayyip Erdoğan, ABD ile anlaşmaya varıldığını ve Irak'ın 20 kilometre içine kadar asker gönderebileceklerini ifade ediyor.

"Bu açıklamalardan hangisine inanıyorsun?" diye sorarsanız, ben "ABD'li generale" diye yanıt veririm.

Çünkü bu açıklamaların yapıldığı saatlerin çok öncesinde Türk askerleri Irak girmişlerdi.

General, bu konuda Türkiye ile ABD arasındaki mutabakata dayanarak işin doğrusunu açıkladı.

Üstelik de Türkiye'nin Kuzey Irak'ta çoktandır beşbin civarında bir askeri gücü- nün bulunduğunu kimse inkar etmiyor...

Durum böyleyken, generalin açıklamaları dışındaki beyanların vaziyeti kurtarmaya yönelik olduğu muhakkak.

Çünkü gerek Türkiye, gerekse Kuzey Irak Kürtleri bu meseleye hep yüksek perdeden yaklaştılar.

Hatta Türkiye, Kürt devletine benzer bir oluşum girişimini dahi savaş nedeni saymaya kadar işi götürdü. Bunu yapamayacağını bile bile…

Kuzey Irak Kürtleri ise bir süredir, ABD'den aldıkları cesaretle, Kuzey Irak'a girmesi durumunda Türk askerlerine karşı koyacaklarına ilişkin açıklamalar yapıyorlar.

Bu laflar da havaya kalmaya mahkum.

Kuzey Irak Kürtleri özellikle şu sıralarda, ABD'nin izni olmadan bir tüfek atışı bile yapacak durumda değiller.

Mesele şu: Kuzey Irak on yıldır ABD'nin himayesinde ve denetiminde. O bölgede ne yapıldıysa ABD'nin istekleri doğrultusunda yapıldı.

Şimdi ise o bölge, doğrudan ABD'nin kontrolunda...

Bu coğrafya, ABD'nin Ortadoğu'ya yönelik yeni planları ve saldırgan emelleri için bir üs olarak seçildi.

Bu nedenle ABD, böyle önemli bir coğrafyada kendi iradesi dışında bir sorun çıkmasını istemiyor.

Mesele bu kadar basit.

Ama Türkiye'de kavram kargaşaşı yaratılarak kamuoyu gayet güzel uyutuluyor.

Gerçekler gözardı ediliyor.

Millet sanıyor ki, Kuzey Irak'ta resmen bir federasyon ilan edilirse ya da yine ABD'nin denetim ve gözetiminde yarı bağımsız bir devlet kurulursa, Türkiye bu devlete savaş ilan edecek ve zorla bu devleti dağıtacak.

Böyle bir şeyin olabilmesi için Türkiye'nin ABD ile çatışmayı göze alması gerekir.

Türkiye, şimdiye kadar nasıl Kuzey Irak'taki Kürt bölgesinin korunması ve kollanmasında aktif bir görev üstlendiyse, bundan sonra da ABD"nin güdümünden kurtulmadıkça aynı uysallıkla kendisinden istenilenleri yapmak durumunda.

Savaşın başlamasından haftalar, aylar öncesinde ortaya çıkan Kuzey Irak'la ilgili spekülasyonları, söylentileri bir hatırlayın.

Kuzey Irak'ta Türkiye'nin istekleri dışında bir gelişmenin olmayacağı, hatta Irak yeniden yapılandırılırken Türkiye'nin taleplerinin dikkate alınacağı ve Irak'ın üniter bir devlet olacağı söylendi.

Daha bir sürü şey yazıldı çizildi. Kırmızı çizgiler, olmazsa olmaz koşullar…

80 bin kişilik Türk askeri gücü...

Bu gücün ABD'li değil, Türk komutanlara bağlı olması.

Irak'ta kesinlikle bir Kürt devletinin kurulmasına izin verilmeyeceğinin taahhüt edilmesi.

Kürtler'e verilecek silahların Türkiye tarafından kontrol edilmesi.

Türkmenler'in Kuzey Irak'ın asli unsurları arasında sayılması...

Devlet yetkililerine ve kendisini devlet yayın organı olarak gören büyük medyaya bakılırsa Türkiye bunların hepsini aldı.

Karşılığında ABD'ye, sadece bir hava koridoru, birkaç liman ve havaalanını kullanma hakkı verildi.

ABD'li yetkililerin beyanlarına bakılırsa Türkiye'ye birşey verilmedi.

Sadece bazı sözler verildi.

Bu sözler arasında, 1500 askerin Kuzey Irak'a insanı amaçlı olarak sokulabilmesine müsaade etmek de var. Hepsi bu kadar…

Ama artık şu yok ve de önümüzdeki dönem kesinlikle olmayacak:

Türkiye Kuzey Irak'taki Kürt yönetimlerine kesinlikle karışamayacak. Çünkü onlara karışmak isterse karşısında ABD'yi bulacak.

Bu bölgeye karışamayacak…

Böylece Türkiye, şimdiye kadar umutsuzca savunageldiği Kuzey Irak politikasına veda ediyor.

Kuzey Irak'a yalvar yakar birkaç bin asker sokmak ve Kürtler'e ilişkin korkuların üzerine bir çıkmaz politika inşaa etmeye çalışmak uğruna ABD'nin bölgeyi işgal planlarına ortak olmaya değer miydi?

Türkiye Kuzey Irak'ta bindiği dalı kesmiştir.
Üstelik de karşılığında hiçbirşey almadan…


24 Mart 2003
Pazartesi
 
KORAY DÜZGÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED