T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Dışımızdaki Türkiye

Bizim dışımızda bir dünya olduğu gibi, dışımızda kalan bir Türkiye de var. Önce "biz" kim? Herkes kendinin "biz"i.. ben kendimin dışında gördüğüm dünyayı ve Türkiye'yi, sanıyor musun ki, senin farz ediyorum. Çünkü biliyorum ki, bu dünya ve herkesin kendi dünyası (kendi ülkesi) biraz kendinin dışındadır: ona ne denli hakim olduğunu düşünürse düşünsün, kimse, kral bile, XIV. Louis bile, Sultan Süleyman bile, o dünyaya (o ülkeye) kendi farz ettiği ölçüde hakim değildir ve olamaz. Çünkü her ülkenin, herkesten farklı bir özgürlük ve özgünlük alanı bulunur. Bu özgürlük ve özgünlük alanını o ülke coğrafyasının inciri, üzümü, zeytini, kayısısı, peyniri ve demiri ve çeliği alt alta toplanıp meydana getirmez. O özgürlük ve özgünlük alanını o ülkede yaşayan insanların mizacı, seciyesi, nüfusu, nüfus artışı, kelle başına düşen milli hasılası da meydana getirmez. Ayrıca: bu özgürlük ve özgünlük alanı, o ülkenin belirlenmiş tarihinden ve belirlenmiş istikbalinden (ve meselâ uzun vadeli iktisadî planlarından) da oluşturulmaz. Bütün bu farklı faktörleri, özellikleri yan yana getirerek, alt alta dizerek elde edeceğiniz çeşitli matrisler, o ülkeye "benimdir" diye bakan kimseyle özdeşleştirilemez. O ülke bütün bu insanlardan, incirinden ve üzümünden ve demirinden ve çeliğinden bir özellik taşısa da, bu nesnelerin ne tek tek her birine, ne de toptan bunların tümüne indirgenebilir. O ülkede bütün bu insanlardan ve bütün bu nesnelerden ayrı düşen bir farklılık kalır geriye: işte o, herkesin ve her şeyin dışında kalan o farklı şey, o ülkenin, ülke o haldeyken (geçmişi, hali ve geleceği ile ve insan ve meta kaynakları ile) kimliğini belirleyen özelliktir.

Ben, bu kimliğin değiştirilemez olduğunu söylemiyorum. Bilakis, bu kimliğin değiştirilebileceğini ileri sürüyorum. Nitekim Osmanlı kimliği ile Türkiye Cumhuriyeti kimliği bir tutulabilir mi? Türkiye Cumhuriyeti'nin şimdiki kimliği gökten düşmedi. Bu kimlik, Osmanlı kimliğinin içinden çıkartıldı. Osmanlı kimliği, elbette kendi aslî zemininde bırakılarak meydana getirilmedi bu yeni kimlik. Bilakis, o zemin, tümüyle bir başka zeminle değiştirildi. Fakat zeminin üzerinde bulunan insan ve zenginlik malzemesi aynen baki kaldı.

Demek ki, ülkenin kimlik değişiminin mümkün olduğunu ileri sürüyoruz, fakat bu değişimin aynı zemin üzerinde kalarak gerçekleştirilebileceğinin mümkün olmadığını söylüyoruz.

Öteki husus şudur: bu değişim, gökten zembille inmeyecektir. Bu değişim, mevcut şartların içinden çıkartılacaktır.Ve de bu değişimi, ancak, bizim şimdi söylediklerimizi bir çelişki olarak değil de, eşyanın tabiatından neşet eden bir özellik olarak görebilenler gerçekleştirebileceklerdir. Gene de bu değişimin, mevcut statükonun hasılası olarak oluşmuş kurumların teşebbüsüyle gerçekleştirilebileceği yanılgısına düşmemek gerekiyor. Çünkü statükoyu değiştirmenin, aynı statükonun zeminine ayak basarak gerçekleştirilemeyeceğini zaten söyledik. Bir çarkın dişlisi olarak o çarkın üzerinde yer alan bir dişli ancak o çarkın işlevini ifa edebilir. O kadar…


5 Ocak 2003
Pazar
 
RASİM ÖZDENÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED